KONUK YAZAR: EZGİ ÖZERBEY YAZDI. (NOT: AMASYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, OKUL ÖNCESİ ANABİLİM DALI, “TOPLUMA HİZMET” DERSİ KAPSAMINDA ÖĞR. GÖRV. TUNCAY DEMİRTAŞ REHBERLİĞİNDE HAZIRLANMIŞTIR.)

Toplumumuzda şiddet oldukça yaygındır. Genellikle kadına ve çocuğa karşı kullanılan şiddet, aile içinde diğer fertlere göre daha aciz olduklarından dolayıdır. Bu durumlarda fiziksel, ruhsal ve duygusal yönden çocuklar oldukça yıpranmaktadırlar. Çocuğa şiddet doğrudan yapılarak onun gelecekteki kişiliğini oluştururken şiddet içerikli oyunlar, TV ve videolar da bu eğilimini arttıran dolaylı etkenlerdir. Doğrudan şiddet anne ve babanın çocuklarına uyguladıkları şiddettir. Genellikle bu ebeveynlerin kendi anne ve babalarından şiddet gören kişiler oldukları herkesçe bilinen bir durumdur. Maalesef günümüzde de ebeveynlerin çocuklarını dövmesi, hakaret etmesi, üzerin de sigara söndürmesi gibi birçok şiddet uygulaması yaşanmaktadır. Şiddet içerikli bu uygulamalar çocuğun gelişim dönemlerinde özellikle de ergenlik döneminde yaşanan aşırı duyguların doğru kullanılamamasına, özgüvensizlik hissine ve çocukluğunu yaşayamayan bireylerin topluma katılmasına sebep olur. Ayrıca çocuk güçsüz olduğu için maruz kaldığı şiddette karşı gelemediği algısı içerisinde olur. Bu durum her zaman güçlü olan güçsüz olanı ezer mantığıyla hareket etmeye başlamasına sebep olur. Aile de başlayan bu eğilim, toplumu da etkileyerek birçok istenmedik davranışlara yol açar. Dolaylı yoldan ise çocuklarımızın şiddet içerikli oynadıkları oyunlar, izledikleri videolar. TV’lerde görülen şiddete dayalı sahneler onları bu eğilim içerine sürükler.

“Bir özdeşim modeli olarak izlediği bu yayınlarla dünyada özellikle 90 sonrasında birçok çocuk para, cinsellik ve uyuşturucu ile çok erken yaşlarda tanışabiliyor. Çocuğun şiddeti bu kadar erken yaşlarda öğrenmiş olması onun ilerde sağlıklı olmasını, sağlıklı ilişkiler kurmasını, topluma güvenen yarınına güvenle bakan bir birey olmasını engelleyecektir.”(Şenol, Mazman 2014)

Arkadaş ilişkilerinde, ileri dönemler de karşılaşacağı insanlara olan davranışlarında şiddet eğilimi olan insanların geçmişin de böyle izlerin olduğu söylenebilir bir durumdur.

“Buna göre aileler, çocuklarının her şeyin farkında olduğunu bilmeli, çocukla şiddet hakkında konuşmalı, ebeveyinlerin çocuğu dinlemesi ve duygularını kabul etmesi, çocuğuna şiddet kullanmamayı öğretmesi, çocuğu kendi çıkarlarına aracı olarak kullanmaması, çocuğuna güven vermesi, çocuklara korunmayı öğretmesi gerekir. Çocuğun ilk bilgilerini aldığı yerin aile ortamı olduğunu unutulmamalıdır. Bu sebeple aile içi ilişkilerde çocukların gelişimini olumsuz yönde etkileyecek tutumlardan kaçınılmalıdır. Çocuğa uygulanan şiddetin bir diğer boyutu da bu tür şiddetin ‘özel hayat’ kapsamında görünüp, bir tür aile meseleleri olarak değerlendirilmesidir. Bu yüzden bu tür şiddete maruz kalan mağdurlar ‘normal’ olarak kabul etmekte ve yetkililere rapor etmemektedirler. Oysaki ‘Çocuk Hakları Anlaşması’nın 19.Maddesi devletleri çocukları şiddete karşı korumayı ve şiddete maruz kalan çocuklara destek olmak zorunlu kılmaktadır. “(Şenol, Mazman 2014)

Dolayısıyla çocuklarımızın doğrudan veya dolaylı yönlerden yapılan tüm şiddetlere maruz kalmaması için gereken önlem ve dikkatlerin alınması gerekir. Unutmayalım yetiştireceğiniz her bir çocuk bizlerden sonra gelecek olan yeni nesilin bireyleridir.

(NOT: AMASYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, OKUL ÖNCESİ ANABİLİM DALI, “TOPLUMA HİZMET” DERSİ KAPSAMINDA ÖĞR. GÖRV. TUNCAY DEMİRTAŞ REHBERLİĞİNDE HAZIRLANMIŞTIR.)

KAYNAKÇA

Şenol Dolunay,mazman İbrahim

2014https://scholar.google.com.tr/scholar_url?url=https://dergipark.org.tr/en/download/articlefi le/107138&hl=tr&sa=X&ei=KbvhZYCSGeWMy9YPiJivwAI&scisig=AFWwaea9MCImRLVNW7XJJRjzl lvC&oi=scholarr