Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu Başkanı Hacer Doğan tarafından düzenlenen kahvaltı programında, Londra merkezli Sofra Restoranları’nın kurucusu Hüseyin Özer ve Yapımcı-Yönetmen Erol Koçan, onur konuğu olarak ağırlandı. Hemşehrileriyle buluşan ünlü isimler, Tokat’ın adını uluslararası alanda duyurmaktan gurur duyduklarını ifade etti. Programda, Tokat’ın eşsiz lezzetleri, mutfak kültürünün önemi, kültürel zenginlikleri ve değerleri ön plana çıkarıldı.

Tokat’ın tarihi mekânlarından Deveciler Hanı Silk Road Museum Hotel’de 17 Şubat 2025 Pazartesi saat 10:30 da gerçekleşen kahvaltı etkinliğinde, Sofra Restoranları’nın kurucusu Hüseyin Özer ve Yapımcı-Yönetmen Erol Koçan, Tokat Kent Konseyi Başkanı Selim Çakar, Tokat Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Suna Arslan Köten, Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu Başkanı Hacer Doğan  ve grup üyeleri, Yeşilırmak Havzası Kadın Kooperatifi Başkanı Asuman Özcan, Erzak Kadın Kooperatifi Başkanı Gülşen Bekgöz ve davetli misafirler  yer aldı.

Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu tarafından düzenlenen programda dünyaca ünlü Tokatlı isimler  Hüseyin Özer ve Erol Koçan, hemşerileri ile bir araya geldi.  

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu Başkanı Hacer Doğan, “Memleketimizin yetiştirmiş olduğu iki güzel insan iki hemşehrimiz ikisi de Reşadiyeli. Zorlu bir yaşam mücadelesini galibiyet ile taçlandıran kendi deyimi ile “savaşçı” Şef-Sofra Restoranları kurucusu Hüseyin Özer Bey ve başarı ve azim yolunda geçen bu yolculuğu bir çok gencimize ilham olacak şekilde beyaz perdeye yansıtan yapımcı-yönetmen Erol Koçan Bey davetimizi kabul ettikleri için kendilerine teşekkür ediyorum hoş geldiniz.” Dedi.

 TOKAT YEMEKLERİNİ DÜNYA ÇAPINDA TANITILACAK

Tokat yemeklerini dünyaya tanıtmak istediğini belirten Hüseyin Özer, "Reşadiyeliyim ama Tokatlı olmak için ne lazımsa onu yapıyoruz şimdi. Londra ve Tokat’ı nasıl birbirine bağlarız, ondan bahsetmek istiyorum. Zamanında bir planım vardı. İngiltere ile Türkiye’yi bağlamak istiyordum ama olmadı. Büyük bir sıkıntı çektik, terör örgütü nedeniyle. Sonra zaman geçti. Bu işin okulunu biz yapalım dedik, niyetlerimiz kayıtlara geçti. Leyla Doğan ve Leyla Çetin  Hanımın önerileriyle  burada ev aldım.  Tokat’ta bir okul açmak istiyorum. Okuldan çok bir kurs olmasını istiyorum. Sizden yemek öğreneceğim ve bunları dünyaya satmak istiyorum. Tokat yemeklerini dünyanın her yerine satacağım. Yemekleri bizzat kendim yapacağım. Ayrıca bu okulda, insan gibi insan, usta yetiştireceğiz. Ben ne yiyorsam, ne içiyorsam, kendi yerlerimde onu satarım. Burada kebapçı, pideci, balıkçı, börekçi ayrılıyor. Benim yerlerimde her şey var. Diyete uygun ne lazımsa onu yapacağız. Tokat’ta çok fazla ürün çeşitliliği var. Herkes paranın bol olduğu yere gelir, ben ise ürünün bol olduğu Tokat’a geliyorum. Buraya gelip bir lokanta açacağım ve Tokat yemeklerinin her yerde satılması için insan yetiştireceğim. Onlar da dünyanın farklı yerlerinde lokantalar açsınlar. Yetiştirdiğim insanların lokantalarını ben açacağım, onlara hediye olarak vereceğim. Eğer benim param yetmezse, orada bir arkadaş bulacağım, o açacak lokantayı. Böylece ortak olarak birlikte açacaklar. Hem arkadaşım, hem de yetiştirdiğim çırak para kazansın.” Dedi. 

TOKAT YEMEKLERİ YAPACAK PATRONLAR YETİŞECEK

Etkinlikte konuşan Hüseyin Özer, Tokat’a yatırım yaparak gastronomi alanında ustalar yetiştireceğini belirtti. Özer, Tokat yemeklerini dünya çapında tanıtmayı amaçladığını ifade ederek, “Ben Tokat’tan, dünyanın her yerinde Tokat yemekleri yapacak patronlar yetiştirmeye geliyorum. Dünyanın her yerine gidip Tokat yemekleri yapsınlar. Çocukluğumda yaşadığım olaylar benim okulum oldu. Köyümüzde ustalar vardı. Demiri ateşte ısıtıp suya sokarlar ve demire şekil verirlerdi. Ben de hayatımı buna benzetirim.  Bir de kendimi keşkeğe benzetirim. Keşkeğin hikayesini çocukluğumdan beri biliyorum; çok çilelerle yapılan bir yemek. Onun için hayatımı benzetiyorum keşkeğe.  Arazi meselesi yüzünden ailem beni öldürmek istedi ama öldüremediler. Beni başlarından savmak için Ankara’ya gönderdiler. Kızılay’da bir tuvalet vardı, orada kalıyordum. Çakmaklara gaz dolduruyordum. Elime geçen yüz elli kuruş parayla hemen çorbacıya gidiyordum. Çeyrek ekmekle işkembe çorbası içiyordum. Sokakta yaşıyordum o dönemde. Erol Koçan’ın babası acıyıp beni evine götürüyordu. Çok titiz bir adamdı, herkesi evine almıyordu ama beni alıyordu. Tokatlı olmaktan gurur duyuyorum.” şeklinde konuştu.  

"HUSİN" FİLMİ VE HÜSEYİN ÖZER’İN HAYATI

Yapımcı-yönetmen Erol Koçan, “Husin” adlı belgesel filmi hakkında bilgi verdi. Koçan, filmin Hüseyin Özer’in hayatını ve mücadelesini konu aldığını belirterek, Londra ve İstanbul’da yapılan galaların büyük ilgi gördüğünü söyledi.

Filmin uluslararası festivallerde gösterilmek istendiğini aktaran Koçan, “Hacer Hanım’a böyle bir etkinlik düzenlediği için çok teşekkür ederim. Tüm grup üyelerine de teşekkür ediyorum. Aslen Reşadiyeliyim. Babamın yurt dışında öldürülmesiyle ilk kez on üç yaşında Reşadiye’ye geldim. “Husin” filminin başlangıcı da tam o döneme denk geldi. Reşadiye’ye ilk geldiğimde 1983 yılıydı. Hüseyin abi de bir araçla Reşadiye’ye gelmişti ve sağdan direksiyonlu aracı ilk defa görmüştüm, bu dikkatimi çekmişti. Orada konuştuk, hikayesini öğrendim. Benim babamın da yakın dostuydu kendisi. Sinema sektöründe olunca, 1996 yılında dinlediklerimle beraber Hüseyin abi ile mailleştik, hikayesini yazdım. Hüseyin abi 11 yaşında iken Ankara’da babamla yolları kesişiyor. Hikayesini yazdığımda çok duygulandığını, bu kadar bilgiyi nasıl öğrendiğimi sordu. Ben de kendimi tanıttım. Aradan bir süre geçtikten sonra tekrar haberleştik. Hıncal Uluç, Hüseyin abinin iyi dostuydu. Hikayeyi Hıncal Bey ile paylaştı, o da "şu an erken" dedi. Bugüne nasipmiş. İlk bana teklif geldiğinde zaten bildiğim bir hikayeydi. Bütün detaylarını, inceliklerini biliyorum. Önceki çektiğim "Ot" filminden dolayı coğrafyayı biliyorum. Çok hızlı bir şekilde seti toplayıp, kendi köyüne gittik. Hüseyin Bey’e benzeyen yaklaşık yüz kişi arasından Deniz Özgür’ü çocuk oyuncu olarak seçtik. Filmimiz aslında 96 dakika fakat televizyon formatında olması için biz onu 46 dakikaya indirdik. Hüseyin abinin yaşadıklarını anlatan önemli isimler arasında İlber Ortaylı ve Uğur Dündar gibi isimler var. Londra’da yaşayan İngiliz aileler, Türk dostları, sektörden olan ya da olmayan birçok arkadaşın katkısıyla Hüseyin Bey’in hayatı ve yaşadıkları hakkında bir biyografi belgesel hazırladık. Çocukluğunu çekmiş olmamla birlikte biraz drama türüne yakın bir belgesele çevirdik. Londra’da ve İstanbul’da galasını yaptık. Sinema filmi tadında bir belgesel oldu. Londra’daki gala, Hüseyin Abi’yi zorlayan terör örgütü PKK’ya karşı bir güç gösterisiydi ve ilk galayı orada yaptık. Biz gala yaparken, aynı saatlerde bulunduğumuz salonun hemen arkasındaki meydanda PKK eylem yapıyordu. Orada Hüseyin Abi "Siz oradaysanız, ben de buradayım" diyerek PKK’ya karşı bir güç gösterisi yaptı. Sonra Bolu’daki otel yangını nedeniyle buradaki gala ertelendi. Bugüne nasipmiş, 17 Şubat Pazartesi akşamı galamız. Keyifle izleyeceğiniz, gençlerin örnek alabileceği güzel bir iş çıkardığımızı düşünüyoruz. Şu anda film, birçok festivalde gösterilmek isteniyor. Biz hiçbir platformda göstermemeyi düşünüyoruz. Şu an Amerika’ya, Hollywood’a gitti film. Birçok ülkeye gitti, inşallah ödüllerle dönecek ve Hüseyin abinin hayatı bütün dünyada örnek bir hikâye olacak, Erol Koçan imzasıyla. Ben bir Fransız ekolüyle çalışıyorum. Diğer "Ot" filmim de çok farklı bir hikâyeye sahipti ve birçok ödül aldı.” İfadelerini kullandı.  

 “MİCHELİN YILDIZI” VE TÜRK MUTFAĞI
Etkinlikte Şevval Doğan, Hüseyin Özer’e Michelin yıldızı alma süreci hakkında soru yöneltti.  

Özer, kaliteli yemek anlayışı ile yıldız aldığını belirterek, “ Yıldız verdiler ama yıldız almak için uğraşmadım. Ben kendi istediğim gibi yapardım. Benim yemeğim kaliteli, harika yemek yapıyorum. Benim yemeğim lezzetli olacak. Michelin Yıldızlı yemekler süslü püslü geliyor ama tadı tuzu yok. Görüntüsü harika ama tadı yok. Durup dururken bana yıldız verdiler. Hiç beklemedim, herkes tebrik ediyor, "Yıldız aldınız!" diye kutluyor ama benim yıldızlık bir şeyim yoktu. Tek yıldızı aldık ama servis yanlış yapılınca yıldızı kaybettik. Servisi düzeltin diye ısrar ediyorlar. Dünyada yemek konusunda bir namımız var: "Lezzetli ve sağlıklı." İkisini bir arada yapan biziz. Restoranlarımıza gelen her öğrenciye mutlaka yemek ikram ederiz. Öğrenci Tokatlı ise iş imkânı sunarız. İlk kazandığım parayla ben vakıf kurdum. Buradaki okul da vakıf okulu olacak. İngiltere’de Türk yemekleri birdenbire battı. Kebap ile insanları zehirlediler. Döner kebaptan bizim vatandaşlarımız insanları zehirledi. "Kötü döner yoktur ama kötü vatandaşımız vardır" derim hep. Döner utanç verici bir şey olmuştu artık. Ben dükkânımdan döneri kaldırmak zorunda kaldım. Diyetisyen buldum, onlarla çalışıyoruz. Mutfakta diyete uygun yemekler yaptık. Kapılarda kuyruk oldu. Kebapçılığın adı İngiltere’de kötüdür, maalesef kötü haberleri vereyim. Bunu değiştirmek ve iyileştirmek için Tokat’a geliyorum. Okulu açacağım. Türk yemeğiyle Türklerin namını, şanını yok ettik. Bizim görevimiz, tekrar Türklerin adını Türk yemeğiyle yukarı çıkarmaktır. Tokat sarması çok güzel olsa da, Zileli eski kaynanamın sarmasından güzeli yok. Menüde "Anne Yemeği" yazılı. İlk açtığım zaman batan bir yer almıştım ve Türk yemeği yapıyoruz. Ancak bir ay boyunca hiç kimse gelmedi. Menüye yazdık: "Beğenmeyenin yemeğini Hüseyin Özer yiyecektir." Yazılı garanti verdik insanlara yemek konusunda. Garantili yemek satan dünyadaki tek insanımdır.” Şeklinde konuştu.

“EMİRSEYİT ÜRÜNLERİ ÜLKEMİZDE BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR”
Erzak Kadın Kooperatifi Başkanı Gülşen Bekgöz, yaptığı açıklamada, kooperatiflerinin Emirseyit köyünde üretilen bağ ve yaprak ürünlerinin büyük ilgi gördüğünü belirtti. Tokat’a özgü olan Emirseyit yaprağının, özellikle bölge halkı tarafından tercih edilen bir ürün olduğunu vurgulayan Bekgöz, “Erzak Kooperatifi olarak Emirseyit’te bağ ve yaprak ürünlerini üretiyoruz. Tokat’ta Emirseyit yaprağı aranan bir yapraktır. Kadın kooperatifi olarak elimizden geleni yapıyoruz. 2019 yılında kurulduk. Köyümüzde pişmaniyenin atasını yaparlardı. Tel tel helva denilirdi ve pekmez ile yaparlardı. Şöyle bir dörtlüğü var:
Tel tel helva tellenir,
Yapan eller gülünür.
Bu helvayı yiyenler,
Ahraz olsa dillenir.
Ben bu helvaya pişmaniyenin atası diyorum. Bizim tatlı üzüm tarhanamız var. Şıra tarhanası var, kooperatifimizde üretiyoruz. Ülkemizde de çok tutuldu. Kömemiz de var, üzüm şirasından yapıyoruz, çok güzel oluyor. Hacer Hanım’a da çok teşekkür ediyorum bu güzel program için.” Dedi.

“Yeşilırmak  Kadın Kooperatifi  aktif çalışmalarına devam ediyor”
Yeşilırmak Havzası Kadın Kooperatifi Başkanı Asuman Özcan, kooperatiflerinin aktif çalışmalarına dikkat çekerek,  “Hacer Hanım’a teşekkür ediyorum bu güzel etkinlik için. Kent Konseyi de bizi destekliyor, çok teşekkür ediyorum.” İfadeleri sonrasında Hüseyin Özer’e en sevdiği yemeğin ne olduğunu sorusunu yöneltti.  

Hüseyin Özer, "Benim sevmediğim yemek yoktur. Ben sevmediğim yemek varsa, onu seveceğim hale getiriyorum. Yeni lezzetler icat ediyorum ben. Ben lezzeti yakalamasını biliyorum. Damak tadım var. Şimdi de tuz tatlarına bakıyorum. Hangi tuz daha lezzetli diye araştırıyorum. Çankırı tuzu herhalde yeryüzündeki en güzel tuz. Su tadına bakıyorum. Allah vergisi bir damak zevkim var.” Dedi.

EROL KOÇAN, ÇOCUKLUK YILLARINDA YAŞADIĞI ZORLUKLARI PAYLAŞTI

Erol Koçan’a unutamadığı anısı ve en sevdiği yemek soruları yöneltildi. Koçan, "Beş yaşında babamı kaybettim. 13 yaşında annem evlilik yaptı. Evlendiği beyefendinin iki oğlu olduğu için bizi yanına almadı. Bizi yurda verdiler. Kardeşim öğretmen okulunu kazanıp gitti, ben tek başıma kaldım. Yurtta herkes yaz tatilinde evine, köyüne gidiyordu. Benim gidecek yerim yoktu. Bütün yazı yurtta geçiriyordum. Annem bir gün beni yanına çağırdı. 'Oğlum, sizin babanız yok.' dedi. 'Başkası sigara içer, babasının parasını içiyor olur. Siz içerseniz serseri olursunuz. Başkası alkol içer, babasının parasını içiyor olur. Siz içerseniz ayyaş olursunuz.' Bu sözleri kulağıma küpe yaptım. Kırk yaşına kadar sigara dahi kullanmadım. Yemek ayırt etmem. Yurtta büyüdüm, bu yemeklerin tadı tuzu yoktu. Onun için bütün ev yemeklerini severim. Şahsıma yemek yapılıp davet edildiğimde mutlaka tabakları sıyırırım. İçinde sarımsak olan bütün yemekleri çok seviyorum. Özellikle güvece bayılırım." İfadelerini kullandı.

KOÇAN FİLM SÜRECİNİ ANLATTI
Erol Koçan’a, film sürecinde karşılaştığı zorluklar soruldu. Koçan, "Filmde Hüseyin Özer’in çocukluğunu çektim. Çocuk oyuncumuzu o ruh haline sokabilmek için emek harcadık" diyerek, özellikle çocuk oyuncunun performansını yansıtabilmek için büyük bir çaba sarf ettiklerini belirtti.

HÜSEYİN ÖZER: "ÇOCUKLUĞUMDA YOKLUK ÇEKTİM, AMA O ZORLUKLAR BANA İYİ GELDİ"

Hüseyin Özer, film çekimleri sırasında eski anılarını hatırladığını belirterek, çocukluğundaki zorlukları anlattı. Özer, “Çocukluğumu çektik ama o dönemde benim karnım açtı. Kılık kıyafetim yoktu, olan da yırtıktı. Mal güderken sırtımda kazak yoktu, hiçbir şeyim yoktu. Gariban bir şeydim. Çocuklarınız yokluk çeksin, sıkıntı da çeksin. Çünkü yokluktan bir şey olmuyor, insana iyi geliyor. Ben adam öldürecektim, babamı öldürecektim ama öldürmedim.” Dedi.

TOKAT KENT KONSEYİ BAŞKANI SELİM ÇAKAR: "HEPİMİZİN ORTAK GAYESİ TOKAT"

Tokat Kent Konseyi Başkanı Selim Çakar, düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, ev sahiplerine teşekkür ederek, organizasyonun önemine değindi. Başkan Çakar, “Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu Başkanı Hacer Doğan ve üyelerimizin tamamına çok teşekkür ediyorum ev sahipliğiniz için. Çalışmalarınızı zevkle takip ediyoruz. Hacer Hanım sağ olsun, ilk görüşmemizi yaptığımız zaman Kent Konseyi bünyesine dahil etmek istemiştik kendisini. Sağ olsun, kırmadı bizi. Kadın çalışma grubumuzun içerisindedir kendisi. Bundan sonra inşallah birlikte daha fazla şey yapabiliriz. Kent Konseyi olarak biz ne yapabileceksek her zaman yanınızdayız. Bizi sizden biri olarak görün. Hepimizin ortak gayesi Tokat, onun için uğraşıyoruz. Organizasyon için çok teşekkür ederim.” şeklinde konuştu.

SAZ EŞLİĞİNDE MÜZİK DİNLETİSİ
Etkinlik, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yüksek Lisans öğrencisi Can Bakır’ın saz eşliğinde sunduğu müzik dinletisi ile renklendi. Reşadiye uzun havası sonrasında söylenen ellik türküsü eşliğinde misafirler geleneksel ellik oyunu oynadı.

TOKAT TİRİDİ İKRAM EDİLDİ
Etkinlikte, Hüseyin Özer ve Erol Koçan’a Tokat’ın meşhur tiridi ikram edildi. "Tiridine bandım" şarkısının eşlik ettiği anlarda, Koçan ve Özer, lezzetli yemeği büyük bir keyifle yedi.

HÜSEYİN ÖZER ANI DEFTERİNE DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ YAZDI

Sofra Restoranları kurucusu Hüseyin Özer, anı defterine duygu ve düşüncelerini yazdı.

EROL KOÇAN, ANI DEFTERİNE DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ YAZDI

Yapımcı-Yönetmen Erol Koçan, anı defterine duygu ve düşüncelerini yazdı.

ÇİÇEK TAKDİM EDİLDİ 

Etkinlik, Özer ve Koçan’a çiçek takdim edilmesi ve günün anısına çekilen fotoğraf ile sona erdi. 

Günün anısına çekilen fotoğraflar

Günün anısına çekilen fotoğraflar.

Günün anısına çekilen fotoğraflar.

Günün anısına çekilen fotoğraflar.

Günün anısına çekilen fotoğraflar.

Günün anısına çekilen fotoğraflar.

Günün anısına çekilen fotoğraflar.

Günün anısına çekilen fotoğraflar.

Günün anısına çekilen fotoğraflar.

Günün anısına çekilen fotoğraflar.