KÜÇÜK ESNAFA BÜYÜK UMUTLAR GEREKLİ

Bugün esnafı olmayan AVM’lere sıkışmış şehirlerde, eskinin yıkık dökük, ama tertemiz dükkânlarında, esnafların abi, kardeş, can-ciğer oldukları günlere olan özlemimizle Ahilik Haftası’nı kutluyoruz. Bugünlerin zor ekonomik koşullarında bile hoşgörü, dürüstlük, yardımlaşma gibi insani değerleri koruyan ve yaşatan esnaf ve sanatkârlarımızın, sorunlarının çözüldüğü ve onların hayatlarını kolaylaştıracak müjdelerin verileceğinin umudunu taşıyoruz.

Son 21 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti iktidarlarının belki de “ilgisini esirgediği tek kesim” esnaflar oldu. Küçük ve orta boy işletmeler olarak adlandırılan KOBİ’ler hariç, ekonomik nedenlerle sayıları her geçen gün azalan mahalle esnafına hiç destek verilmedi. Büyük marketlerle rekabet etme şansı olmayan küçük esnaf; yüksek girdiler, astronomik kiralar ve ödenemeyecek boyuttaki Bağ-Kur primi yüzünden çok ama çok sıkıntılı günler yaşıyor. Primini cebinden ödeyerek devletine yük olmayan, işleri iyi gittiğinde yanında işçi çalıştırarak istihdam sağlayan küçük esnafın “yok edilmesi” ekonomiye ayrı bir yük getirdi, getiriyor da.

Bugün 4.600 lira olan Bağ-Kur primini ödeyebilecek bakkal, manav, kasap ya da nalbur yok. Astronomik derecede artan kiralar, yüksek faturalar ve evinin geçimi için gerekli parayı kazanmak küçük esnaf için imkânsız. Yaşı 50’nin üzerinde olan bu insanların kepenk kapatması ekonomi üzerinde ağır bir yük oluşturuyor. Ve maalesef hemen her gün işsizler ordusuna 50 yaş üzeri insanlar katılıyor.

Esnafların aileleri dağılıyor kimse farkında değil. Siftahsız kapatılan dükkânlarda akşam evine ekmek götürememenin ağırlığını taşıyor esnaf; çocuğunu kazandığı üniversiteye gönderemiyor, lisedeki evladına kitap alamıyor. Ekonomik krizin derinden etkilediği esnaf ve sanatkârların, gelinen noktada sorunlarının çözümü için mutlaka bir şeylerin yapılması gerekiyor.

Emekli olmaları istenen 9000 prim gününün 7200’e indirileceği sözü iktidar tarafından verilmesine rağmen, bu konuda atılmış somut bir adım henüz yok. Yalnız bu da yeterli değil elbette. 1999 yılı öncesinde Bağ-Kur girişi olan esnaf, çiftçi ve sanatkârların da SGK şartlarında emekli edilmeleri gerekiyor. Bu konuda yükselen bir talep var çünkü. Esnaf bıçağın kemiğe dayandığını her platformda haykırıyor. Büyük toplumsal kırılmaların önüne geçmek için küçük esnafın sorunlarına mutlaka el atılması elzem artık. Gerçek usul/basit usul ayrımı yapılmadan 1999 yılı öncesinde Bağ-Kur girişi olan esnafların SGK şartlarında emekli edilmeleri başta olmak üzere, esnaf dostlarımızın taleplerini şu şekilde sıralayabiliriz:

** Bağ-Kur'daki 9 bin prim gününün 7 bin 200’e eşitlenmesi.

** 1999 yılı öncesi Bağ-Kur girişi olanların SGK şartlarında emeklilik haklarının gerçekleştirilmesi.

** Vergi dairesine kayıt olmuş fakat Bağ-Kur’a kayıt olmamış esnaflarımızın tescil haklarının verilmesi.

** Staj mağdurlarının staj dönemlerinin emekliliğe sayılması.

** 2020 yılı öncesindeki Bağ-Kur borçlarının avantajlı ihya ile hesaplanması.

** Yüksek Bağ-Kur primi nedeniyle esnaflarımıza prim desteği sağlanması.

Öyle görünüyor ki küçük esnafa hayat hakkı tanımayan bir küresel ekonomi var ve bu ekonomik bakış açısı esnafların ocağına incir ağacı dikiyor. Ama bu toplumun yaşayan dinamikleri, esnafa olan ihtiyacın her dönem olduğunu bize gösteriyor.

Ahilik Haftası vesilesiyle esnaf dostlarımıza büyük umutların verilmesini bekliyor, bütün esnaf ve sanatkârlarımızın Ahilik Haftalarını en kalbi duygularımla kutluyorum.