Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tokat İl Başkanı Çağdaş Kurtgöz, parti binasında gazeteci Mustafa Işık’ın sorularını yanıtlayarak gündeme dair kritik açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin ve özelinde Tokat’ın içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durumu mercek altına alan Kurtgöz, vatandaşın günlük yaşamını idame ettirmekte zorlandığını ve iktidarın bu sorunlara karşı duyarsız kaldığını savundu. Kurtgöz, icra dosyalarındaki artıştan esnafın daralan ticaret hacmine, çiftçinin ödeyemediği kredilerden dar gelirlinin temel gıda maddelerine erişim sıkıntısına kadar geniş bir yelpazede değerlendirmeler sundu.
Tarımda Don Felaketi ve Maliyet Kıskacı
Tokat’ın can damarı olan tarım sektörünün son yılların en ağır krizlerinden birini yaşadığını ifade eden Çağdaş Kurtgöz, iklimsel krizlerin yanlış politikalarla birleştiğini dile getirdi. İlde meydana gelen don felaketinin ardından üreticiye verilen desteklerin devede kulak kaldığını belirten Kurtgöz, "Tarım sektörü sadece hasat zamanı hatırlanacak bir alan değildir. Özellikle Tokat gibi meyveciliğin kalbi olan bir ilde, ağaçlar birer çocuk gibi sürekli bakım ve ilgi bekler. Don olsa da ürün kaybı yaşansa da o ağaçların gübrelenmesi, budanması ve ilaçlanması zorunludur. Yeni yılda ürün alabilme umudu bu maliyetli bakımlara bağlıdır. Ancak çiftçimiz artan mazot, ilaç ve gübre fiyatları altında ezilirken bir de doğa olaylarıyla vurulmuştur. Hükümetin dönüm başına verdiği sembolik destekler, çiftçinin bankadaki kredi faizini bile kapatmaya yetmiyor. Üretici tarlasına küserse, bunun bedelini tüm Türkiye sofrasındaki hayat pahalılığıyla öder." sözleriyle konuşmasını detaylarla derinleştirdi.
Ayrıca hayvancılıkta yaşanan şap hastalığı salgınına da değinen Kurtgöz, bu durumun plansız ithalat politikalarının bir sonucu olduğunu, sınır denetimlerindeki zafiyetlerin yerli üreticinin sürüsünü yok ettiğini vurguladı.
Tokat’ın Kanayan Yarası: “Göç ve Kapanan Fabrikalar”
Tokat’ın geçmişteki sanayi kimliğini yitirdiğini ve bir "emekli şehri" haline getirilmek istendiğini savunan Kurtgöz, şehrin istihdam altyapısının çökertildiğini ifade etti. Kapanan üretim tesislerinin yarattığı boşluğun betonlaşma ile doldurulmaya çalışıldığını belirten Kurtgöz,"Bizim çocukluğumuzun Tokat’ında Sigara Fabrikası binlerce aileye ekmek kapısıydı. Şeker Fabrikası tam kapasite çalışır, yan sanayiyi beslerdi. Bugün ise Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrikaların birer birer kapandığına, tekstil atölyelerinin ekonomik baskılarla tasfiye edildiğine şahit oluyoruz. Sanayi ve üretimden çekilen Tokat, rotasını sadece inşaat ve ranta dayalı bir ticaret anlayışına çevirdi. Ancak ekonomik kriz o kadar derin ki, artık müteahhitler bile konut satamıyor. İş insanlarımız, banka borçlarını çevirebilmek adına mülklerini maliyetinin altında elden çıkarmaya çalışıyor. Üretim olmayan bir yerde huzur olmaz; üretim olmayan bir yerde gençler durmaz." dedi.Kamuda Liyakat Tartışması ve İŞKUR Alımları
İstihdamda adalet ilkesinin zedelendiğini belirten Kurtgöz, kamu kurumlarına personel alımlarında yaşanan usulsüzlük iddialarına ve vatandaşların çaresizliğine değindi. Siyasi partilerin birer istihdam bürosuna dönüştürülmesinin Türk demokrasisi için bir ayıp olduğunu ifade eden Kurtgöz, "Bugün Tokat’ta bir gencin işe girmesi için liyakati değil, iktidar partisindeki tanıdığı sorgulanıyor. İŞKUR üzerinden yapılan toplum yararına programlar veya personel alımlarında listelerin önceden AK Parti il ve ilçe binalarında hazırlandığına dair toplumda sarsılmaz bir kanaat oluşmuştur. İnsanlar artık iş bulma umuduyla resmi kurumlara değil, siyasi ikbal kapılarına yönlendiriliyor. Bu durum toplumsal barışı zedelerken, nitelikli gençlerimizin de ülkeden ve şehirden umudunu kesmesine yol açıyor. Biz CHP olarak, devletin tüm kademelerinde liyakatin esas alınacağı bir sistemi inşa etmekte kararlıyız." eleştirisinde bulundu.
Eğitim ve Sağlıkta "Palyatif" Çözüm Eleştirisi
Sosyal devletin iki temel sütunu olan eğitim ve sağlığın piyasalaştırıldığını söyleyen Kurtgöz, kırsal kesimdeki eğitim mahrumiyetine dikkat çekti. Köy okullarının kapatılmasının köylerin boşalmasındaki en büyük etkenlerden biri olduğunu belirten Kurtgöz, "Küçük yaştaki çocukların sabahın zifiri karanlığında yollara düşürülmesi vicdanları yaralıyor. Uykusunu alamadan, kahvaltısını yapmadan kilometrelerce yol giden bir çocuktan akademik başarı beklemek hayalciliktir. Eğitimde kalite binalarla değil, öğretmenle ve müfredatla ölçülür. Bugün öğretmenlerimiz kadrolu, sözleşmeli ve ücretli diye kategorize edilerek sömürülüyor. Sağlıkta ise tablo farklı değil; modern binalar yapılıyor ama içinde doktor yok, randevu yok. Randevu alabilmek için 'araya birini sokmak' zorunda kalınan bir sağlık sistemi çökmüş demektir. Vatandaş tetkik için aylar sonrasına gün alıyor, sağlığına kavuşmak için mucize bekliyor." ifadeleriyle taşımalı eğitimin zorluklarını anlattı.Trafik Sorunu ve Ulaşım Projeleri
Tokat’ın yerel sorunları arasında trafik ve ulaşım altyapısının artık bir çile haline geldiğini belirten Kurtgöz, şehir içi trafiğin çözümü için bilimsel metotların kullanılması gerektiğini savundu. Sadece günü kurtaran düzenlemelerle trafik sorununun çözülemeyeceğini ifade eden Kurtgöz: "Tokat merkezde sabah ve akşam saatlerinde trafik kilitleniyor. Bu sorunu çözmek için ortak akla ihtiyaç var. Üniversiteler, meslek odaları ve halkın katılımıyla bir proje yarışması düzenlenmeli, en rasyonel çözüm uygulanmalıdır. Öte yandan bölgemizi ilgilendiren tünel projeleri sadece kara yolu odaklı kalmamalıdır. Eğer bir tünel kazılıyorsa, geleceğin vizyonuyla hareket edilip hızlı tren ve demir yolu hattı da bu projenin içine dahil edilmelidir. Tokat’ı Karadeniz’e ve İç Anadolu’ya bağlayan yolların standartları yükseltilmeli, kaza riski yüksek güzergahlar acilen modern hale getirilmelidir." dedi.
Kayyum Uygulamaları ve Siyasi Baskılar
Hukukun üstünlüğü ve seçmen iradesine saygı duyulması gerektiğini hatırlatan Kurtgöz, yerel yönetimlere atanan kayyumlar üzerinden iktidarı eleştirdi. Seçilmiş belediye başkanlarının yargı kararı olmaksızın görevden alınmasının demokrasiye darbe olduğunu belirten Kurtgöz, "31 Mart yerel seçimlerinde halkımız sandıkta bir mesaj vermiştir; Cumhuriyet Halk Partisi’ni Türkiye’nin birinci partisi yapmıştır. Ancak iktidar, kaybettiği belediyeleri kayyum yoluyla, baskı yoluyla, asılsız iddialarla geri almaya çalışmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarımıza yönelik açılan davalar, yaratılan algı operasyonları bu hazımsızlığın sonucudur. Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir ama sandıktan çıkan iradeye saygı duymak demokrasinin ön koşuludur." ifadelerini kullandı.
"Hedefimiz Liyakat ve Adaletle Yönetilen Bir Türkiye"
Kurtgöz, CHP’nin iktidara hazır olduğunu ve Türkiye’nin temel sorunlarını çözecek kadrolara sahip olduğunu belirterek konuşmasını umut dolu sözlerle tamamladı. Partinin yüzüncü yılındaki değişim enerjisiyle halkın güvenini kazandıklarını ifade eden Kurtgöz, "Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur, sadece yönetilememe sorunu vardır. Biz üretim ekonomisini, hakça paylaşımı ve adaleti yeniden tesis edeceğiz. Çiftçinin borcunu dert etmediği, gencin işsizlikten göç etmediği, hastanın randevu kuyruğunda beklemediği bir Türkiye’yi hep birlikte kuracağız. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında devlet, vatandaşın efendisi değil, hizmetkarı olacaktır. Halkımızın desteğiyle bu karanlık tabloyu hep beraber dağıtacağız." dedi.
Belediye Başkanı Gülşah Durbay İçin Taziye
Açıklamasının sonunda duygusal bir not düşen Çağdaş Kurtgöz, Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın vefatından duyduğu derin üzüntüyü dile getirdi. Kurtgöz, "Genç yaşta aramızdan ayrılan, halkçı belediyecilik anlayışıyla Manisa’da büyük izler bırakan Gülşah Başkanımıza Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve tüm camiamıza sabırlar diliyorum. Onun bıraktığı bayrağı daha ileriye taşımak boynumuzun borcudur." diyerek açıklamasını sonlandırdı.




