Sevgili oğlum,

            Dün akşam sen olmadığın bir zamanda ailece gözyaşları ile bir film izledik. “Annem” adını taşıyan filmde, köyden okumak için şehre giden Nazlı’nın hikayesini anlatıyordu.  Sağlıklı iken anne ve babasından utanan ve onları utandıran Nazlı, zengin aileye gelin gidiyordu. Annesi her zaman yanındaydı annesini küçümsese de. Ama ölümcül hastalığa yakalanınca son günlerini yalnız yaşayan annesinin yanında geçiriyordu. Gözyaşları ile. Ama geçen zaman geri gelmiyordu. İşte bu sahne hepimizi ağlattı.

             Sevgili oğlum,

             Anne ve babanın değerini zamanında anlamak lazım. Her anne ve baba çocuğunun geleceğini düşünerek onlara maddi güvence sağlamak ister. Ama bazen o kadar ileri giderler ki, torunlarının bile geleceğini düşünerek maddi güvence sağlamak uğruna başkalarına maddi ve manevi zarar verdiklerinin farkına bile varamazlar. Bunu yakın çevre dahil çok görüyorum. Anne ve babaya bazen çocuklar “bizi düşünme, sen kendine bak” dese de çocuklar çok zaman anne ve babanın eline bakıyorlar hayat boyunca. Çalışmaya çabalamaya alışmayan insan tabii ki anne ve babanın eline bakıyor. Alışıyor çünkü. Hatta gazetelerde  “ mirasa konmak için anne ve babasını sevgilisiyle öldürdü”    haberlerini de çok sık okuyoruz.  Demek ki bazen anne ve babalarda çocuklarını o kadar maddiyata boğuyorlar ve verici oluyorlar ki onlarda her şeye konmak için gözü dönerek güya kendisini seviyor görünen cani ruhlu adına  “sevgili” denilen insanlarla anne ve babasını öldürebiliyor. “Sevgi” kutsal bir değerin canilere yakıştırılması da gerçekten garibime gidiyor.

        Sevgili oğlum,

        Demek istediğim şu ki: Anne ve baba çocuklarını gerçekten sever. Her zaman çocuklarının maçlarını izlemesi gerekmez. Mesela benim yeteneğim mektup yazmak. Ben sana yüzlerce mektup yazdım. Maçlarını izlemedim ama bu mektupları sen okumasan da yüzlerce belki de binlerce kişi paylaştığımda okuyarak faydalandı. Buna vesile olan da senin varlığın. Umarım geç olmadan sen de okuyarak faydalanırsın. Düşünürsün bu mektuplar üzerinde. Anlar ve uygulayabildiklerini uygularsan az da olsa hayatına faydalı olacağını göreceksin. Ama zamanında anlamaya gayret edeceksin.

      Sevgili oğlum,

      Babasız doğan ve altı yaşında da annesini kaybeden, okuma yazma bilmeyen aynı zamanda  sosyal güvence olmayan ama her şeyin değerini Allah’ın yardımı ile zamanında anlayan ve bunu da uygulayan, kendisine destek olan herkesi gereği gibi seven peygamberimiz Hz. Muhammed buna en güzel örnek değil mi. Her şeyin değerini zamanında anlamaya. O’nu anlayabilirsek her şeyi de anlarız. Bu yüzden siyer okumaya ve anlamaya dikkat ediyorum.  Okuyup aynı zamanda anlamaya gayret ediyorum.

        Sevgili oğlum,

         Zaman hızla akıyor ve yapılan yanlışların bazılarının telafisi mümkün olmuyor. O yüzden de  sık sık  geçmiş yaşantımıza  bakarak  gelecekte bunları tekrarlamamaya bakalım. “Bir müsibet bin nasihattan  evladır” diyen atalarımıza onların nasihatlarını  uygulayarak  saygımızı  gösterelim.