Sevgili dostum,

Okuduğum kitapları seninle paylaşmak mutluluğuna devam ediyorum.

5 yıldır kütüphanemde olan ama okumaya henüz fırsat bulduğum bir kitabı seninle paylaşayım dedim.

Sevgili dostum,

“Yazarın Odası 1” kitabı, 1950 li yıllardan bu yana Nobel Edebiyat Ödülü  almış yazarlar ile röportajlardan oluşuyor. “The Paris Review “de yayınlanan bu röportajlar Türkçe’ye Timaş yayınlarından kazandırılmış. 2 cilt olan bu kitapta okuduklarım bana çok faydalı oldu. Sana da anlatacağım.

Sevgili dostum,

Kitabın önsözünü Orhan Pamuk yazmış. Çevirmeni ise  öznur Ayman. Orhan Pamuk bu kitabın çok faydalı olduğunu ve yazar olarak sık sık okuduğunu her okumada  yeni şeyler keşfettiğini de anlatıyor. Bizlerde yeni şeyler keşfettik. Bunları da seninle paylaşayım dedim.

Sevgili dostum,

Kitapta Jorge Lois Borges, Truman Copete, Ernest Hemingway, Stephen King, Gabriel Carcia Marques, Rebacce West, William Faulkner, Grahgam Gereene, T.s  Eliot gibi  dünyaca tanınan ve okunan yazarlar ile röportajlar var. Bu yazarlarla röportajlar toplamda 200 sayfayı aşan kitaba dönüşmüş.

Sevgili ve değerli dostum,

Yazarlar burada nasıl yazdıklarını anlatmışlar. Röportajdan önce röportaj yapanlar hangi ortamda röportajı gerçekleştirdiklerini de uzunca sayfalarca anlatıyorlar.  Genelde yazarların ofis ve çalışma odalarında yapılan bu röportajlar için “yazarın odası” ismi gerçekçi bir kitap ismi olmuş. Yazarlar genelde ev ve ofislerinde yazdıklarını anlatıyorlar. Kendilerini rahat hissettikleri ve ilham aldıklar ortamları. Yazarların el yazılarından örnekler, düzeltmelerinden örnek fotoğraflarda var kitapta. 

Sevgili dostum,

Yazarın ve şairlerin cevapları çok içten samimi. En yakın dostlarını bile  “ beni ayıplar mı, küser mi?” diye düşünmeden eleştirmişler. Demek ki Nobelli yazarlara ödül, eserleri kadar cesareti ve  kişiliklerinin de  sağlam etkisi ne bakılarak veriliyor izlenimi  ediniyoruz.

Sevgili dostum,

Ben bu kitabın varlığını Hürriyet’te Ertuğrul Özkök yazısını okuyunca fark etmiştim. O da okuyarak faydalanmış Orhan Pamuk’tan alıntılar yapmıştı. Aradan yıllar geçtiği halde bu yazıyı da unutmamışım demek ki. Yazarların okuduğu kitapları yazılarında köşelerinde paylaşması, o yazılardan başka genç yazarlarında faydalanmasını sağlıyor. Bu yüzden ben de  o zaman  okuduğum kitapları böyle yazılarla tanıtmaya karar vermiştim. O zamandan bu yana sana  onlarca kitabı tanıtan mektuplar yazmıştım ve yazmaya devam edeceğim. Sen de zaten okuyarak faydalanıyorsun ve bana yeni kitaplar armağan ediyorsun. Bu da dostluğumuzun pekişmesine, gelişmesine katkı sağlıyor. Biz de kitapları çevremize tavsiye ve hediye ediyoruz. Bu da “Kitap dostluğu ve kardeşliği “ oluyor değil mi? Bu ne güzel dostluk ve ne güzel kardeşlik.

Sevgili dostum,

Yazarların cevaplarında samimi olmaları ve içten cevaplamaları tabii ki faydalı olmuş. Samimiyetsiz cevaplar zaten okurda etki bırakmaz ki... Sadece röportaj cevapları değil, konferanslarda da dost sohbetlerinde de samimiyetsiz cevaplar sence ne kadar etkili oluyor?

Sevgili dostum,

Nobelli yazarların en büyük ortak özellikleri de, sade yaşantıları ve samimi eleştirilere de esprili cevaplar vermeleri. Zaman zaman kendileri ile de dalga geçebilmeleri.  Sanırım sıradan yazarların bu özellikleri gelişmemiş.

Sevgili dostum,

Bu yüzden bir kitap çıkarınca  “sen de kitap yazdın bende senin ne üstün yönün var ki, diyerek başka yazarlara üstünlük taslamaya çalışan yazarları görünce Nobelli yazarların alçakgönüllü olmasının da kitaplarının samimi olmasında katkısının ne kadar büyük olduğunu düşündüm.

Değerli dostum,

Yazarlıkta başarılı olmak isteyenler Nobel almış usta yazarların bu tecrübelerini okumalılar. Orhan Pamuk de okuduğunu söylüyor önsöz de. Yalnız gençler Orhan Pamuk okuyormuş diye değil de , Nobelli edebiyatçıların tecrübelerinden faydalanmak için okusunlar. Ben bu gözle okudum. Amaç ne kadar tecrübeli olursa olsun yazara, diğer tecrübeli yazarlardan da faydalanmalı.”Başkaları okumuş, bende okuyayım” diye değil  “ben de okuyayım da faydalanayım, nobeli yazarlardan öğreneceğim şeyler olabilir” diye düşünmek lazım.

Sevgili dostum,

Kimi insan nobel almış yazarları önemsemez. O onların görüşü ama genel kabul en prestijli ödüllerin başında Nobel ödülü geliyor ve genel kabul görmüş dünya görüşü. Bize düşen önemini tartışmak değil ustalardan faydalanmak ve öğrenmek, daha güzel eserlere ortaya çıkarmak için. Bilgi sahibi olmak. Bu röportajlar bize bunu sağlıyorsa faydalı demektir.

Sevgili dostum,

Genelde yazan insanlar okumayı sevmeli ve başka yazarların görüşleri, tecrübeleri, nasıl yazdıklarını öğrenerek onların hayat tecrübelerinden faydalanacağını, hayatına uygulamalı, kendi fikirlerine ters olanı kabul etmemesi tabii. Nobelli yazarların da zaten başkalarına sadece tecrübelerini röportajı yapanlara samimi cevaplar vererek yapmışlar. Ukalalık yapmadan soruları cevaplamışlar. Yazarken nelerden etkilendiklerini.

Sevgili dostum,

Çoğu yazar yazmaya ve okumaya mesleğinin zirvesinde çok insan gibi daha küçük yaşta severek isteyerek başlamışlar. Bu da “ne kadar tecrübe o kadar başarı” şeklinde hayatlarına yansımış. Bu sadece yazanlar için değil, her meslek için de geçerli olan kurallar genelde.

“Her kitap hayata açılan yeni bir penceredir” anlayışı ile okumaya, okuduklarımızı dostlarımızla paylaşmaya devam edeceğiz.