Yerel genel seçimlerde 31 Mart'ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini on dört bin oy farkıyla Ekrem İmamoğlu kazanmıştı.

İktidar partisinin YSK'ya yaptığı itiraz sonucu oy çokluğuyla seçimin iptaline, 23 Haziran'da yapılmasına karar verilmişti.

Türk demokrasi tarihinde ilk defa uydurma gerekçeyle seçim iptaline gidilmişti. En büyük neden olarak da ilçe seçim kurullarının, sandık başkanları ve üyelerin bir bölümünün yasaya uygun olmadığıydı.

Kurullar hakkında en yetkili siyasi makamlara "çaldılar, hırsızlar, iç ettiler, çete kurmuşlar, katakulli yapmışlar" suçlamaları camii kapılarında bile rahatça kullanılmıştı.

23 Haziran seçimi için yeniden görev verilen ilçe seçim kurulu başkanı hakim ile seçim müdürü de soruşturma nedeniyle ifadeleri alınmış, sözde suçlulardandı.

Hakim ve seçim müdürü YSK'ya dilekçe ile başvuruy"Biz 31 Mart'taki seçimlerin iptaline gösterilen, çalan, hırsız, çete suçlamasına maruz bırakılmış görevlileriz. Görevden alınmamızı, yerimize çalmayacak, hırsızlık yapmayacakların görevlendirilmesini talep ediyoruz" derler. YSK karar verir 23 Haziran seçimlerini aynı kurul ve görevliler yapacak.

YSK'da her nasılsa koltuk edinmişlere sormak gerek. Yeni seçimi de önceki kurullar yapacaksa 31 Mart seçim sonuçları şahıslarınızı çok mu rahatsız etti ? Hukuk, vicdan, milli irade yok sayıldı. İptal lehine oy kullanan üyelerin birinin eşinin iktidar partisinden milletvekili adayı olduğu, diğer bir üyenin de kardeşinin mevzuata aykırı Ulaştırma Bakanlığında daire başkanı yapılmış olduğu medyada yer aldı. Diğerlerinin de bağlantıları er geç çıkacaktır.

Bizi görevden alın diyen kurul yetkilisi önceki referandumu ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini de aynı ekiple yaptıklarını da açıklıyor. Sandık kurulu yanlışsa zarfın tamamının sonuçları niçin sayılmadı diyen başkan ve müdür yerimize çalmayacak, hırsız, çete olmayanları görevlendirin restini de cesurca çekiyor.

Haksızca, vicdansızca milli iradeyi yok sayan, sandığı hiçe sayanlara yazıklar olsun. İstanbul Belediyesini 27 milyar borca batırıp iflasa sürükleyenler, ballı hortum kaynaklarının kesileceğini görenler çırpınış içerisindeler. Yüce dinimizi, camilerimizi siyasi çıkarları için kullanıp, dinimize zarar verenleri de aziz milletimiz ibret ve üzüntüyle izliyor.

Milletin egemenliği, gerçek demokrasi, yargının tam bağımsız ve tarafsız olması yüksek yapıya atamaların siyasi parti liderince yapılmasının önlenmesi temel ilkeler olmalıdır

Sevgi ve saygılarımla