- Anayasa mahkemesi, ülkemizin en üst yetkili mahkemesidir. Kararları kesindir. Herkeste uymak ve uygulamak mecburiyetindedir. Keyfiyet yoktur.
- Son düzenlemelerle zaten kimsede doğrudan başvurabilir.
- Öncelikli idari ve adli yargıdan geçen şeye geçmekte olan bireysel hak kaybı konularında da son kararı verecek mahkemelerdir.
- Hukuki yetkilerde anayasa mahkemesinin yetkisine girmiş konularda yerel yargının işi bitmiştir.
- Son olarak iki kişi ile ilgili karar veren anayasa mahkemesinin kararına, hukuk adına saygı duyulması, gerekirken yetkili kişilerin hatta Bakan nezdinde, anayasa mahkemesini suçlayıcı açıklamalar, hukukun nasıl keyfileştirilmeye siyasallaşmaya zorlandığının bir sonucu olmalıdır.
- Aynı siyasilere sormak gerek.
- Ergenekon , Balyoz davalarıyla, TSK tahrip edilirken ülkenin vatansever Genel kurmay Başkanı ve kuvvet Komutanları cezaevlerine, teröre destek vermek suçlamasıyla, en ağır cezalara çarptırıldığında, bu kararlarda yıldırım hızıyla Yargıtayca arandığı dönemlerde, "Yargının işi, biz karışamayız" diye TSK'nın tahribine seyirci kalanların hatta bu durumdan siyasi çıkarlar devşirenlerin, bugün hukuk adına konuşmaya , hiç hakları olamaz. Hani devletin bağırsakları temizleniyordu.
- Devletin kozmik odasını teröristlere teslim edip, bilgilerin dış devletlerin eline geçmesini sağlayanların, bugün hukuk adına söz söyleme hakları olamaz. Yerlide milli olamazlar.
- -Hukuku, yargıyı kendi siyasi amaçlarına göre şekillendirmeye, yaptıkları sakıncalı, demokrasiye, hukuka uymayan açıklamaları, yargımıza en büyük zararı vermektedir.
- Çocuğunu da döneminizde atadığınız 17 hakimden oluşan mahkemenin 11 üyesinin oyuyla kabul edilmiş karara karşı durmak, hukuka olan inancın güvenin saygının yok olmasına nedendir.
- Hukuk yarın herkese lazımdır.
- Sevgi ve Saygılarımla.