Sevgili dostum,

İnsanlarla İletişim güzeldir. Faydalı olan, sır saklamasını bilen, ne dediğinin farkında olanlarla iletişim, hem öğrenme, hem dertleşme, hem stresin giderilmesine iyi gelir. Bilgili ve ne dediğini bilen insanlar ile sohbet adeta terapi gibidir. Baş başa, gönül gönüle ve  öğrenme için , karşımızdaki insanı rahatlatmak için olan sohbetler.. Ne kadar severim..

Sevgili dostum,

Ne dediğini bilmeyen, espri yapıyorum diye karşıuındaki insanı küçümseyen, sonra da hızını alamayıp  küfre ve el kol hareketlerine dönüştüren sonra da “ ben ne dedim ki kızdın..” diye  yağ gibi üste çıkan yağcılar ile sohbet etmek sıkıntı ve işkence oluyor insana.

                 “  Alim ile sohbet etmek mercan ile incidir

                   Cahil ile sohbet etme her dem seni incitir.”

                   Bu söz ne güzel sözdür.

Sevgili dostum,

Ne dediğinin farkına varamayan , sonra da  bunu muhatabına soran “ ben ne dedim ki şimdi...” diye sorarak bunu da  açıkça ortaya koyan insanların çoğu ne yazık ki çocuk ya da  genç değil. Bunların bazıları  “30 yılımı eğitime, ilahiyata ya da  insanlara hizmete verdim” diyen insanlar. Tabii ki ideal ve  güzel konuşan ve  davranan  insanlar müstesna. Onları  takdirle karşılamışımdır. Her camiada olumsuz ve  kötü sözler sarf edenlerde oluyor. Ama topluma  örnek olması gerekenlerin böyle davranması  bizleri üzüyor sadece. Onların düştüğü duruma sen üzülürsün ama onlar üzülmez. Çünkü farkında değiller yaptıklarının ne kadar  anlamsız ve faydasız olduğundan. Farkı fark edemeyene ne kadar güzel ve yumuşak anlatsan da nafile.

Sevgili dostum,

“Bu neden oluyor acaba?”acaba diye çok sordum kendime. Ama  ne yazık ki tatmin edici bir cevap alamadım. Çünkü her insanın öyle davranışına farklı açıklamada bulunur. Kimi “samimiyet” der, kimi “ağız ve el alışkanlığı”. İşin daha da dramatik yönü. Bu yanlışı  çevresindeki insanların onlara hatırlatmaması ve  sanki normalmiş gibi bu haraketlere  gülümsemeleri. Halbuki “yaptığınız yanlış” diye  hiç olmazsa  ksıık sesle de osla uyarmak lazım böyle davranan ve söyleyenleri.

Sevgili dostum,

Bu  söz hayatta o kadar yaygın ki, son zamanlarda izlediğim dizi ve filimlerde ve  roman ve hikayelerde de rastladım. Çünkü bu söz toplumda son zamanlarda daha fazla kullanılmaya başladı. Adeta  “ağzından çıkanı kulağı duymaz” sözündeki gibi  “ Ben ne dedim ki şimdi..” sözü tam da bu ata sözünü gösteriyor. Genelde kitap okumayan,  ne söylendiğine dikkat etmeden her konuşanı dinlemeye çalışan insanlar  bunu söyleyenler. “Ben nerede hata yaptım” diye  düşünmeden  karşısındakini suçlamaya kalkarlar.  “Ben ne dedim ki... “ Bende hata yok yok yere bana kzıdın  demek. Bunu da  anlamak için arif olmaya gerek yok.

Sevgili dostum,

“Düşünmeden konuşan ve davranan, sonrasında davranışları ve sözleri üzerine uzun  uzun düşünmek zorunda kalır” sözü tam da bunu hatırlatıyor insana.

Sevgili dostum,

Bu yaşadıklarımızdan sonra  insanlar ile iletişime korkar, çekinir oldu insan. Hatta  selamlaşmaya bile. Bazı insanlar var ki, rastladıkları insanları davranışları, sözleri ile bazen  muhatap olarak bazen de gördükçe yolunu değiştirecek kadar da ileri gidenler. Bunlar aslında  “ben seni önemsiyorum, önemsemesem yolumu değiştirmem, ya da seni önemsemesem bizzat  gelip sana sataşmam” diyen  insanlar. Güya  bunları da sevdiklerinden yaparlar. Uyarana da cevabı hazır “ ben ne dedim ki..”  Evet  bir şey demedin.” Deyip selametle gitmek lazım. Laf anlamayana  sözü söylemek israf, hayatta israfa yer olmamaı.

Sevgili dostum,

Bunları alışkanlık haline getirenler ile  muhatap olmaya devam etmek de kendimize saygısızlıktır. Sana bunu yazarken sosyal medyada  şu yazı ile karşılaştım.

“Sizi iki  defadan fazla üzen insanlara güvenmeyin. İlk defada bu senin için uyarıydı. İkinci defada dersti.  Bundan sonrası saygısızlıktır. Size gerçektren değer veren insanları ayırt edin”  (Konfeçyüs)

Yaklaşık 3000 yıl öncesinden gelen samimi ve günümüzde de geçerli olan bir uyarı. Ne güzel söz. Demek ki gerçekler  bin yıllar boyu değişmez. Biz de değiştiremeyeceğimize göre  mesafe her zaman en güzeldir.

Sevgili  dostum,

“Ne söyleyeceğini bilen insan sonradan özür dilemek zorunda kalmaz” diye bir söz vardır. Çok insanda hatası ayan beyan ortada iken özür dilememekte direnirler. Bu gibi insanlara eskiden hoşgörü yaparken  şimdilerde baktım ki hoşgörü işe yaramıyor, özür dilemesini bilmeyen insanlarla dostluk olmaz diye mesafeli oluyoruz. Bu da gerçekten işe yarıyor.

Sevgili dostum,

“Ben özür dilemesini  bilirim. Ama şu an özür dilenecek bir şey yok “ diyen insan hatasını inkar ediyorsa inkar eden insana da hoşgörülü olmak bizim kendimizi suçlu olarak  kabul etmemize sebep olur ki, haksız yere suçlanmakda  insana ağır gelir.Kendinde hata aramayan insan   samimi insan olmayacak demektir.

Sevgili dostum,

“İnsanlarla iletişimin ateş gibi olsun demişler.  Mesafeli olursan ısınırsın. Uzak kalırsan  donarsın, çok da yaklaşırsan yanarsın “  Gerçekten de sorumsuz ve saçma davranışlarını üzerine alınmayan insanlar ateşe benzer. Ateş ile  iletişimimiz gibi olursak  onlardan faydalanır ve zararlarından da kendimizi alıkoymuş oluruz.