Sevgili  Üniversiteli dostum,
Osmanlı padişahları kendilerine hediye edilen tüm kitapları en kısa zamanda okur ve  eser sahiplerine o eserden anladıkları kadar eser sahibine ödüller verirmiş.Yani kitabın faydasına göre. Öyle ya yazarı ödüllendireceksin ki yazar da daha güzel eserler yazsın. Ama günümüzde kitap  hediye edersin bir resim çekinirsin o eser senin gözünün önünde bir köşeye atılır ve verilen sözler unutulur. 
Sevgili Üniversiteli Kardeşim,
Seninle tanıştığımız zaman  da  bana  kitap tavsiye etmemi istemiştin. Bende seni kütüphaneye götürerek  kitaplar  tavsiye etmiştim ve bizzat benim yazdığım kitabı vermiştim.”Hemen ve  düşünerek okursan fayda sağlarsın” demiş ve bunun da üstüne basarak söylemiştim. Sen de “Tamam Hocam” demiştin. Aradan  1 yıla yakın zaman geçtiği halde ne o tavsiye ettiğim kitabı okumuşsun ne de  benim sana verdiğim kitabı. Madem hemen okumayacaktın neden kitap tavsiyesi istersin? 
Sevgili Üniversiteli dostum,
Bahane üreterek  söz verdiğin şeyi yapmamak yani tehir etmek hastalıktır bence.Bu hastalığı yenemeyen insan  ilerde sınavlarda da zorluklar yaşayacaktır mutlaka. Bugün görüşmemizde de sana bunları anlattım. Başkaları ile görüşüp görüşmediğimi merak etmek yerine  tavsiye ettiğim ve  okumanı  istediğim kitabın içindekileri merak ederek ve anlayarak okusan sana daha faydalı olacaktı. 
Sevgili Üniversiteli dostum,
İnsanların kiminle düşüp kalktığını merak etmek yerine o insanların senin gelişmene ne kadar katkı sağlayacaklarını düşünerek sana yapman gereken şeyleri anlattıklarında dikkatle dinlemen  ve tavsiye ettikleri kitapları  alıp okuman tavsiye edene değil sana fayda sağlayacaktır. Çünkü tavsiye eden zaten okumuş veya yazmış ve o kitaptan faydalanmıştır. Senin de faydalanmanı istiyordur. Eğer okumayacaksan  kitabı almanın veya bir kenarda “okurum” diye saklamanın bir faydası ve anlamı olamaz sana.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Benim yanımda iken “ arkadaşlarıma sözüm var gitmem lazım” dedin. Bu güzel ve sağlıklı bir düşüncenin ürünü. Çok da takdir ettim. Hep benimle oturacak değilsin tabii ki. Ama benden tavsiye istediğinde tavsiye ettiğim ve hediye ettiğim kitapları okumak için sürekli ertelemen ve söz verdiğin halde bunu alışkanlık yapman da bir hastalık belirtisi bence. Bu hastalığı da tedavi edecek sensin. Sen erteledikçe senin iyiliğini istemeyen egon ve şeytan belki de ne kadar sevinmiştir. Şeytan gelişmeni istemez tabii. Şeytan kılıklı arkadaş da kıskanır ve seni geliştiren insanlarla görürse “o adam boş” der. Düşünsene bir bu konu üzerine.
Sevgili Üniversiteli dostum,
“Hocam”  diye hitap ettiğin insanların kısa mesajlarına da  fark ettiğin an hemen cevap vermek güzeldir. Fark ettiğin  an  da hemen mazeretini belirterek  cevapla ama bunu da alışkanlık haline getirme ki “Hocam” dediğin insanların sana olan güveni azalmasın. Sana faydalı olan bir insanın sana güveninin azalması demek belki de sana ömür boyu faydalı olacak bir hazineden mahrum olman anlamına gelir. O hazinenin ne olduğu konusunda bir düşün. Ne yazık ki bunu gençlerin çoğu fark edemiyor. Ama sen fark etmelisin sen farklısın. Farklı olan güzellikleri mutlaka fark ederek faydalanmaya bakmalı ki kendine, ailesine ve ülkesine faydası da artarak devam etsin. Bilmem anlatabildim mi?
Sevgili Üniversiteli dostum,
“Hocam” diye hitap ettiğin insanlar belli ki sana öğrettiği gibi başkalarına da öğretiyorlardır. Başka işler vardır, iş, aile hobileri, okuma gibi zevkleri, alışkanlıkları. O kadar iş arasında sana değer veriyorlarsa sen şanslısın demektir. Bu şansı da kötüye kullanmadan sana verilen değerin fazlasını da sen verirsen o zaman onlardan daha çok faydalanmış olursun. Bu değer nedir. Önce senin faydalanman, sonra da lider olarak faydalanacak arkadaşlarınla değerleri tanıştırman ve buna da azami çaba harcaman.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Seninle olan diyaloglarımı yaklaşık 30 yıla  yakın zamandır yaşıyorum ve yapıyorum ama  nedense bunları sadece sana yazmak içimden geldi. Belli ki 30 yıllık tecrübelerimin tarih sayfalarında silinip gitmesine gönlüm razı olmadı. Sana yazdığım bu mektubum ülkemdeki tüm Üniversitelilerin okumasını dilerim. Belki de sen bu mektupları okuyup çevrene okutarak imkanlarını zorlayarak kitap yapar ve herkesin de faydalanmasını sağlarsın. Hayal değil bu değil mi?
Sevgili Üniversiteli dostum,
Benden sana tavsiye  bir an önce  palanını yaparak hem iş sınavlarına yönelik çalışma yap, hem sana faydalı olacak kitapları hediye ve tavsiye eden  insanların  verdiği kitapları oku. Hem de boş konuşan arkadaşlar ile boş işleri iyi analiz ederek ayıklayarak hayatından çıkarmaya bak.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Eskiden okullarda konuşmalar yapmaya özen gösterirdim. Otobüste rastladığım gençlerle sohbet ederdim. Çay evlerinde sohbet ederdim. Baktım “söz uçuyor yazı kalıyor” zamanınım okuyarak ve bu mektupları yazarak değerlendirince hem maddi hem manevi tasarruf yapmış oldum. Daha verimli oldum. Söylediklerim uçup giderken yazılar insandan insana nehir gibi akıp gitmeye ve kitaplar olarak deniz olmaya başladı. Ben de daha faydalı olmanın hazzını yaşıyorum. En yakınlarımdakiler bile “sen öğretmen değilsin, sana  kim ne sorsun” gibi konuşsa da  anlayan senin gibi “Hocam” demeye devam ediyorlar.Öğrenmek istemeyene  karşı öğrenmek isteyen insanın  mücadelesi bu. Bizi Öğreten olarak kabul eden olmasa da öğrenen bilinçli olursa öğreniyor işte. Ben buna bilin farkı, okuma farkı ve anlama farkı diyorum.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Seninle kısa bir mesajlaşma benim bu mektubu yazmama ve coşmama sebep oldu. Sen erteledikçe benim de yazma hevesim geliyor. Hataları söylemek ve yazmak da bir nevi öğretme değil mi? Ne kadar dersen sen dinleyene ve hatalarını düzelterek kendine daha çok öğrenme fırsatı yaratana kadar. Ben yazmaktan yorulmam sen okumaktan ama hatayı düzeltmek kolay olmuyor. Bazen bir sene bazen 10 sene boyunca anlayana kadar anlatmak gerekiyor.
Sevgili Üniversiteli dostum,
İnsan özellikle gençler tüm dünyayı okul, okumayı yazmayı ve öğretmek için çabalayan herkesi hoca olarak görür ve bıkıp usanmadan sormaya ve öğrenmeye devam ederse gelişir. Seni, sana faydalı olacak insanlara kim yaklaştırıyor, kim uzaklaştırıyor fark ederek hedefini ve amacını ilişkilerini yeniden gözden geçirerek kendine yeni hedefler belirle. Ben hedeflerine ulaşmak için her zaman yanındayım. Bilmediklerini öğretmek için severek…