Erkan, inanç merkezlerine yönelik müdahaleler, zorunlu göçler ile kültürel ve dini yapıların tahrip edilmesi gibi olayların, Alevi toplumunun hafızasında derin izler bıraktığını vurguladı.

Muharrem Erkan, geçmişte yaşanan baskı, göç ve katliamların bugün hâlâ yeterince doğru okunmadığını ve zaman zaman bu olayların meşrulaştırılmaya çalışıldığını belirterek, “Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş sivil toplum temsilcileri ile yaptığı bir toplantıda “Anadolu topraklarını baştan aşağı züllümle inleten Şah İsmail’e karşı, Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisinin yapmış olduğu ittifak, Anadolu’daki Müslüman toplulukların birlikte var olmasına neden olmuştur.” Açıklamasını yaptı. Numan Kurtulmuş bu açıklaması ile Alevilerin yüreğine saplanan bin hançerin, bin birini saplayarak tüm insanlığın yüreğini incitmiştir. Bir ülkeyi yönetenler tarihin gerçeklerinden uzak bir şekilde ülkeyi yönetiyor ise, o ülkede huzur kalmaz, birlik, dirlik, kalmaz, barış olmaz. İşte o zaman beka sorunu gösterir.” Dedi.

Erkan, yaptığı açıklamada, “1520 de Dulkadir beyliğini ilhak eden Yavuz sultan Selim, bununla da yetinmez, Anadolu’nun Büyük bir kısmın oluşturan Alevilerin postnişini Şah Kalenderin yaşadığı yer olan Hacıbektaş Tekkesine 1527 yılında Nakşibendi tarikatının hocalarını atar. o dönemde Hacıbektaş tekkesinin içerisine Camii inşa edilir. (1531) Postnişin Şah kalenderin yerine de eşi Mahi evranın kardeşi Selver Ali paşayı atar. Şah kalender hacı Bektaş’a bağlı ocaklarla beraber Anadolu’nun topraklarından geldikleri bölge olan horasan bölgesine huruç (göç) etmek zorunda kalırlar. İdris’i bitlisi denilen şaki (eşkıya) ile beraber olup kırk binin üzerinde Alevinin Kanının akıtan katille beraber yapılan katliamı haklı göstermeye çalışmak büyük bir gaflet, delalet olarak durmaktadır. Şah İsmail (Hata-i) Alevi Türkmen yol ulularından biri. Cemler hata-i mahlası ile söylenen duaz’lar la inançsal hizmetler yürütülür. Halada yürütülmeye devam edilmektedir.” ifadelerini kullandı.

ALEVİ TOPLUMUNA YAPILAN KATLİAMLAR İNSANLIK SUÇUDUR

Geçmişte binlerce Alevi’nin yaşamını yitirdiğini ifade eden Erkan, “Dünyanın neresinde olursa olsun yapılmış katliamları aklamak, paklamak, haklı olarak göstermek ne insana yakışır, nede bu katliamlardan beslenen kafalar, iktidara yakışır. Haksızlar karşısında susan dil de zalimlere yakışır. Nerede olursa olsun, insanlığa karşı işlenen suçlar zaman aşımına uğramaz. Toplumun yüreğinde kor ateş olarak durur. Geçmişte ve günümüzde yapılan tüm katliamları kınıyoruz. İnsanlara yapılan bu kötülüklerin olmaması için tüm insanların bir araya gelerek tüm kötülüklere karşı bir yürek olmalarını bekliyoruz.

Yol ulumuz hünkarı veli “72 millete aynı gözle bak” derken insanları dini dili, ırkı ile yargılama, ceza veren anlayışı görüşü düşünceyi taşıyanlardan uzak dur diyor.

“Sevgi muhabbet kaynar yanan ocağımızda

TOGÜ ile Ticaret Bakanlığı, Kooperatifçilik Eğitimlerine Yönelik Protokole İmza Attı TOGÜ ile Ticaret Bakanlığı, Kooperatifçilik Eğitimlerine Yönelik Protokole İmza Attı

Bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda

Hırslar kinler yok olur Aşk meydanımızda

Aslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda”

Diyerek sevgiyi, iletişimi insani değerlere daha çok değer vermemiz gerektiğini vurgulayan, insan sevgisini yüreğinde taşıyan insanları katledenleri övmek ne kadar doğru bir davranış olarak ortada durmaktadır. Anadolu da yaşayan Türkmenlere “idraki biidrak “Akılsız Türkler diyebilen o günün sarayı, toplumu Araplaştırmaya çalışan insanları ne kadar haklı doğru bulabiliriz ki.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal bunları görmüş, Cumhuriyeti kurarak toplumun kendi kendini idare eden bir yönetim biçimini halkımıza armağan etmiştir. Ülkemizin neresinde yaşarsa yaşasın, dini dili, ırkı ne olursa olsun yasalar önünde eşit olduğunu bilmemiz. Din, dil, irk üzerinden bu halkı bölüp parçalamaya kalkan tüm anlayışlara da dur demek gerekir.” Dedi.

Editör: Şule Şahin