KILIÇDAROĞLU
NEDEN YUMRUKLANDI?..
Madem “DEM’le demlenen CHP” değildi, bize neden başka şeyler anlatıldı? Şehit cenazesinde Kemal Kılıçdaroğlu neden linç edilmek istendi, yumruklandı? Niçin dönemin İçişleri Bakanı “Genelge yayımlayacağız, artık şehit cenazelerine CHP İl Başkanları katılamayacak!” dedi. Neden “CHP gelirse Kavala’yı, Demirtaş’ı, Apo’yu serbest bırakacaklar, sakın ha bunlara aldanmayın!” algısı yapıldı?
“Sayın Abdullah Öcalan”a “umut hakkını kullansın” diyenler, çeklerini ödeyemediklerinde hapse giren esnaflar için de neden bu hakkın kullanılmasını istemiyorlar? Memleketin tek derdi yeni Anayasa, Öcalan’a umut hakkı ya da “Suriyeli kardeşlerimizin” ülkesinin kaderi mi ki herkes sadece bunları konuşur oldu. Emeklinin, asgari ücretlinin, esnafın ağlanacak halleri niye bu ülkede gündem olamıyor? 16 milyon İstanbullunun seçtiği belediye reisini siyasallaşmış davalarla hapse atanlar, öğrencileri, sanatçıları, aydınları demir parmaklar arkasına bırakanların tek derdi “Sayın Öcalan”a umut hakkını kullandırmak. İyi, güzel, hoş da milletin hali ne olacak?
“Sayın Öcalan”ın PKK’sı “PKK kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı.” derken, anlı şanlı büyüklerimiz, bu hadsizliğe karşı neden seslerini yükseltmediler? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş “Lozan Anlaşması Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazanılan bir vatanın tapusudur; bu topraklarda bir arada yaşamanın teminatıdır. Hiçbir şartta, hiçbir koşulda bu gerçek tartışma konusu yapılamaz.” derken, “Devlet” kademesinden başka bir Allah’ın kulu da çıkıp neden açıklama yapmadı, yapamadı? Mademki “Devlet aklı” ile terörü bitirmek bu kadar basit bir işti, bunca şehit neden verildi?
Ya da daha önemlisini soralım:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenleri ordudan ihraç eden “Devlet aklı”, nasıl olur da “PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’a teşekkür ediyorum.” diyebilir? O çocuklar terörist Öcalan’dan daha mı tehlikeliydiler?
Yurttaşların kafasında o kadar çok soru var ki. Hepimizin aklı karışık, ama bir şeyi çok net görebiliyoruz: 2023 seçimleri öncesinde hepimiz aldatılmışız. Kemal Kılıçdaroğlu’na büyük haksızlıklar yapılmış, seçim manipüle edilmiş, algılarla iradeler değiştirilmeye çalışılmış. O kadar net, o kadar sarih. PKK terör örgütünün silah bırakmasından elbette rahatsızlık duymayız; ama dün salt seçim kazanmak uğruna, şimdi de yeni Anayasa yapmak amacıyla devleti zaafa düşürerek bunlar yapılamaz ki.
Yine Mansur Yavaş’ın sözlerine kulak verelim:
“Elbette Terörsüz Türkiye hepimizin özlemi ve hedefidir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını rahatsız edecek, onları üzecek herhangi bir taviz, terör örgütü mensuplarıyla Türkiye Cumhuriyeti devletini pazarlık yapıyor noktasına getirecek hiçbir girişime izin verilemez, verilmemelidir. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz başta olmak üzere ülkemizin yıllardır kesintisiz olarak sürdürdüğü kararlı mücadelenin sonucunda terör örgütü PKK silahlarını bırakma ve örgütü feshetme kararı vermiştir. Ülkemizin teröre ve terör örgütlerine aman vermeyen politikalarının bir sonucu olarak değerlendirdiğimiz mevcut duruma karşı çıkmamız mümkün değildir. Unutulmamalıdır ki bu noktaya verdiğimiz binlerce şehit ile gelindi. Onların hem ruhlarını hem de bize emanet edilen ailelerini hiçbir koşulda üzemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti süreci şeffaflıkla, hukuka ve anayasal düzenimize bağlı kalarak yürütmelidir. Bu sürecin yegâne adresi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Yetki, denetim ve irade yalnızca milletin temsil edildiği bu çatı altında şekillenmelidir. Yapılacak düzenlemelerin gerekmesi halinde ise referanduma başvurularak halkın karar vermesi sağlanmalıdır.”
Ezcümle:
Geçim sıkıntısı altındaki milyonlarca insan suni, sanal ve gerçekçi olmayan gündemlerle oyalanmaktan bıktı ve sorunlarına çareler arıyor. Son seçim sonuçlarına göre ülkenin en büyük partisinin Cumhurbaşkanı Adayını hapse atarak, sesini çıkaran öğrencileri, aydınları, akademisyenleri demir parmaklıklar ardına göndererek olmaz bu işler. PKK terör örgütü elebaşı Öcalan’a istenen umut hakkını millete tanıyın.
Nefes almak istiyoruz artık; soluklanmak, dinlenmek, huzurlu olmak bu milletin de hakkı. Dolayısıyla Öcalan’a değil, millete umut hakkı!
(Bu makale ve yazarın diğer yazıları Hüseyin Alpay’ın izni olmadan başka bir yerde yayımlanamaz, isim vermeden, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.)