Hür ve bağımsız bir ülke olmanın bedelleri vardır. Bu bedeller bir asırlık Cumhuriyet tarihimizde hep ödenmiştir, ödenmeye de devam ediyor. Ancak şurası da bir gerçek ki Türkiye, üzerinde taşıdığı sorumluluk bilinciyle hareket ederken bir yandan da ait olduğu coğrafyanın kaderini kendisiyle birlikte yaşayan diğer ülkelerin de kaderine ortaktır.

Bu kader ortaklığı kimi zaman Ege’de “Adalar Meselesinde”, kimi zaman Kıbrıs’ta, kimi zamanlarda da Suriye’nin kuzeyinde, Azerbaycan’da, Afganistan’da, Kore’de ve daha birçok yerde sınandı. Hepsinde de önderlik mekanizmasıyla, öncü rolüyle ve tarihsel birikimiyle meselelerin çözümüne katkı sundu, bu katkılarını sürdürüyor da.

Öte yandan son günlerde yaşadığımız tartışmalara baktığımızda, iç sorunlarımızdan nasıl da uzaklaştığımızı görürsünüz. Bunun nedeni de işte, Türkiye’nin dünyadaki “öncü rol, simge model” olmasıdır. Ortadoğu coğrafyasının her zamanki gibi kan revan içerisinde olması, İsrail’in emperyalist yayılmacılığının katliamlara varan azgınlığı, Rusya-Ukrayna Savaşı ve dünyadaki mazlum milletlerin durumunun Türkiye’nin hakemliğine olan ihtiyacı iç sorunlarımızın ötelenmesine kimi zaman neden oluyor, tıpkı bugünlerde olduğu gibi.

Ekonominin iyi gitmeyen seyri buna en iyi örnek olacak. Başta emeklilerimizin sıkıntıları olmak üzere, ücretli çalışanların, esnafların, üreticilerin; kısaca Türk Halkı’nın ekonomik sorunları artık dayanma sınırının çok ötesinde. Siyasi iktidarın bu meselenin çözümünü daha fazla ertelememesi gerekiyor. Acil, palyatif olmayan ve gerçekçi adımlar bir an evvel atılmazsa, her şey yurttaş açısından çok daha kötü olacak.

16.800 TL maaş ile en ucuz kiranın 15.000 TL olduğu bir ülkede yaşamanın “ateşi içinde kavrulan emekliler”, gerçekten en büyük mesajlarını ilk seçimde vermeye hazırlanıyorlar. Sayın Maliye Bakanı her ne kadar “Emeklilerimizin yüzde 80’inin kendi evleri var ve kirada değiller.” dese de ezici çoğunluk kirada yaşıyor ve halleri hiç de iç açıcı değil. Kendi evi olan emeklilerin bile 16.800 TL ile bir ay geçinmeleri mümkün değilken, Sayın Bakanın böylesine bir kanaat içinde olması gerçekten çok üzücü.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi 2023 yılında yayımladığı bir raporda, 2023’ün sadece Eylül ayında 50-64 yaş arasındaki 40 işçinin çalışırken hayatlarını kaybettiklerini açıklamıştı. Kaldı ki 2024 yılının Ekim ayında Konya’nın Seydişehir ilçesinde 2 katlı bir binanın inşaatında çalışan 79 yaşındaki işçi bir amcamızın yere serilen mebran sebebiyle ayağının kayarak düşmesi sonucu vefat etmesi, daha dün gibi aklımızda. Hayatlarının en huzurlu dönemlerini yaşamaları gereken emeklilerimizin geçinme telaşında ve en ağır işlerde çalışıyor olmaları, bu ülkenin en büyük kusurudur.

Ve artık “ÖNCÜ VE LİDER ÜLKE TÜRKİYE”, gerçek anlamda emeklilerine sahip çıkmalıdır; elbette sadece emeklilerinin değil, esnaflarının, çiftçilerinin, memurlarının, yani bir bütün halinde halkın mutfaktaki yangınını söndürmelidir.