Bir Öğrenciden

                 Bir söylemim vardı benim Türk’üm diyordum dedirtmediniz. Doğruyum diyordum boğazıma tıkadınız. Çalışkanım diyordun susturdunuz. Büyüklerimi saymak küçüklerimi sevmek, yurdumu milletimi kendimden çok sevmek en büyük görevim diyordum “uzatma lan” dediniz.

                 Hedefim yükselmek, ileri gitmek diyordum “sana mı kaldı bıdık” dediniz.

                Bu söylediklerimi derlediğim andımızı kaldırdınız.

               Yukarıda yapacağımı söylediklerimi bana öğretmenim yaptıracaktı. Beni ondan uzak tuttunuz. Beni gerçek öğretmenden ayrı koydunuz.

               Gerçek öğretmen okulundan yetişir. Yani pedagojik formasyon alarak, yani eğitmeyi ve öğretmeyi bilerek yetişir.

                Okul iki şey verir, biri eğitmek diğeri öğretmek. Eğitmek, öğrencisini iyi insan olarak ülkesi ve toplumu çıkarlarına göre yönlendirmektir. 

               Öğretmek ise, bilgilendirmek çağın gerektirdiği bilgilerle donatmaktır.

                Bugün okullarımız bunların ikisinden de yoksundur. Yüzbinin üzerinde gerçek öğretmen atama beklerken; geçici öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen gibi taşeron yapılı sistemle eğitim-öğretim yapıyoruz.

              Sıra bekleyen yüzbinleri atarsanız bile çözüm değil. Öğretmenlik meslektir hem de “kutsal” bir meslektir. Öyle ise onun okulu olmalıdır. Yani kapısına kilit vurulan öğretmen okulları açılmalı ve öğretmen okulundan yetişmelidir.

              Televizyonda izledim atama bekleyen bir bayan öğretmen mülakat ucubesinden söz ederek “gözlerim doluyor hakkım yenir diye” diyor.

               Köy öğretmenliğinden başlayarak ilkokul, ortaokul, lise yüksekokul öğretmenliği, yüksekokul müdürlüğü yapmış bir eğitimci olarak bu söze benimde gözlerim doldu doğrusu.

              Öğretmenlik bu hale mi düşecekti?