Yazamaz.

Yazamaz, çünkü hep birileri incinir. Hele yaşadığınız şehirde günlük yayımlanan gazete sayısı 1’e düşmüşse hiçbir şey yazamazsınız, kuşlar - böcekler, aşklar sevdalar dışında. Arada ellik oynarsınız yazı yazmak yerine. Gerçi onu da pek beceremeyiz ya neyse.

Rahmetli Cemal İncesoyluer üstad, “engele çengel olmak lazım” derdi. Yani engelleri çengellemek, yolu açmak gerekir. Ama bu şehirde ne engelleri kaldırabilirsiniz, ne de engellere çengel atabilirsiniz. Sadece çengeli elinize batırabilirsiniz.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü yaklaşıyor. Anlı-şanlı büyüklerimizin kallavi mesajları ve gönül alan hediyeleriyle birkaç gün coşacağız. Sonra?

Unutulacağız…

Hafiften dokunduracağın bir yazı yazman gerekse, bir WhatsApp mesajıyla kınım kınım kınanacaksınız. Küsecekler size. Hatta belki gazete patronunu arayıp yazılarınıza bile son verdirebilirler. Ki bunu yaşamış bir gazeteciyim.

Neyse…

12 günlük gazeteden bugün 1 günlük gazeteye düşmüş bir şehirde yaşıyoruz. Ve burada gazetecilik yapıyoruz. Ülkenin tamamını düşünün, diğer Anadolu şehirlerini aklınıza getirin, oralarda da durum aynı. Günlük gazeteler ya bir ya da iki tane. Diğer süreli yayınlar da aynı şekilde azaldı. İnternet gazeteciliği denilen ruhsuz bir dönemdeyiz artık. Kâğıdın yok edildiği zamanlardayız. 

Oysa bu şehirde 1,5 milyon adet kitap dağıtıldı geçmişte, herkes okuma alışkanlığı kazansın diye. Kitaplarla aynı kâğıttan basılan gazetelere ise üvey evlat muamelesi yapıldı. Bütün bir ülke yaptı bunu… Hâlbuki okuma alışkanlığı, her eve en az 1 basılı gazete girmesiyle kazandırılabilirdi. Amerika’nın yaptığı gibi. O her konuda örnek alınan emperyalist Amerika’da insanlar gazete okusun diye fonlar aracılığıyla abone ücretlerini bizzat devlet ödüyor. Yarın bir gün bir dünya krizinde internet yok olursa matbaalar çalışsın istiyorlar, insanlarla haberleşme sağlansın diye. 

Yani “en kötüsünü” düşünerek hareket ediyor emperyalist ve katil Amerika…

Biz ise “en kötüsü bu” diyerek kalemleri susturmak isteyenlerle, gazetecileri emir eri olarak görenlerle, burnundan kıl aldırmayan kibir budalalarıyla aynı şehirde gazetecilik yapıyoruz.