Günlerdir ülkemizi meşgul eden Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD ziyareti 13 Kasım'da gerçekleşti.

Konuşulması, tartışılması, sonuçlandırılması gereken onlarca konu başlıkları vardı.

Sonuca bakıldığında ülkemizin beklentileri karşılıksız kalmıştır.

Her türlü hakarete, şantaja, tehdide karşılık dostum, dostumdan başka bir sonuç çıkarılamamıştır.

"S-400'ler için pazarlık konusu yapmayız" denmemiştir.

Suriye topraklarındaki petrol yataklarını "işgalden vazgeçin, bu zenginlikler Suriye halkınındır" denmemiştir.

Terör örgütü PYD-YPG'nin petrolden yararlanmasına son verdirilememiştir.

Terör örgütü elebaşı Mazlum Kobani için ABD başkanı "sizi nasıl ağırladımsa onu da ağırlarım"la karşılık vermiştir. Terör ifadesini kullanmamıştır.

ABD Suriye'de üs kurma kararı vermişken, şimdi de Rusya'nın Kobani'de üst kuracağı da açıklandı.

FETÖ liderinin iadesi mücadelesi verilirken, FETÖ'den hükümlü bir ABD vatandaşının jest olsun diye ev hapsine çıkarıldığı gerçeği görüldü. ABD başkanı şahsın yakında evine döneceğini de açıkladı. Hukuk nerede ?

Parası ödenen F-35'lerden olumlu bir sonuç da çıkmadı.

Yaptırımların, mal varlığı araştırma tehditleriyle Halkbank davası konusu açıklamalarda yer almadı.

Basın açıklaması sırasındaada bulunan senatörlerden birisi bizim basın mensuplarını kast ederek "bunların tamamı dost yandaşlarıdır" ifadesini kullanmıştır.

ABD başkanı da bir yandaş gazetemiz sorusuna karşılık "Gazetecilik yaptığımızdan emin misiniz" sorusuyla karşılık vermiştir.

ABD başkanı basın açıklaması sırasında hoşuna gitmeyecek ifadeleri duydukça, başını başka noktalara çevirip umursamaz bir tavır da sergilediği üzüntüyle izlenmiştir.

Seyahatten tek kazanç ise Ermeni tasarısı konusunun şimdilik bloke edilmesi olmuştur.

Sorunların, sıkıntıların tamamı dün olduğu gibi bugün detada durmaktadır. Çözülen sorun yoktur.

Bunca belayı ülkemizin başına saran ABD'den beklentilere girmek, saflığın da ötesindedir.

Sevgi ve saygılarımla