Turan Yalçın yazdı...

14 Mayıs 1984 tarihinde 17. Yaşında Pazar Lisesi öğrencisi bir gençtim. Okul dışında bekliyor, sene sonu sınıf geçme sınavlarına giriyordum. Beklemeli öğrencilik deniyordu adına o zaman. O sene sınıfı geçince örgün eğitime başlamıştım.

Tokat’ın tek günlük gazetesi olan Sesimiz’de her gün yazı yazan iki köşe yazarından birisiydim. Çok istekli olarak hevesle hem yazı hem şiirler yazıyordum. Okurlar yaşıma rağmen yazılarımı beğeniyor “gelecek vaad eden yazar” olarak tanımlıyorlardı. Öteki  yazar ise 3 Üniversite mezunu olan rahmetli Avukat Osman Özsoy.

“Tokat’a vali olarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en genç Valisi ünvanı ile 36 yaşındaki  Kaymakam  Recep YAZICIOĞLU atanmıştı.

“40 yaşından küçük Vali mi olur?”

“Tokat’ı çocuklar mı yönetecek?”

Dedikoduları ve tepkilerini sık duyar olmuştuk.

Vali göreve başlamış, çok zaman mavi pardesüsüne bürünmüş, elleri ceplerinde tek başına Gaziosmanpaşa Caddesinde gezerken görüyordum. Hayret ediyor, arkasından uzun uzun bakıyordum.  Sıradan ve müteveazi hayatı ve duruşuna hem hayran oluyor hem hayret ediyorduk. Sanırım tek başına gezerek şehri ve insanları tanımaya çalışıyor, insnalara duyduğu sevgi gözlerinden anlaşılıyordu.

Zamanla Vali bey Tokat’a, Tokat Vali beye alışmıştı. Herkese gülümsüyor, toplantılarda hep gülümseyerek herkesin elini sıkıyor ve onları dikkatle dinlemeye çalışıyordu. O zaman anladık ki, Valiler artık halkın içinde yaşıyacaktı ya da bu tarz sadece  Recep Yazıcıoğlu’na hastı.

Yazılarımı elden gönderiyordum gazeteye Pazar’da yaşadığım için. Tokat’ta üniversite okuyan  Salih Efendi Korkmaz arkadaşım her hafta yazımı gazeteye  teslim ediyordu.

Gazetelere sık sık ziyarette bulunan ve gazetecilerle dostluğu seven Vali zaman zaman  gazeteye gelince beni soruyordu. Ama sanırım 1 yıl kadar yüzyüze konuşmak nasip olmamıştı. O’na şiirler yazıyor, yazılarımda “Valimizi desteklemek zorundayız.” diyordum. O da bizlere kitaplar hediye ediyor, imzalıyor ve burs veriyordu. Üniversite kazandığımda ne kadar sevindiğini hatırlıyorum. O  kitapları halen saklıyorum.

Eski okullar yıkılıyor, devlet ve millet işbirliği ile yenileri yapılıyor, Tokat’ı tanıtan resimlerden oluşan sergiler açılıyor, bu sergilere ve açılışlara genç yaşlı demeden yazarlar katılıyordu. Hatta  Ankara ve Samsun’da resim sergisi açılışlarına da katılmıştım. 1986 yılında Tokat sempozyumu yapılmıştı ilk defa. Bu sempozyumların 5. ise 2 sene önce yapıldı. Açılışında konuklar Vali beyi rahmetle andılar. Kütüphanelerdeki Tokat’ı tanıtan kitapların çoğu Recep Yazıcıoplu zamanında yayınlanan kitaplar.

Zamanla Vali beyi Tokat çok sevdi. Tokat da Valisini. O’nu sevmeyenler de vardı. Çalışkan insanı kimler sevmez ki? Her toplulukta insan aveli diyen de olur deli diyen de. Seven kadar sevmeyen de olur insanları. Kindar ve kıskanç insanlar ise kimseyi gerçekten sevmez zaten.

O, sonradan başka illerde de Vali oldu ama adı Tokat Valisi olarak kaldı. Hatta Denizli’ye Vali olduğu zaman “Tokat Valisi Denizli’de” diye şiir yazmıştım. Tokat  Valisi olarak Denizli’ye heyetle giden Vali aradan 15 sene sonra Denizli Valisi olarak heyetle Tokat’a gelmiş, ona yazıları ve şiirleri sunmuştum. Dergilerde ölümünden sonra yazılar yazmıştım. O çalışmalarım sonradan kitap oldu.. Kitabımızı okuyarak “Biz de O’nun gibi Vali olalım” diyen çok kişi oldu. Kitabı kaç kaymakama kaç valiye sunduğumu ise hatırlamıyorum bile. Hakkında  doktora tezleri yayınlandı. Halen hazırlanan doktora tezleri var. Hayatı hem dizi hem film oldu. Yani bu ülke Valisini o kadar benimsedi, sevdi. Gelecek nesillerine anlattı. Bu her Valiye nasip olmayan bir şey. Kendisini seveni daha çok seven aziz Türk milletinin sevgisi bu işte.

Aradan tam 40 yıl geçti. Bugün Tokat, O Valinin oğlunu Belediye Başkanı yaparak bağrına bastı. O da babası gibi halkını dinlemeye, yanına geleni ağırlamaya, Onlarla gülüp, onlarla hüzünlenmeye, onları anlamaya, onlara yardım etmeye çalışıyor. O’ndan umutlu bu memleket.

Çocukluğunun en güzel yıllarını Tokat’ta geçiren Başkan olgunluk döneminde Tokat’a hizmet etmeye çalışan insan.

Bu durum, yarınlara iz bırakmak isteyen, yarınlarda da hatırlanmak isteyen insanlara çok güzel bir hayat dersi bence. Tabii ki anlamak isteyene. Gençlere tavsiyem, Recep YAZICIOĞLU’nu anlamak için O’nu anlatan  kitapları okumalarını, anlamaya çalışmaları. Bizler zaten davet edildiğimizde  gençlere Recep YAZICIOĞLU’nu sevgi ile anlatarak, gençlere kitaplar da armağan ediyoruz ki, gençler okusun anlasın ve O’nun gibi iz bırakan insanlar olsunlar bu fani dünyada.

Recep YAZICIOĞLU’na defalarca şiir yazdım. Bazılarını bizzat kendim sundum. Bazılarını gazetede yayınladım. Hepsini “Recep Yazıcıoğlu’nun Liderlik Sırları” kitabımda  yayınladım.

Aradan geçen kırk yılın sonunda bir şiir daha yazarak rahmetle analım dedim. Aşağıdaki şiir çıktı. Allah rahmet eylesin.

Turan Yalçin Köşesi̇

                                    KIRK YIL

                        Kırk oluyor tam da, seni tanıyalı biz.

                      Çok sevdi sizi Tokat, ili seviyordunuz siz.

                      Hizmet edeni sever, kırk yıl hatırı ile.

                      Kırk yıl geçse aradan, O’nu anar sevgiyle.

                      Daha  dün gibi O gün, sevgiyle anıyorum.

                      Kimi bilmedi seni, Ben ona yanıyorum.

                      Anlayana anlatır, bilgileri sunarız.

                      Bilmeyeni uğurlar, yolumuza bakarız.

                      Kırk yıl geçse bile, seni unutamayız.

                      Allah’tan rahmet diler, saygı ile anarız.

                                                           TURAN YALÇIN

                                                           Tokat, 14 Mayıs 2024

Oğlu, Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal YAZICIOĞLU’na babası gibi 40 yıl sonra bile sevgi ile anılacağı başarılar diliyorum. Unutmayanı, seveni, gerçek sevgi göstereni bu millet kırkyıl değil 400 yıl bile unutmaz.