Kendisi de deprem mağduru olan Emekli Vergi Dairesi Müdürü Ömer Yılmaz yazdı: "Çözümü vardır ve insanın kendi elindedir."
Ülkemizde iki yıl önce yaşanan deprem halâ hafızalarımızda tazeliğini, canlılığını ve acısını koruyor. Bu depremde 11 ilimizi etkilenmiş, 15 milyon civarında insanımız depreme maruz kalmış, elli binden fazla insanımız vefat etmiş, yüz binin üzerinde insanımız yaralanıp binlerce insanımız sakat kalmıştır.
Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükü 104 milyar dolar olmuştur. Bunun içerisinde en önemli bileşenini yüzde 54,9 oranıyla konut hasarı oluşturmaktadır. (1.073,9 milyar TL / 56,9 milyar dolar). İkinci ağırlıklı hasar kalemi ise kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkımdan oluşmaktadır. (242,5 milyar TL / 12,9 milyar dolar). Konut hariç özel kesim hasarı ise (222,4 milyar TL / 11,8 milyar dolar) bir diğer önemli hasar kalemidir. Bu zarar 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık yüzde 9’una ulaşmaktadır. Dolayısıyla korkunç rakamdır.
Sadece bir gün Türkiye’de yüzlerce televizyon ve radyo kanalında yedi saat boyunca yayımlanan programda, 6 Şubat’taki iki depremden sonra hayatta kalanlar için yardım olarak 115,1 milyar lira (altı milyar dolar) toplanmıştır. Yurt dışı yardımlar, bireysel yardımlar ve ayni yardımlar ile milletimiz adeta yardımda yarış içinde olmuş ve yaralara merhem olmak için varını yokunu ortaya koymakla kalmamış: Hatta evini bile depremzedelere açma basiretini göstermiştir. Bu davranışı ile dünyaya örnek olmuştur. Milletimiz ne kadar kadirşinas yardımsever ve gerçek anlamda yurttaş olduğunu bir daha fazlası ile ispatlamıştır.
Deprem ülkemizin ne yazık ki acı gerçeği olarak her daim kapımızı çalacak doğal bir tehlike olarak durmaktadır. Çözümü vardır ve insanın kendi elindedir. Bu konuda herkese düşen görev olup bunun gereğinin yerine getirilmesi gerekir. Özellikle de inşaat sektöründe çalışan, ameleden tutun da müteahhit, yapı denetim, inşaat şantiye şefi ve yetkili makamlarına varana kadar herkes gerekli hassasiyet ve itinayı özenle, dikkatle göstermeleri gerekir. Şu baş belası olan “Bir şey olmaz” uygulamasından mutlaka vazgeçerek işimizi doğru yapmalıyız. Depremde zarar görmüş biri olarak konutumuzda oluşan hasarın nedeni proje, beton, demirden ziyade işçilik hatasından kaynaklandığı yaptırılan performans analizinde ortaya çıkmıştır. Bu neden olmuştur? İşine dikkat edilmediğinden olmuştur.
Konutlar, binalar yapılırken bunun altında insanlar yaşayacak, bunlar ben olabilirim, eşim, ailem, çocuklarım, amcam, dayım, halam, teyzem olabilir diyerek düşünmek gerekir. En önemlisi de kim olursa olsun, canlar oturacak yaşayacak burada. Oluşacak hasardan kanlar, gözyaşları akacak, dramlar yaşanacak. Çocuklar anasız babasız büyüyecek, anaların babaların yürekleri evlat acısı ile dağlanıp yanacak. Acının tarifinin sınırı olmayacak, yaşanan acıların izleri asla ve asla yüreklerde silinmeyecektir yıllar geçse de.
Deprem ta ilkokuldan itibaren ders kitaplarında teferruatlı olarak yer almalı, ülkemizde yaşanan depremlerde can ve mal kayıplarına vurguyla eğitim verilmelidir. Resimler, fotoğraflar, filmler ile bu yıkımlar gösterilmeli, yaşanan acılar gözler önüne serilerek insanlarda ta başından itibaren hassasiyet yaratılmalıdır.
Mevla bir daha inşallah bu aziz milletimize böyle depremler yaşatmasın, bizlere de bu konuda duyarlılık nasip etsin. Depremde başta ablam olmak üzere tüm vefat edenlere Mevla’dan rahmet dilerken, yaralı olup tedavisi devam edenlere de acil şifalar diliyorum.
Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin inşallah.