Beni dertten derde koyan CRP laneti, neye kızdı neye köpürdüyse harekete geçti. Vücudumda azdan çoğa doğru gide gide 0,5’ten 187’ye kadar tırmandı.

O tırmanırken benim yaşlı vücudum da allak bullak oldu. O çıktı, benim ateşim de ona uydu. Normalde 36- 37 Aralığında seyreden ateşim, 38, 39, 40’a kadar yükseldi. CRP, ateşimi kırk derecelere doğru yükseltirken zavallı hastanın soğuktan tir tir titrediğini görüyor, keyfinden dört köşe olarak belki de başarısını kutluyordu. 
Böyle köpeksiz köyde eli değneksiz gezer gibi başıboş dolaşırken bilmedi ki Tokat Devlet Hastanesinde bu işler için eğitim almış yetişmiş, aslan gibi genç Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Özdemir, iyi yetişmiş elemanlarıyla tetikte bekliyor.
Doktorun eline düştüğümüzde ben tirim tirim titrerken CRP, başarısının zirvesindeydi. Bir hafta içinde 187’den 65’e düşüren doktor, eve gönderdi. “İlaçlarınızı evde kullanırsınız” diyerek. 02.01. 2024 günü kontrole gittik. Göğüs filmi ve kan istedi doktorumuz. Tahlillerin çıkması için 03.01.2024 günü sabahın 08:30’una randevu verdi.
Sabahleyin kliniğinde müjdeyi verdi. CRP 0,6’ya düşmüş. Öksürüğünüz de olmadığına göre geçmiş olsun. Antibiyotik ve başka ilaç da yazmayacağım, güle güle gidin“ diye uğurladı.
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıymış. Bizim CRP de esti, gürledi, yağdı, hırsı inince yine eski düzeyine inerek geldi yerleşti vücuduma. O da konuk sayılır Cahit Külebi’nin dediği gibi “Biz konuk severiz ama düşmanları sevmeyiz.” Ama katlanacağız. Hangi hastalığın mikrobu yok ki vücudumuzda? Olanlar zaten var, olmayanları da aşı yapıyoruz diye devlet yerleştiriyor bedenimize.
Ben kurtuldum şükür darısı, cümle hastalarımıza…