Mirgül EREN GRİFFE yazdı.

Şam, Michel ve Temel, İstanbul Feriköy’de farklı dinlere mensup olmalarına rağmen aynı mahallede büyümüş, çocukluklarından beri arkadaş olan üç gençtir. Bu gençlerden sadece Temel yeni evlidir, diğerleri ise henüz kendilerine uygun bir eş bulamamışlardır.

Üçü de aynı iş yerinde çalıştığından ve aynı mahallede oturduklarından dolayı neredeyse her gün beraberdirler. Şam ve Michel Ortodoks, Temel ise Müslümandır. Ancak bu, arkadaşlıklarına asla engel olmamıştır.

Pazar günleri Temel, arkadaşlarını yalnız bırakmaz; bazen kilisedeki pazar ayinine katılır. Aynı şekilde, Şam ve Michel de cuma namazında avluda Temel’i bekler. Dinleri farklı olsa da birbirlerinin ibadetlerine saygı gösterirler.

Bir gün, bir pazar ayininde Şam, Temel’den ayin sonrası papazı bir saat oyalamasını ister. Temel sorgusuz sualsiz kabul eder ve papazla konuşarak dini sorular sorar. Papaz şaşkındır çünkü Temel’in Müslüman olduğunu bilmektedir.

Ertesi hafta, Michel aynı istekte bulunur. Temel yine kabul eder ve ayinden sonra papazı bir saat daha sorularla meşgul eder. Ancak Temel, iki hafta boyunca gerek Şam’ın gerekse Michel’in neden papazı oyalamasını istediğini sorgulamaz.

Üçüncü hafta, bu sefer hem Şam hem de Michel aynı istekte bulununca, Temel artık dayanamaz ve sorar:

— Ya kardeşler, siz benden neden papazı oyalamamı isteyip duruyorsunuz?

Şam ve Michel gülerek cevap verirler:

— Bizim papazın karısı ve kızıyla bazı işlerimiz vardı, ondan.

Temel bu cevaptan pek hoşlanmaz ama arkadaşlarının isteklerini de kıramaz. Yine de bir sonraki pazar ayininden sonra papazı oyalamayı kabul eder.

Ayinden sonra papaza yaklaşır ve sorar:

— Papaz efendi, bana vaftizin şartlarını anlatır mısınız?

Papaz şaşırır ama yine de anlatır. Konuşma sonunda papaz, Temel’e sorar:

— Anladın mı?

Temel:

— He, papaz efendi, anladım.

Bu cevap üzerine papaz, Temel’e döner ve sorar:

— Söyle bakalım Temel, sen beni üç haftadır neden oyalayıp duruyorsun?

Temel, dini bütün bir Müslüman olarak yalan söylemez. Yüzü kızarır, utangaç bir şekilde:

— Kusura bakma papaz efendi, arkadaşlarım Şam ve Michel bunu yapmamı istedi. Onların işleri varmış, o yüzden…

Papaz, babacan bir tavırla Temel’in omzuna elini koyar ve gülümseyerek der ki:

— Bak Temel, benim eşim üç yıl önce vefat etti, kızım da yok. En iyisi sen koşarak evine git.

Acaba bizler de son günlerde “Maymuna bak” oyunuyla mı oyalanıyoruz?