Tokat’ta olduğum günlerde sağ olsun dostlar eksik olmuyor işyerimizde. Haliyle güncel siyasetten yerel siyasete birçok konuda konuşmalar da gerçekleşiyor. Malum yerel seçim arifesindeyiz. İçilen çaylar eşliğinde herkes gönlündeki adayları açıklıyor, yorumlar yapıyor, tahminler yürütüyor. Bunları dinlemek keyifli oluyor. Arada hararet yükselse de herkes uzlaşarak gidiyor yanımızdan. Biz buna “Tokatlı hoşgörüsü” diyoruz.

Yine bu hafta konu Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’a geldi. Bir arkadaşımız Kadim Beyi sokakta yürürken görmüş ve mutlu olmuştu. “Ben” dedi, “Bugüne kadar tek başına elleri cebinde sokakta yürüyen bir tek Kadim Durmaz’ı gördüm”. Diğer konuklar da kendisini destekledi. Evet Kadim Bey böylesi bir tarzı sürdürüyor yıllardır. Siyasetini, kimliğini, kişiliğini beğenmeyebilir, eleştirebilirsiniz, ancak bu konuda herkes kendisini takdir ediyor. Milletvekillerinin seçildikten sonra adeta ortadan kaybolmaları, sadece seçim zamanlarında görülmeleri kanıksanmışken, Kadim Durmaz örneği “algıda seçicilik” yapıyor.

Kadim Durmaz’ın özellikle “tek başına” sokaklarda yürümesi yurttaşlarımızın daha da dikkatini çekiyor. Kalabalık ve gösterişli milletvekili gezilerine alışkın olan toplum, sade bir şekilde mütevazı duruşla caddede yürüyen milletvekilini görünce önce şaşırıyor, sonra da mutlu oluyor. Bunun sosyoloji biliminde apayrı bir yeri var bildiğim kadarıyla. Sosyoloji bilimini boş verelim, halk nezdindeki yeri kabullerin en güzel yeri. Siyasetin nümayiş içerisinde, kaba görseller, kulakları tırmalayan sesler ve gereksiz kalabalıklarla gösteriye dönüştüğü günümüz Türkiye’sinde “sade” bir duruş sergilemek, gerçekten halk nezdinde karşılığı olan bir durum. İşte bu “karşılık”, vatandaşın çay eşliğindeki sohbetinde de kendisini gösteriyor.

Bir milletvekili için kazançların en büyüğü bu olsa gerek: Kendisine oy vermemiş insanların bile övgüsünü alabiliyorsanız, siz gerçek siyasetçisiniz. Kadim Durmaz’ın sokakta tek başına yürümesini, insanları selamlamasını hararetli bir övgüyle anlatan dostumuz sıkı bir CHP karşıtıydı çünkü. “Ama” dedi, “Partisi ayrı, kendisi ayrı. Adam on numara bir vekillik yapıyor.”

Anadolu insanına icraat yapamasanız da sırtını sıvazlasanız, selam verseniz, arada hatırını sorsanız yetiyor. Sizin seçildiğiniz yerlerdeki konumunuza bakmadan, bir işi düştüğünde yerine getiremeseniz bile o konuyla ilgilenmeniz dahi o yurttaşı memnun ediyor. Kadim Durmaz örneğindeki bu durumu her siyasetçinin içselleştirmesi gerekir. Vatandaşı memnun etmenin yolu, halkla empati yapmaktan geçiyor anlayacağınız.

Her ne kadar Kadim Durmaz konulu sohbetimizde diğer arkadaşımızın “Kadim Bey önce arabasını otobüs durağına park etmekten vazgeçsin. Millete böyle mi örnek olacak” serzenişi olsa da genel kanaat farklıydı. O da Kadim Durmaz’ın “halk tipi” bir politikacı olduğu gerçeğiydi. Çarşıda, pazarda, sanayide, tarlada ve arazide Kadim Durmaz’ı görmek vatandaşı memnun ediyorsa, burada bir durup düşünmek lazım. Üstelik Kadim Bey bunu yalnız seçim zamanlarında yapmıyor, boşluk bulduğu her vakit gösteriyor kendini buralarda.

Kadim Durmaz “örneği” ortadayken, politika yapan ve yapmak isteyenlerin bu reel gerçeklerden ders almaları beklenir. Bu örnek kimilerine gerçekçi gelmeyebilir, yapay bulunabilir, samimi olarak değerlendirilmeyebilir. Ancak vatandaşın gönlünden geçen “vekil örneği” bu. Ve bana göre yapılması gereken de bu örneğin içini doldurmak, daha da genişletmek ve siyaset yapan herkesten bunları beklediğimizi ifade etmek…