-Şehrimizin ilk imar planı 1948 yılında Prof. Kemal Aru ve Doç. Gündüz Özdeş tarafından yapılmıştır. Şehrimizin birinci derecede deprem bölgesinde olduğu gerçeği hatırlardadır.
-Bu planlama göre Devlet Hastanesi, Sol Sahil Sulama Kanalı altı, Namık Kemal Çağagölü Sanayi Sitesi sahasında dahi olmak üzere, Yapı yasağı, afet bölgesi olarak ayrılmıştır.
- 1967 yılında Prof. Gündüz Özdeş tarafından yapılan şehir imar planı ile önceki planda yapı yasağı getirilen alanın tamamı ile Karşıyaka bölgesinde yapılaşmaya imkan verilmiştir.
-6785 sayılı İmar Yasasına göre planların ve değişikliklerin onanması bakanlık tarafından yapılırken, 3194 Sayılı İmar Yasasının 8. Maddesi ile bu yetkiler Belediye meclislerine verilmiştir.
-Bu dönemlere kadar imar planlarındaki kat yükseklikleri, imar yönetmeliğince belirlenmiş, önündeki yol genişliklerine göre verilmiştir.
- Ayrıcalıklı bir uygulamada bu sistemde yer almamıştır.
Sonraki düzenlemelerle taban alanı kat sayısı blok sistemde tercihe sokulmuştur.
-Şehir İmar Planlarında; genel revizyonlarda yapılmıştır. Bazı revizyonlarda uygulamalardaki yanlışları yasal zemine dayandırmak amaçlanmıştır. Bazı parsellere geniş rant imkanları sağlanmıştır. Bu farklı uygulamalar hemşerilerimizin.dikkatlerinden kaçmamış, şikayetlere soruşturmalara, davalara da neden olmuştur.
-Şehrimizin ana İmar Planının yapıldığı tarih itibariyle, şehrimizin nüfusunun 1985 yılında 83 bin olacağı hesabı üzerinden de şehrimizin teknik alt yapısının (İçme Suyu, Kanalizasyon, Elektrik) projelendirilmesi, yatırımların gerçekleştirilmesi sağlanmıştır.
-Yapılan revizyonlarda ve istekler üzerine yapılan plan değişikliklerinde teknik alt yapının yeterli olup olmadığı dikkate alınmamıştır.
-İsteklere göre şekillendirilirken, değişiklik kararı verilen, ant imkanı sağlanmış çok katlı yapıların bir kısmı soruşturma-şikayet konusu da olmuştur.
-Bir adada çevresinde 5-6 katlı yapılaşmalar ruhsatla yapılmış kullanılırken bitişikteki baş arsaya on iki kat imar izni vermenin hukuki sonuçları da ortaya çıkmaktadır.
-Yüksek binadan rahatsızlık duyanlardan, aydınlığı görme alanı, güneşi havası rüzgarı kesilmektedir. Ayrıca önceki yapılarında değer kaybına hava kirliliğine nedendir.
-Özellikle mülkiyetin el değiştirmesinden sonra yapılan benzeri değişiklikler şikayet konusu olmaktadır.
-İmar Planlarının doğru uygulanmasından, mülki amirlerde sorumludur.
-Yeni bir örnek vermek gerekirse; büyük ilçelerimizin birinde, Belediye Meclisi 6 kata müsait bir arasaya, on kat imar izni vermiştir. Şahıs on kat ruhsatını almış inşaat bitmek üzere iken, gelen bir müfettiş kat artış kararının iptalini istemiş. Belediye Meclisi de kat adedini yeniden altıya düşürmüştür.
-Belediye Yönetimi inşaata on kat ruhsatı verdiği için, maddi ve manevi tazminatlarda karşı karşıya kalacaktır.
-İmar Planı değişikliklerinde teknik ve hukuki şartlar mutlaka sağlanmalı; parsel bazında özel imkanlar yaratılmaktan kaçınılmalıdır.
-Önceki dönemde alınan imar kararı nedeniyle meclis üyelerimizin soruşturmaya maruz kaldıkları bilinmektedir.
-Belediye Meclisi üyeliği seçilmiş bir kamu görevidir. Her meslek grubundan üyeler bulunmaktadır. Herkesin bir ihtisas alanı vardır. Her üyenin imar mevzuatını hukukunu bilmesi de mümkün değildir. Bırakın diğer meslek gruplarını, birçok mühendis ve mimar arkadaşımızın da yeterli bilgiye sahip olduklarını söylemek imkanı da yoktur. Belediye meclisleri vebal yüklenecek karar organı olmamalıdır.
-Belediyelerimizin imar işleri müdürleri, imardan sorumlu Başkan Yardımcıları vardır. Konularına son derece vakıf olma gerekleri vardır.
-Meclislerimizin bu konuda almış oldukları kararlara, idari yargıda dava açılmaktadır. Davalar için üniversitelerden uzman bilirkişilerden raporlar alınmakta, çoğu kezde bu raporlar kararlara esas teşkil etmektedir.
- Bu bilirkişi raporlarının, idari yargı kararlarının varsa içtihatlarının çok iyi okunması hataların görülmesi, sonuçta da aynı yanlışlara tekrar düşülmesine son verilmesidir.
-Kurallar bellidir. Bir de İmar Komisyonlarına zaman zaman katılıp görüş bildiren şehir plancıları da şehir plancıları da verdikleri mütaalanın sorumluluğunu üstlenmelidir.
-Belediye Meclisleri ve Belediye Yönetimleri ancak bu uygulamalarla sıkıntıdan kurtulur. Aksi durumda ise; alınan her yanlış karar yargıya gitmesine, soruşturmalara, davalara nedendir.
-5018 sayılı Kamu Malı Yönetimi Yasasına göre; Kurumlarının; adlıkları kararlarla artı eksi yönde zararına, neden olanlardan bu zararlarını tazminini öngörmektedir.
-Belediye Başkanımız Satın Eyüp Eroğlunun bu konulardaki hassasiyetine teşekkürler.
Sevgi ve Saygıyla