Cumhuriyet’imizin 100’üncü yıl kutlamaları son derece güzel etkinliklerle kutlandı. Görkemli ve şanına yakışır kutlamalar, Vali Numan Hatipoğlu’nun önce tören alanındaki, sonrasında da akşamki resepsiyon konuşmasındaki güçlü vurgularıyla daha da anlam kazandı. Numan Hatipoğlu’nun destansı konuşmalarındaki ifadeler hepimizin duygularına tercüman olmakla kalmadı, kalplerimizin sesini meydanlarda dinlememize vesile oldu.

Hatipoğlu kelimenin tam anlamıyla “Anadolu çocuğu”. Bizden biri. Halkın içerisinden gelmiş, derdi-tasayı çekmiş, çile nedir bilmiş bir bürokrat. Yaşantısı, üslubu, tavrı, hep bunu ortaya koyuyor. Mütevazılığıyla, adabıyla, gönül zenginliğiyle, duruşuyla herkese örnek oluyor. Numan Hatipoğlu’nun “bizden biri” olması, yani Anadolu’yu özümsemesi her haliyle dışa vururken, 100’üncü yıl törenlerinin hemen ardından ayağının tozuyla Zile’nin Çiftlik Köyü'ne gitmesi de apayrı bir güzellik oldu.

Malum, Zile ilçemize bağlı Çiftlik Köyü'nde Cumhuriyet'in 100. yıl kutlamalarında köyde çocuk nüfusun olmaması nedeniyle köy sakini teyzeler ilkokulda ezberledikleri şiirleri okumuşlardı. Görüntüler sosyal medyada binlerce kez paylaşılırken, Türkiye, Çiftlik Köyü'ndeki şiir okuyan teyzeleri konuştu. İşte bunu öğrenen Hatipoğlu da hemen o teyzelerin yanına koştu.

Hatipoğlu’nun şu sözleri, herkesin yüreğine tercüman oldu:

“Ben yaklaşık 26 yıldır Cumhuriyet Bayramlarında kutluyorum ilçelerimizde, köylerimde. Şimdiye kadarki en anlamlı bayramlardan birini de burada sizlerle birlikte ifa ediyoruz. Anadolu'nun ücra bir kasabasından yetişmiş birisi olarak benim anam, bacım, ablam, teyzelerim halalarım hemen hemen aynı sizler gibi buraya yakın bir mesafede. Cumhuriyet nedir dediğimizde dün bunun cevabını verirken de aynı şeyi ifade etmiştim: Buralardan çıkıp gidip bir yerlerde olmak, hizmet etmek. Bugün aynı zamanda şunu da hissettim burada. Yaklaşık 30 yıldır devlet memuru olarak ülkemizin değişik yerlerinde hizmet ettim. Bu hizmetin hülasasını burada birlikte sizlerle birlikte Çiftlik Köy sakinleriyle birlikte geçiriyoruz. Çünkü Cumhuriyet idealinin en ücra köylerimizde bile nasıl neşet ettiğini, nasıl geliştiğini aynı zamanda bizlere neler kazandırdığını bizzat sizlerle birlikte yaşadık. Sizlerle gurur duyuyorum demek yanlış. Ben daha doğru bir tabirle, sizlerin evladı olmakla gurur duyduğumu ifade ediyorum. Bu aziz milletin evladı olmakla gurur duyduğumu ifade ediyorum.”

Numan Hatipoğlu konuşmasının devamında, Kurtuluş Savaşı’nda cepheye mermi taşıyan Elif'i, Nene Hatun’u, Kara Fatma’yı ve Şerife Bacı’yı da anıyor, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Mustafa Kemal’in Kağnısı” şiirindeki, “Yediyordu Elif kağnısını,/ Kara geceden geceden./ Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu,/ Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar,/ İnliyordu dağın ardı, yasla,/ Her bir heceden heceden” mısralarını okuyordu…

Numan Hatipoğlu’na “Anadolu çocuğu” derken bunu kast ettim işte.

7’den 77’ye herkesle hemhal olarak dertleri çözmeye çalışan, koşturan, milletin derdini dinlerken kimi zaman gözlerinden akan yaşlara engel olamayan bir Vali o.

Hasılı, milletin adamı.

Bu topraklara ait, bu milletin değerlerini özümsemiş, 30 yıllık devlet hizmetini hak, adalet ve merhamet temelinde inşa etmiş bir bürokrat.

İşte Cumhuriyet, Anadolu’dan çıkmış böyle evlatlarıyla nice yüz yılları görecek ve ilelebet yaşayacak.

Kutlu olsun!