Fatih Sultan Mehmed'in efsanevi hikayesini ekrana taşıyan ve İstanbul'un fethinin destansı atmosferini izleyicilere sunacak olan Mehmed: Fetihler Sultanı dizisi, beklenen günü geri sayıyor. Peki, Mehmed Fetihler Sultanı dizisi hangi dönemi anlatıyor? Peygamber Efendimizin İstanbul fethi hadisi nedir? Peygamber Efendimizin Fatih Sultan Mehmet hakkında rivayet ettiği hadis nedir? İşte detaylar...

Mehmed Fetihler Sultanı dizisi hangi dönemi anlatıyor?

"Mehmed: Fetihler Sultanı" dizisi, Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethettiği tarihi 1453 yıllarını ve o dönemi derinlemesine ele alarak izleyicilere sunmaktadır. Bu büyüleyici yapım, tarihin karanlık perdesini aralayarak seyircilere o dönemin siyasi, sosyal ve kültürel dinamiklerini keşfetme fırsatı sunmaktadır. Fatih Sultan Mehmed'in liderliğindeki Osmanlı ordusunun İstanbul'un surlarını aşarak büyük bir zafer elde ettiği o dönemin heyecanını ve stratejik önemini izleyicilere aktarmaktadır. Ayrıca, dizi sadece savaşın değil, aynı zamanda o döneme damgasını vuran diplomatik ilişkilerin, entrikaların ve karakterlerin iç dünyasının da izini sürmektedir. Bu şekilde, "Mehmed: Fetihler Sultanı" seyircilere hem tarihi bir macerayı hem de insanlığın dönüm noktalarından birini yaşama şansı sunmaktadır.

Mehmed Fetihler Sultanı ne zaman başlayacak?

İstanbul'un fethiyle müjdelenen Fatih Sultan Mehmed'in hikayesini ekrana taşımaya hazırlanan dizi, 27 Şubat Salı akşamı saat 20.00'de seyircilerle buluşacak.

Türkiye'nin en çok merakla beklenen yapımlarından biri olan Mehmed: Fetihler Sultanı, seyircileri büyüleyici bir tarihi yolculuğa çıkaracak. Dizi, Osmanlı Devleti'nin eşsiz zaferlerine ışık tutacak.

Dünya tarihini değiştiren önemli bir dönemi ekrana taşıyacak olan Mehmed: Fetihler Sultanı, Sultan Mehmed'in destansı hikayesini ve İstanbul'un Fethi'nin eşsiz atmosferini seyircilere aktaracak.

Uluslararası boyutta büyük ilgi gören tanıtımlarıyla dikkat çeken Mehmed: Fetihler Sultanı, sosyal medyada rekorlar kırmaya devam ediyor.

TRT Uluslararası Film Platoları'nda çekimleri devam eden dizide birçok tarihi yapı aslına uygun bir şekilde yeniden inşa edildi. Çekimler için; Edirne Sarayı, Bursa Sarayı, Manisa Sarayı, Edirne Top Döküm Atölyesi, harem, harem bahçesi, Macar ve Sırp kaleleri gibi birçok dekor hazırlandı. Ayrıca, Mora kalesi ve birçok diğer yapı ve mekan da dizi için özel olarak inşa edildi.

Peygamber Efendimizin İstanbul fethi hadisi nedir?

Peygamber Efendimizin Avrupa'da fethedileceğini müjdelediği şehirler ve İstanbul'un fethi ile ilgili hadisler:

1. İstanbul'un Fethi Hadisi: Bişr bin Sühaym -radıyallahu anh- şöyle anlatır:

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin şöyle buyurduklarını işittim:

“İstanbul elbette fetholunacaktır; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir!”

Bu hadisi rivayet eden sahâbînin oğlu Abdullah bin Bişr der ki: Bir gün Emevî valisi Mesleme bin Abdülmelik (v. 121/739 [?]) beni çağırdı ve bu hadisi sordu. Ben de ona bu hadisi naklettim. Bunun üzerine Mesleme hemen Kostantıniyye üzerine gazâya çıktı. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, IV, 335; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, II, 81/1760; Hâkim, el-Müstedrek, IV, 468/8300; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VI, 218)

2. Peygamber Efendimizin Fethedileceğini Müjdelediği İki Şehir: Ebû Kabîl (r.a) şöyle anlatıyor:

Abdullâh bin Amr bin Âs’ın -radıyallahu anh- yanında idik. Kendisine Kostantiniyye ve Rûmiyye’den (Roma’dan) hangisinin önce fethedileceği soruldu. Abdullah -radıyallahu anh- halkaları olan eski bir sandık getirtti. İçinden bir yazı çıkardı ve şöyle dedi:

Resûlullâh’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- çevresinde toplanmış mübârek hadislerini yazdığımız bir esnâda ona:

“–Hangi şehir önce fethedilecek, Kostantiniyye mi yoksa Rûmiyye mi?” diye soruldu. Allâh Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“–Hiraklin şehri (yani Kostantiniyye) önce fethedilecek!” buyurdular. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, 176; Dârimî, Mukaddime, 43/492; İbn-i Ebî, Şeybe, Musannef, IV, 219; Hâkim, el-Müstedrek, IV, 468/8301; IV, 553/8550; IV, 598/8662; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VI, 219)

3. Hendek'te Müminlere Verilen Müjdeler: Hendek kazılırken ashâb-ı kirâm, Resûlullâh’a -sallâllâhu aleyhi ve sellem- çok büyük ve sert bir kayaya rastlayıp onu kıramadıklarını bildirdiler. Âlemlerin Efendisi, sivri balyozu ellerine alarak besmeleyle o kayaya üç defâ vurdu. Onu ince kum gibi dağıttı.( Buhârî, Meğâzî, 29.) Ayrıca her vuruşta mü’minlere büyük müjdeler verdi. Birinci vuruşta Şam’ın (Bizans), ikincisinde Îran’ın, üçüncü vuruşta da Yemen’in anahtarlarının kendisine verildiğini, bu memleketlerin saraylarını bulunduğu yerden gördüğünü ifâde etti. Buraların i’lâ-yı ke­limetullâh ile şerefleneceğini müjdeleyerek, gelecek zaferle­rin heyecânıyla, mü’min gönüllere ümit aşıladı.(Ahmed, IV, 303; İbn-i Sa’d, Tabakât, IV, 83, 84.) Hakkın, yakın bir gelecekte bâtılı mutlakâ imhâ edeceğini müjdeleyip, olmaz sanılan pek çok işin olur hâlinde teselsül edeceği cihanşümûl bir hidâyet haritası çizdi.

Varlık Nûru -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Kisrâ’nın Medâin’deki beyaz köşkünü târif edince, Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-:

“–Doğru buyurdun! Sen’i hak dîn ve kitâb ile gönderen Allâh’a yemin ederim ki, o aynen târif ettiğin gibidir! Sen’in Rasûlullâh olduğuna (bir daha) şehâdet ederim!” dedi.

Allâh Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Ey Selmân! Bu fetihleri Allâh benden sonra size nasîb edecektir! Şam muhakkak fetholunacaktır! Herakliyus ülkesinin en uzak yerine kadar kaçacaktır! Siz bütün Şam’a hâkim olacaksınız! Hiç kimse size karşı koyamayacaktır. Yemen muhakkak fetholunacaktır! Ondan sonra Kisrâ öldürülecektir!” buyurdu.

Nitekim Selmân -radıyallâhu anh-:

“–Ben bütün bunların vukû bulduğunu gördüm!” demiştir. (Vâkıdî, el-Meğâzî, II, 450)

Buralar birer birer fetholundukça Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- da:

“–Bu fetihleriniz sizin için birer başlangıçtır! Ebû Hüreyre’nin varlığı kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, fethettiğiniz ve kıyâmete kadar fethedeceğiniz bütün şehirlerin anahtarlarını Allâh Teâlâ, Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’a önceden vermiştir!” derdi. (İbn-i Hişâm, Sîret, III, 235)

Kaynak: HABER MERKEZİ