Sevgili dostum,

Zaman zaman bana “40 yıldır yazıyorsun, başarılı insanların hayat hikâyelerini kaleme alıp, genç nesillere anlatıyorsun, o insanlar adına düzenlenen ödül törenlerinde size neden ödül vermiyorlar?”

Sevgili dostum,

Rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun bir sözü vardır “Görev istenmez, verilir” diye. Ben de “Ödül istenmez verilir” diyorum. Ödüllerin ne gibi kriterlere göre verildiği konusunda kafa yormadan ben okumaya ve yazmaya devam ederim. Bunu sen de biliyorsun.

Can dostum,

En güzel ödül “halkın ve Hakk’ın vereceği ödüldür”  Biz yazıyorsak ve okuyan varsa bu en güzel ödüldür. Bir gencin gelerek ”yazdığınız kitapta anlattığınız insanları çok sevdik. Biz de onlar gibi başarılı insan olmak için gayret sarf edeceğiz” demeleri de bize en güzel ödüldür. Çünkü amacımız, konuştuklarımız ve yazdıklarımızla gelecek nesillerin ufkunu açmak, geleceklerini daha net görmeleri için onlara yardımcı olmaktır.

Sevgili dostum,

O yüzden “ödüller manasız” demiyorum ama kimin kime hatta bize bile ödül verip veremeyeceklerini bilemeyiz. Bize “neden ödül vermiyorlar sana“ demelerini bu yüzden ben garipsiyorum ve sıkça sorulmasını da yadırgıyorum.

Sevgili dostum,

İnsanın alacağı en büyük ödüllerden birisi de “kendisi ile barışık” olması derim. Kendisi ile barışık olan insan başkalarının vereceği ödülden ziyade “kendisine değer vermesi” ile alacağı haz ve mutluluğu ödül olarak görür. Bu da en güzel ödüllerdendir.

Sevgili dostum,

Senin gibi beni anlayan ve seven, yazdıklarımı okuyan, okutan ve anlayan bir dostumuzun olması da ödüllerin en büyüklerinden bir tanesidir ve böyle ödülü almak da her insana nasip olmuyor yani. Bu konuda kendimi “en güzel ödülü almış dost” olarak görüyorum.  

Sevgili dostum, can kardeşim,

“Oku” emrini veren Yaradan, her gün daha fazla okumanın ve okuduklarını dinleyen olursa anlatmanın, olmazsa da kendini bir adım ileri götürmenin sevincini yaşadığı için, Yaradan mutlaka O’nu zamanı gelince “ödülsüz” bırakmayacaktır. Maddi imkanının yetersizliğine rağmen kitaplar hediye ederek maddi imkanı ve makamı mevkiisi kitapları alıp da hediye etmesine yettiği halde bunu yapmayan ve bunu talep edeni baştan savan insanlara ders veriyorsa bunu “oku” diye emreden Yaradan da  “ödüllendirmekte” gecikmeyecektir. Ama bu ödül ne zaman sadece Yaradan bilir. Sen de bunun farkındasın zaten. Ama ben gene de sana hatırlatayım dedim. Çok zaman unutuyoruz çoğu şeyi.

 Sevgili dostum,

“Gerçek ödül nedir?” sorusuna verecek cevabımız kitaplara sığmayacak kadar çok. Ancak sana anlatacaklarım bir mektup kadar.

Sevgili dostum,

“Zerre kadar hata işleyen bunun cezasını, zerre kadar iyilik yapan da bunun mükafatını görecektir” Buna inanıyorsak ve bizim yaptıklarımızı “iyilik”  olarak görüyorsa  “neden ödül vermiyorlar sana?” diyen dostlarımızda bunu bilsinler bu mektubumla. Olaya biraz daha geniş açıdan bakarsalar her daim “kalpten ödüller” aldığımızı görecekler. Sadece daha geniş açıdan ve maneviyat penceresinden bakmaları gerekiyor bu duruma.

Sevgili dostum,

Bu mektubu yazmak bile bana bir ödül aslında. Herkes mektup yazmayı sevmez ya da bilmez. Bu mektubu senin gibi güzel yürekli ve engin beyinli bir dostun okuyacağını düşünmek de başka bir ödül. Yani bir mektup yazmak bile bana ödüller kazandırıyor. Bunun bir yerde yazılı olmasına da gerek yok. Seven ve bilen her insan ne kadar ödüle sahip olduğumuzu fark eder ve hemen anlar.

Sevgili dostum,

Bu mektubu sana yazmam ile bir nevi ”sana neden ödül vermiyorlar?“ diye soranlara cevap veriyorum. Kimseye de bize ödül vermedi diye gönül koymuyoruz ve gönlümüz verene de vermeyene de eşit ağırlıkta çarpar.

Sevgili dostum,

İnsan olgunlaştıkça bencillikten uzaklaşıyor. Olgunlaştıkça değil pardon okumayı daha çok sevdikçe ve bilinçlendikçe. O yüzden de  “o bana niye vermedi bu bana niye vermedi” bencilliklerinden uzaklaşarak daha çok kendine dönerek gelişmeye bakıyor. Üretmeye bakıyor ve “Gelecek nesillere faydalanacak ne gibi eserler bırakabiliriz?” derdine düşüyor. Doğan Cüceloğlu üstadın deyimi ile “Yarına kalma” nın derdine düşüyor. Yarınlara eserlerimizle miras kalabilirsek bir ödülde böyle almış olacağız zaten.

Sevgili dostum,

İnsanlara yaptıklarının daha güzelini yapmak için ödüller verilmesi motive edicidir. Ödül alan daha güzelini yapmak için çaba harcar. Ama bu ödül kimine göre önemli iken kimine göre önemsiz olabilir. Bunlara saygı duymak lazım. Önemli olan kalplerimizin birbirini sevmesi ve beyinlerimizin birbirimizi anlaması.

Sevgili dostum,

Dostlarımız bizim ödül alıp almadığımıza takılmak ve bunu sorgulamak yerine eserlerimizin ve yazılarımızın daha çok okunması ve genç nesillere ulaşması için eserleri hediye ederek, yazıları paylaşarak çaba harcarlarsa bu daha mantıklı olacaktır. Ödüllü yazarlar ile beraber faydalı yazarları da okumak onlara mutluluk verecektir.