-Cuma günleri adeta iple çekilir. Cuma namazına gidilecek. Değerli İl Müftümüzün hutbeleri can kulağı dinlenecek. Diğer vaz hocalarımızı da yine aynı hassasiyetle dinleyeceğiz. Cuma çok önemli bir günümüzdür.
-Camilerimiz Cuma namazı için dolup taşar.
-Yan yana can cana omuz omuza ibadetimizi yaparız.
-Cenab-ı Allah bu güzel anlarımızı daim kılsın.
-Son Cuma camilerimizde hoca efendiler, gıybet konusunu işlediler. Büyük günahlardan da olduğu da ifade edildi. Yüce dinimizin yasakladığı durumlardandı.
-Hutbenin içerisinde, "Son zamanlarda sosyal ve ulusal medyada yalan ve iftiralarla algı operasyonları yapılıyor. Gıybetler ediliyor" şeklinde açıklamalarda oldu.
Ülkemizde son günlerde siyasetçilerin çeşitli açıklamaları olmakta . Aziz milletimizde yaşananları büyük bir hassasiyetle takip etmekte.
-Konuların tarafları yargı yoluna gidip hakkını aramaya çalışıyor. Diyanet niçin taraf olur kendince.
-Yüce dinimizin günümüzde en üst seviyede sorumlusu ve yetkili makamı Diyanet İşleri Başkanlığımızın güncel siyasi amaçlı konularda adeta kendini taraf yerine koyuyolması, hiç de yakışık olmamıştır. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde siyasi tartışmaların içine girilmesi toplumumuzu ayrıştıracak bir tutumdur.
-Siyasiler kendi sorunlarını kendileri çözerler.
-Dini değerleri, inançları, makamların siyasi malzeme haline getirilmesinin haklı hiçbir yanı olamaz. Camilerimizi rahat bırakalım.
-Değerli cami hocalarımız da, mecbur bırakıldıkları hutbeleri nedeniyle cemaatle sıkıntıya düşürülmektedir.
-İlgilileri, yetkilileri kendilerini savunur, avukat da tutarlar. Avukatlık görevi Diyanete asla yakışmaz.
-İnanca en büyük zararı verir.
-Keşke, "Rüşvet alan da veren de cehennemdedir" "Karşıma kul hakkı ile gelmeyin, hadisi şerifleri de cumalarda anlatılsa, hatırlatılsa toplum uyarılmış olmaz mı?
Saygı ve sevgilerimle.