Haber-Fotoğraf: Fatih Kılıç – Seda Batur

 

Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu, Adıyaman Gölbaşı’da yapılanları anlattığı basın toplantısının akabinde basın mensuplarının sorularına yanıtlar verdi.

Tokatlının, birinci derecede deprem bölgesindeki Tokat’ın depreme, afet karşı neler yapması gerektiği hususlar başta olmak üzere yönelttiği sorular ve Başkan Eroğlu’nun verdiği dikkat çekici yanıtlar şöyle oldu: 

* Sn. Başkan, Tokat ilimiz malumunuz deprem bölgesi. Bu konuyla ilgili, binalarla ilgili çalışmanız olacak mı? 

- Kesinlikle, bu olmazsa olmaz bir durum. Öncesinde de biz bir çalışma başlatmıştık. Ama şimdi yavaş giden bu çalışma artık çok daha hızlanacak. Hızlanmalı. Bu anlamda zaten Hükümetimiz de Bakanlığımız da bu konuları hiçbir Belediyenin de zaten inisiyatifine de bırakmaz. Belki yakın zamanda bunlarla ilgili bir çalışma takvimini de Bakanlıkla beraber belediyelere de gönderirler. Yani gönderseler de göndermeseler de her halükarda yapmamız şarttır, lazımdır, elzemdir. Ne yapmak lazım derseniz, başta bütün Tokat'taki binaların tek tek tespitleri, depreme dayanıklılıkları, karotlarının alınması suretiyle bir çalışma yapmak lazım. Ki burada iki tane tarih tabii önemli. Birisi 1999 öncesi binalar. Bir de tabii 2007 öncesi binalar. Özellikle 1999 öncesi binaların yönetmeliği olmadığından dolayı bir defa sağlam çıkma ihtimalinin çok çok çok zor olduğunu söyleyebilirim. Yine 1999 – 2007 arasında yapılan binalar iyi de çıkabilir, iyi çıkmaya da bilir. Ama 2007’den sonraki deprem yönetmeliği çok katı kurallar olduğu için bu dönümde yapılan binalarda problem olmayacağını düşünüyorum ama bunu söylerken tamamen kendi fikrimin olduğu bir düşünce bu. Yoksa yapılan bir çalışma sonucu ortaya koyulan bir durum değil. Yani bütün binaların bir defa tek tek, çok kısa süre içerisinde bir çalışmayla yeniden gözden geçirilip depreme dayanıksız olan binalarda da çok hızlıca bir çalışma üretip bir kentsel dönüşüm çalışması üreterek bu sürecin bir defa başlaması gerekir. Bu tüm Türkiye'de zaten başlayacak bir süreç olacak ki biz de Tokat'ta bunu başlatacağız.

Tabii diğer taraftan şu anda imar noktasındaki bölgeler tek tek incelenmeli. Belki şu anda üzerinde yapılaşma olmayıp da imara açık olan yerlerde yine gerekli jeolojik etütler yapılmalı. Eğer buralarda da zemin problemi, sıvılaşma dediğimiz hemen üç beş metreden sonra su çıkıyorsa, sağlam bir zemin değilse buraların da imara kapatılması gerekir. Yine rezerv alanlar tespit etmek gerekir. Ve bununla beraber çok daha zemini sağlam bölgeleri tespit ederek artık oralara doğru yavaş yavaş gitmesi gerekir. Tokat'ımız zaten biliyorsunuz özellikle çok ova içerisinde olan bir şehir. Şöyle baktığımızda işte OSB'den itibaren ki oralar zaten depreme kapalı yerler, o bölgeler gibi veya işte başka ova içerisinde olan yerler gibi bu tip yerlerde haliyle artık imarlaşmayla ilgili bir çalışma yapmamak gerek. Eğer çalışma yapılıp gitmişse eğer oralarda bir imar durumu varsa da buraları da iyi bir şekilde inceleyip akabinde eğer zeminler sağlam değilse imara da kapatmak gerekir. Ben o kanaatteyim. Ve bu çalışma yapılmalıdır, yapılacaktır.

 

* Tokat Belediyesi’nin acil eylem planı var mı şu anda? 

- Bu klasik tabi, her yıl AFAD eylem planları var. Bunların hepsi var. Bunlarda herhangi bir problem yok. Ama şimdi öyle bir afet oldu ki yani son beş yüz yılın bir depremi bu. En son bin beş yüzlü yıllarda böyle bir acı böyle büyük bir deprem olmuş. Hani belki kırk yıl düşünsen aklına gelir mi dersen aklına gelmez bu kadar büyük bir coğrafyada. Şimdi en kötü ihtimali bile bence düşünmek lazım. Ona göre bir kriz merkezi, bir eylem planını ortaya koymak lazım. Şu anki eylem planlarımız muhakkak ki var ama bunların haricinde bence böyle bir daha en uç noktada bir afet olduğu zaman hani ne yapmak lazımı da ortaya koyarak yeniden bu eylem planlarını da revize etmek lazım. Bu sadece deprem için değil işte sel felaketi olabilir, başka bir tabii afetle ilgili olabilir. Bütün hepsiyle ilgili bir hazırlık yapmak gerekir. Aynı zamanda bence artık şehirleri de birbiriyle eşleştirmek gerekir. Yani burada bir şey olduğu zaman birinci olarak bize en yakın il neresi ise o buraya, orada bir şey olduysa biz ona yardımcı olmalıyız. Veya daha bölgesel bir şey olduğu zaman ikinci sorumlu şehir şu olmalı gibi planlamalar da yapmak gerekir. Gölbaşı'nda bunun faydasını gördüğümüz için söylüyorum. Gölbaşı'na bütün Tokat'ın ekibi, her bir unsuruyla gidince hep birbirini tanıyan ekipler orada olunca haliyle çalışma çok daha rahat oldu. Veya birbirini tanıyan insanlar daha iyi bir başarıya ulaştı hızlı bir şekilde. Birinci, ikinci, üçüncü sorumlu şehirler tarzında çalışmaların da yapılması gerekir. Bunları aklıma geldiği için söylüyorum. Tabi ki bu eylem planları da yeniden gözden geçirilir ama her zaman bir eylem planı var. Yani nereye çadır kurulacak? Böyle bir durumda çadır alanları hep mevcut. Hangi kurum, nasıl bir inisiyatif alacak? Görevliler kimler olacak? Biz bütün bunların görevlendirmelerini kendi içimizde de yapıyoruz ama şimdi daha büyük bir perspektif ortaya koyarak bir eylem planını hazırlamak ve buna yönelik çalışma yapmak tabii ki daha doğru olacak.

 

* Sayın Başkan, özellikle Tokat'ımızda halihazırda yine inşaatlar devam etmekte. Ve parsel bazlı inşaatlar olmakta. Ada bazlı inşaatların özellikle teşvik edilmesine yönelik bir görüş de var. Müteahhitlerle bu konuyu masaya yatırmaya niyetiniz var mı? 

- Bu konuda yani her şeyi değerlendirmek lazım bu saatten sonra. Zaten kentsel dönüşüm mantığı da çok yanlış Türkiye'de. Yani kentsel dönüşüme sanki bir rant gibi bakılıyor. İşte benim yetmiş seksen metrekare bir evim var, ben bunu kentsel dönüşümle bir müteahhide vereyim yüz yirmi metrekareye çıkartayım, mümkünse de üste para alayım! Böyle bir mantık var. Şimdi artık bu mantıklar bitti. Artık böyle gitmez bu işler. Yani artık öyle katlar falan da düşürülmeli.

Diğer taraftan kentsel dönüşüm mantığı yeniden ele alınmalı, yeniden bu işlere bakılmalı. Ve buna göre bir hareket tarzına gidilmeli.

Yine kat karşılığı inşaat yapım işleri bilmiyorum başka ülkelerde var mı? Bizde çok yoğun malumunuz olduğu üzere. Bu da belki değiştirilmeli, revize edilmeli. İşte beş katlı, on katlı dairenin olduğu bir apartman eğer bir kentsel dönüşüm yapacaksa Yani bunu bir müteahhide vermek değil de veya müteahhide yaptırmak mantığıyla bu işi yapmalı, biraz devletten tabii destek almalı. Biraz insanlar kendi ceplerinden bir şeyler vermeli ki bu süreç yürütülsün. Aksi takdirde işte şimdi on daire olan bir yerde kentsel dönüşümün yapılması için ne yapıyor? Müteahhit diyor ki en az yirmi iki tane daire olsun ki ben gireyim. On tane daire adamlara teslim edeyim. On on iki tane daireyle de ben maliyet çıkartayım. Biraz da kâr edeyim diyor. Şimdi öyle olduğu zaman bu sefer bize baskılar geliyor. Yani işte ya emsali arttırın, ya burada işte katlar verilsin gibi tarzı şeyler. Yani yıllarca belediyeler bu noktalarda ciddi bir şey içerisinde kaldı. Böyle kıskaç içerisinde kaldı. Artık bunlar bu günden beri bitti, değişir. Çünkü bu deprem de artık bir milattır. Bundan sonra bizim için şehirlerimiz kıymetlidir. İnsanların canları kıymetlidir ve ona göre bir bakış ve ona göre bir süreç yürütmek gerekir. Ve onun için bundan sonra özellikle şehirleşme anlamında yeni bir milat olacaktır. Yeni artık bizim söylem ve bakış açılarını ortaya koyacağız. Koymamız gerekir tüm Türkiye'de. Belki önümüzdeki beş yıl tüm Türkiye'de bunun için bir seferberlik olacaktır. Nasıl ki terör bu ülke için bir milli güvenlik hususu ise nasıl ki bu ülkenin işte düşmanları bir milli güvenlik hususu ise artık deprem de bu ülke için bir milli güvenlik hususudur. Ona göre önlemler alınmalı, çalışmalar yapılmalıdır. Ona göre de bir yol inşallah ortaya koyulmalı diye düşünüyorum.

 

* Sayın Başkan Gölbaşı'na dair sormak isterim. Özellikle Belediye ve Kaymakamlık nazarında bu kurumların hizmetlerinde işlevselliği nasıl? Esnaf kesimi çarklarını döndürmeye başladı mı? 

- Gerek Kaymakamlık, gerek Belediye, personellerin çoğu yani depremzede bunlar, işte akrabalarını kaybetmişler. Evlerini kaybetmişler. Haliyle onlardan çok bir çalışma bekleyemiyorsunuz. Yani normalde bir belediyenin, bir kaymakamlığın çalışması yüzde üzerinden yüz ise şu anda yüzde yirmi, otuzlarda bir çalışma sarf ediyorlar. Onun için de onlardan da bu anlamda çok bir çalışma beklemek de doğru olmuyor. Ya işlevsellikleri yüzde yirmi – otuzlarda, bunu söyleyebilirim.

Esnaf için geçen hafta artık canlanmaya başladı. Yani geçen haftadan itibaren biraz daha insanlar gelmeye başladı. Yine beş altı market açıldı. Yine yedi sekiz tane böyle küçük bakkal tarzı yerler açılmaya başladı. dört beş tane gördüğüm berber dükkanları açılmaya başladı. Yani bir taraftan da artık sağlam, içine girilebilen binalardaki dükkanlar açılmaya başladı. Haliyle o da insanın moralini düzeltiyor. Yani şehirde bir hareketliliğin, hayata dair bir canlanmanın olması haliyle insanın moralini düzeltiyor.

Bir de enkazlar kaldırılmaya başlayınca da insanlar rahatlamaya başlıyor. Çünkü şimdi her bir enkaza bakınca ya evini görüyor ya dükkanını görüyor ya bir akrabasının o göçük altında vefat ettiğini görüyor. Ya da yıllarca sokaklarında gezdiği o binaların olmadığı ve hatıralarının da çöktüğünü görüyor. Gördükçe daha morali bozuluyor. Ama şimdi yıkılmaya başlayınca en azından artık o yıkıntıları görmüyor. Ve bu da insanlarda biraz daha rahatlama oluşturuyor. Onun için biraz önce söylediğim gibi şu bir, bir buçuk aya kadar o enkaz işleri falan da biterse zaten yaz ayı da geliyor, insanlar da acılarını biraz daha sarmaya başlıyor. İşte konteynerlerde daha rahat yaşama da kavuşunca inşallah binalarının temelleri de atılmaya başlayınca daha da haliyle onların yüzleri gülmeye başlar.

 

* Sayın Başkan, sizin orada bulunma durumunun nasıl olacak? 

- Öyle gözüküyor ki yani şöyle Ramazan sonuna kadar yine bizim gidiş gelişlerimiz olur. Yani haftanın üç dört günü burada oluruz. İki üç günü orada oluruz, böyle bir çalışma bizi de bekliyor. Yani ben kendi adıma konuşuyorum tabii. Vali Bey orada. Valimiz artık bakanlığımızdan gelecek ikinci bir emre kadar orada. Biz haftanın dört günü burada oluruz, iki üç günü de orada oluruz. Öyle gözüküyor. Mesela işte cumartesi, pazar, pazartesi ben orada olacağım. Salı geri geleceğim, tekrar işte dört gün burada kalıp tekrar gideceğim. Böyle bir çalışma bizi bekliyor. Çok küçük belediye tabii ki.

 

* Sayın Başkan, kentsel dönüşüm için bir çağrı oldu. Hak sahiplerinin çoğunluk sağlaması halinde bununla ilgili de kolaylık sağlanabileceği söylenmişti. Burada da doksan dokuz öncesi binalar varken bu hak sahipleri nasıl bir yol izlemeli? 

- Yani biraz daha bekleyelim. Yani şimdi üçte iki çoğunluk sağlandığında zaten biliyorsunuz normal şartlarda kentsel dönüşüme başlanıyor ve binanın depreme dayanıksızsa yıkımı yapılıyor. Fakat şimdi bundan sonra bu üçte iki inisiyatifine falan da bırakılmaz. Yani ister üçte iki onay versin ister vermesin. Artık bu saatten sonra bu işin inisiyatifine bırakılmaz. Binalar tek tek tespit edilir. Ve ondan sonra da bir süre verilir. Bu süre içerisinde bu binayı dönüştürün denir. Oradaki hak sahiplerine bu konuda gerekirse biz size çok cazip işte kredileri de verelim denir. Ve ondan sonra da bu süreç takip edilir. Yapılırsa yapılır, yapılmazsa devlet kendi yıkar, yapar. Ben öyle görüyorum, bu benim tahminim. Yani bununla ilgili bir yol haritası çalışılıyor, bu çalışma Cumhurbaşkanımız ve Bakanlığımız tarafından yapılıyor. Ama net şudur diyemem, ben kendi fikrimi söylüyorum. Yani bundan sonra böyle olur, yoksa artık insanların inisiyatifine bırakılmaz. Ha şu anda yani kendi yapmak isteyenler olursa bunun yolu belli zaten. Yani gidecek depremle ilgili karot aldıracak. Depreme dayanıksız çıkıyor ise onun bir süresi var, o süre içinde o binanın boşaltılması gerekiyor. Boşaltılıp ondan sonra yıkılıyor. Sonrasında da ya bir müteahhide verecek ya da kendi yapacak. Başka şansı yok. Ama şimdi benim anlattığım ise devlet belki cazip bazı krediler verebilir, daha kolaylaştırabilir bu tip binaların yapımını. Onun için de belki birkaç hafta bunu bir izlemek lazım. Bir görmek lazım. İllaki bununla ilgili bir yol haritası belirlenir. Zaten dün de herhalde bir fon kuruldu, bu fondan yapılacak. Türkiye'deki bu tarzda binaların yapımı aynı şekilde bu fon üzerinden devam edecek. Tabii çok da büyük bir iş, kolay değil. Bakın dün İstanbul’daki sadece bir buçuk milyon binanın başka yere taşınmasıyla alakalı bir süreçten bahsedildi. Bu sadece İstanbul'da bir buçuk milyon bina. Bunun gibi Ankara'da, İzmir'de, büyük şehirlerde bizim gibi şehirlerde şöyle bir koyduğunuzda çok ciddi bir bina yapımı bizi bekliyor. Onun için tekrar söylüyorum, bir üç beş yıl herhalde en önemli ve tek konu bu olur.