Demek ki oruç yine başıma vurdu.

Kan şekerim düşüyor mu yükseliyor mu inan ki bilemiyorum.

Hani Ramazan da öyle oluyormuş ya.

Herkes öyle diyor, bende öyle diyorum. İşime de öyle geliyor onu da gayet iyi biliyorum.

Ve hemen sözü uzatmadan iftarlık pide meselesine giriyorum.

Gafa gene garıştı, yönetici derken pide çıktı ağzımızdan.

Gerçekten yöneticimiz nerede? Derken bide çıkıp gelmez mi herifçi.

Sen kalk ta Manavgat’dan atla arabaya gel. Niye gelmiş biliyor musunuz? Sırf Ahmet abime gidiyimde iftarlık alıyım birde çözülmesi gereken meseleler varsa onları hal yoluna koyayım diye.

Hoş geldim, sefa geldim İhsan Başkan (Uluözlü).

Başkanım yalnız benim bir maruzatım var.

Lütfen yöneticimiz olarak bu işe bir el atın.

Şu mübarek günlerde bizi kaldırımdaki vicdan simsarlarından kurtarın.

Her taraf adım başı dilenci. Hele Suriyeliler işin tadını tuzunu iyice kaçırdılar.

Ne kanun tanıyorlar, nede kural, isterseniz sayın yöneticimiz ve başkanımız bu Suriyeliler konusunda yüreğiniz yetiyorsa bir referanduma gidelim. Bakalım sonuç ne çıkacak.

Sınavsız mektep onlara, bedava yurt, bedava burs onlara, bizim çocukların suçu ve günahı ne?

Evet sayın İhsan başkanım sevgili yöneticim, lütfen bu işlere bir hal çaresi bul.

Ha başkanım birde kaldırımları Bağdat caddesine döndüren motosikletliler var, azıcık onlarla da ilgilen lütfen. Böyle yöneticilik olmaz yoksa.

Tütüncünün haklı isyanını da sakın unutma Başkan. Tokat’lı artık hakkını aramaya başladı. sayın yöneticim bunu asla unutma eymi.