Salih Ertaçoğlu yazdı: “Ben yaptım oldu! Demokrasiyle asla bağdaşmıyor.”
Saygı değer okuyucularımdan yoğun destek görüyorum. İlgilerine sonsuz teşekkürler.
Ara ara da bazı okuyucularımızdan görüşümüzün merak edildiğini görüyorum.
Öncelikle görüşümü, yapımı bir kez daha açık ve net bir şekilde ifade edeceğim. Milliyetçiyim, muhafazakarım, sosyal adaletçiyim, Cumhuriyetçiyim, demokrasinin savunucusuyum, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğunun temel taşı olduğunu savunanlardanım. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin ülkemiz için vazgeçilmez bir sistem olduğunu devamlı açıklayanım. Gelir dağılımının eşit, adil bir şekilde uygulanmasının şart olduğu gerçeğini ifade edenlerdenim. Daha birçok konuyu ifade edebiliriz. Bunları topladığınızda T.C. devletimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’e minnet ve saygı duyanlardanım. Bunu milli bir görev de kabul ediyorum.
Günümüzde yaşananlara, yaşatılanlara baktığımızda ülkemiz bugün büyük bir sıkıntılar yumağındadır. Hiçbir sorun çözülemiyor.
Ekonomik sıkıntılar dünya ölçeğinde çok olumsuz noktalara ulaşmıştır. Milletimiz geçim derdinde çırpınıyor. Ev kiraları, maaşlar seviyesini aşmış. Giderler çığ gibi, zamlar yine öyle. Gelir ise giderin yarısı bile olmuyor. İş adamları gerçekleri ifade ettikleri için sorgulanıyorsa her şey bitmiştir.
Hukuk en büyük problem haline gelmiştir. Siyaseten yenemeyecekleri görülenler, yargı kılıfı ile demokrasi anlayışı yok edilerek devre dışı bırakılmaya çalışılıyor. Zamanında siyasete bulaşmışlarla hukuk olamaz.
Seçimle gelmiş Belediye Başkanları, siyasi ihtiraslar uğruna, çeşitli iftira, kumpas ve şantajlarla görevden uzaklaştırılıyor.
Milletin seçtiğini yine millet yolcu eder, demokrasinin temeli budur.
Kanal İstanbul projesi, İstanbul’a en büyük yanlıştır. Telafi imkanı yoktur. Doğruları söyleyen bürokratlar da gözaltına alınmaktadır.
Sazlıdere çevresine 65 bin konut yapılmak isteniyor. İhalesi de kim bilir hangi yandaştadır.
İSKİ Genel Müdürü delikanlıca görevini yapıyor. “Kaçak inşaatı durdurun” yazısı gönderiyor. Sen misin engel olan, gözaltı çare görülüyor. İpsiz şartsız suçlamalar.
Neymiş, 65 bin konut dar gelirli vatandaşlar için yapılıyormuş.
Güzel de başta KATAR olmak üzere birçok Arap ülkesi tvlerinde sayın Cumhurbaşkanının da resmi kullanılarak yapılan reklamlar nasıl izah edilecektir? Bizim dar gelirli insanlarımız demek ki 5-6 milyonluk daireyi Katar vatandaşı olarak mı sahiplenecek? Kimse bu numaraları artık yemiyor. Dar gelirliye kimse saygısızlık yapamaz.
Ülkemiz rayından her geçen gün biraz daha çıkıyor.
Bu ülke ihtiyaç duyduğunda birçok erken seçim kararı alabilmiştir.
Yapamayan nasıl geldiyse öyle de gidecektir. ÇARESİ BUDUR.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi artık yürümediği gibi ülkemize telafisi mümkün olmayan zararlar da vermektedir.
Kendine güvenen bu konuda derhal bir referandum yapmalıdır.
Ben yaptım oldu! Demokrasiyle asla bağdaşmıyor.
Sevgi ve saygılarımla.