Düzey köşesinde Rasim Canbolat yazdı: “Telefon virüsü cinlerden beterdir.”
İki gün önce telefonumda bir uyarı yazısı gördüm. “Telefon ağzına kadar çöp dolu.” peşinden “TEMİZLE” komutu. Tabii hemen tıkladım. Çöplü telefonu sevmem, çünkü…
Tıklamamla beraber bilmediğim dilden yazı ve şekil saldırısına uğradı telefonum. Kapatmaya çalışıyorum beni dinleyen kim? Ertesi gün face’yi açıyorum, dünkü saldırıcılardan biri ya da bir kaçı face’yi gölgeleyip yeni şekiller sunuyorlar görüşe. Bir arayan olsa ya da ben arayacak olsam istenmeyen şekil ve yazılar fırsat mı veriyorlar ki? Bunlar virüs olmalı diye düşündüm.
Yardımcı olabileceğini tahmin ettiğim bir telefoncuya şikâyetimi anlattım. “Bunlar virüs. Virüsleri silersek telefonundaki bilgilerinin hepsi silinir.”
“Bunları sevmedim. Bilgilerimin kaybolmasını da istemiyorum. Virüslerden kurtulmanın başka çaresi yok mu?” soru mu?
“Alttaki işaretlerden ortasındakini tıklarsanız, o gider, yenisi gelene kadar işinizi görürsünüz.”
Hoppalaaa, ağam bi hatun aldı, belayı satın aldı dedikleri bu olmalı diyerek ayrıldım oradan.
Kendi semtime geldim. Semtimde beş telefoncu varsa yukarda ya bir, ya iki. Önceki yazımda da belirtmiştim. Yukarı mahalle öksüz kalmış. Örneğin; başıyla göğü delen Saat Kulesi’nin yanındaki yıkılan Kız Sanat Enstitüsü’nün yeri, mezbelelik olmuş, içi otomobil dolu. Bu araçlar nasıl girer buralara, nasıl çıkarlar? Akıl alacak gibi değil. O kadar karmaşık yerleşmişler ki…
Semtimizde bir iki telefoncuya uğradım, telefonumdan virüs çıkarttırmak için. Herkes telefon dükkânı açmış ama herkes virüs çıkaramıyor ki, her hocanın cin çıkaramadığı gibi…
Birisi dürüst davrandı, telefoncuların: “Amca, boşuna yorulma, sana olsa olsa Ahmet yardımcı olabilir. Ahmet’in dükkânı da Sivri Tekke’nin şu yanındadır.” Şu yanı kafasını yana eğerek tarif etti.
Tarif edilen sokakta tabelaları izleyerek yürürken bir kapının önünde hava alan delikanlıya sordum:
“Telefoncu Ahmet’i arıyorum.”
“Ahmet benim. Sorun nedir?” Sorunu baştan sona anlattım:
“O kolay şu fiyata yaparım.”
"Virüs çıkarırken telefonumdaki bilgilerim zarar görecek mi?”
“Hayır.”
“O zaman anlaştık. Şimdi pazarlık edecek durumda değilim. O kadar bunaldım ki. Ne zaman alırım telefonumu?” “Yarın, ama çok sürmez şöyle oturun siz.
Saate bakmadım ama yaklaşık bir saat kadar uğraşan Ahmet, telefonumu teslim etti. Ücretini ödeyip vedalaştık.
Vedalaşmadan önce bazı tavsiyelerde bulundu Ahmet:
1-TEMİZLE sözcüklerini tıklamayın. Virüsü onlar bulaştırıyor.
2- Ekranın altında sağdan sola doğru yan yana dizili üçgen, daire ve kare şeklinde işaretler var. Telefonunuzu kapatmadan önce kareyi tıklayın kullandığınız sayfalar küçülerek görünecektir. Bunları birer birer sola gönderdikten sonra telefonununuzu kapayın. Aksi halde sayfaların hepsi çalışmayı sürdürür hem şarjınız azalır, hem de telefonunuz ısınır. Yani kızar, yani sinirlenir telefonunuz.
Telefon virüsü cinlerden beterdir. Cin çıkarmak için hocaya koştuğunuz gibi virüs çıkarmak için de doğru Ahmet’e koşmalısınız. Tokat’ta oturuyorsanız eğer Ahmet’in yeri, Sivri Tekke’nin şu tarafındadır.
Bana yol gösteren böyle tarif etmişti de kolayca bulmuştum Ahmet’i…