Milli eğitim bakanı yeni bir program düzenlemesine gidiyormuş. Yeni kurallar getirecekmiş eğitime…

Kurallar; ONTOLOJİK BÜTÜNLÜK, EPİSTOMOLOJİK BÜTÜNLÜK, AKSİYONOLOJİK OLGUNLUK…

70yıllık eğitimciyim. Köy okulu, ortaokul, lise, yüksek okul öğretmenliği, halk eğitim başkanlığı milli eğitimi müdür yardımcılığı yaptım. Yukarıda belirtilen sözleri hiç duymadım.

Harften başlanarak, sessiz harflerin yanına sesli harf getirerek hece oluşur. Heceler bütünleşerek kelime oluşur. Kelimeler birleşerek cümle kurulur.

Bu sisteme parçadan bütüne gitme “tümevarım” denirdi.

Sonradan önce cümle verilir, cümleden kelimeye, kelimeden heceye, heceden harfe gidilirdi. Bütünden parçaya gitme, yani cümle ile başlayıp harfe inme. Buna da “tümden gelme” denirdi. Öğretim şekli buydu, sanıyorum hala da kullanılan bu.

Eğitimle öğretim iç içedir. İkisi bir arada gider. İlk eğitim kongresi 1921’de toplanmıştır. Atatürk cepheyi bırakmış, bu kongreye katılmıştır. Maarif Kongresi’dir bunun adı.

Bakanlığın adı 1960’lı yıllara kadar maarif bakanlığı idi. Sonrada milli eğitim bakanlığı oldu. Eğitimimiz cumhuriyet ilkeleri, öğretimimiz ilim ışığına bağlı idi.

Bugün kendi yapımımız, gururla sözünü ettiğimiz İHA’larımız, roketlerimiz, helikopterlerimiz varsa bunlar tarikat beşiğinde sallananların değil, ilim ışığında yürüyenlerin eseridir.

Tarihsel boyutu olan bir Türk kültürü var. Bu kültürün yerine arap kültürünü oturtmaya kalkışmak Türklüğe karşı bir alttan vuruştur.

Ulu Önder’in söylediği gibi gerçek yol gösterici ilimdir.

Milli Eğitim Bakanı Bey! Sınavlarda matematikten sıfır çeken öğrencileri karşımızda görüp, bir boy aynasına bakarsak eğitim ve öğretimimizin yüzü kapkara çıkar ortaya…

Bilinmediklerle, duyulmadıklarla oynamayın, öze gelin, öze…