Amma velakin, rahmetlik Başbuğun zamanın da (12 Eylül öncesi) MHPde hep muhabbet vardı.
Öyle bir muhabbet vardı ki ne diller anlatmaya ne de kalemler yazmaya yetmezdi.
Sevgilerin sel olduğu, gönüllerin bir olduğu bir dönemdi.
Sonraları ne olduysa oldu, muhabbetler azaldı ve muhalefetler çoğaldı.
Siyasetin doğası gereği mi oldu yoksa gizli bir el nifak tohumları mı saçtı,, orasını inanın ki bilemiyorum.
Bildiğim tek şey, bu ülkenin her zaman MHPye ihtiyacı olduğudur.
Şu sıralar Ülkücü Hareket çok zor ve ağır bir imtihandan geçiyor.
Zihinler bulanık, kafalar karışık ve ortalık toz duman içerisinde.
Bu sancılı süreç biter mi ? İlla ki bitecek.
Bozkurtlar en kısa zamanda silkinip kendisine gelecektir.
Şu hususu samimiyetle ifade etmek istiyorum.
Belki de bizim toplum, Devlet Beyi anlamakta zorlanıyor.
Sayın Bahçeli gerçekten de bir devlet adamı.
Her zaman milli ve manevi meselelerde öncülük yapan bir Genel Başkan.
Şimdi bazıları Sayın Bahçelinin Genel Başkanlığı bırakmasını istiyorlar.
Hakları mı ? Siyaseten tabii ki hakları.
Yalnız ülkenin içerisinde bulunduğu bugünkü ortamı iyi düşünmek zorundayız hepimiz.
Bana göre şu aşamada ne başkanlık sistemi tartışmaları, ne yeni anayasa uzlaşmaları ne de olağanüstü kongre arayışlarının hiç zamanı değil.
Zaman milli birlik ve beraberlik zamanı.
Zaman anarşi ve terörü yok etme zamanı.
Zaman Güneydoğuda kanun hakimiyetini ve kamu güvenliğini sağlama zamanı.
O yüzden sevgili Bozkurtlar, zaman sağduyulu ve sabırlı olma zamanı.
Ülkemiz, huzuru ve güvenliği sağlasın, ondan sonra ne yapılması lazımsa yapılsın.
Çünkü Fatih Demirkolda sevdiğimiz bir arkadaşımız, Onur Çalışkanda. Lütfen bizi tercih yapmak için zorlamayın. Bizim tercihimiz her zaman sevgiden yana.