Salih Ertaçoğlu yazdı.

Önceki yıllarda bir seçim öncesi, İstanbul – Çorlu tren hattı tehlikeleri nedeniyle çalışmıyorken, tren seçim yatırımı olarak devreye sokuluyor.

Demiryolu hattında birçok menfez yok, temel yapı yok. Neredeyse raylar tarlalara döşenmiş, hiçbir eksiklik giderilmemiş. Sonuçta Çorlu tren faciasında 25 canımız hayatını kaybediyor. Yargı sorumluyu bulamıyor.

Davalar senelerce sürüyor. Sorumlusu yok. Var da yok sayılıyor. Hattın açılmasına karar veren siyasi otorite. DDY’nin üst düzey yöneticileri sorumlu tutulamıyor. Neredeyse hak arayan mağdurlara ceza kesilecek. Adaletin bu mu dünya şarkısı bir örnek bu dava ile ilgili.

Son günlerde bir ölümlü kaza sonrası adeta tiyatro gibi oyun sergileniyor. Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu, aracıyla, motosikletli bir kuryeye arkadan çarpıyor. Kurye ağır yaralı hastaneye kaldırılıyor. Oraya görevli gidenler, kazayı örtbas için intihar etmiş bilgisi yayılıyor. Tutanaklarda kazayı yapan suçsuz bulunarak serbest bırakılıyor. Suçlu Somali’ye kaçmış, bizimkilere günaydın. Yakalama kararı lütfetmişler, canımız gitmişken.

Bu ülkede, gazeteci Cemal KAŞIKÇI İstanbul’un göbeğinde, Arabistan konsolosluğunda, Arabistan’dan ülkemize gelenler tarafından yok edilmedi mi? Ne yaptık, katil dediklerimize dosyayı teslim ettik.

Anayasa Mahkemesince verilmiş kararları, siyasi düşüncelere uymadığı için uygulatmayan bir siyasi otorite ile yönetiliyoruz. Anayasa Mahkemesi kararlarına herkes, her kurum, yargı, idare, herkes uymak mecburiyetinde.

Bunu bile kabullenmeyenlerden adalet, hukuk beklemek nafiledir. Bilinmeli ki, adaletsizliği yapanla yaptıranlara da günü geldiğinde adaletin ihtiyaç olabileceği gerçeği sık sık hatırlatılmalıdır.

İçeride adalet, adalet gibi olmadığında dışarıya sözlerin hiçbir karşılığının da olmayacağı görülmeli.

Sevgi ve saygılarımla.