Yazın Güneş’i insanın tepesini delercesine canlıları kavuruyordu. Sıcakta serinlemek, su ihtiyacını gideren canlılar mutluydu. Ağacın dibine oturan birey, yaz sıcağında serinlenip, gölgesinde nefesleniyordu. Çantasından çıkardığı felsefe kitabını okumaya başladı. Sıcakta, serinlenip keyiflice kitap okumanın tadı da bir başka oluyordu. Kitaptaki nedenler, niçinler, soruları düşünmekten sıkılmış bunalmıştı. Kafasını kaldırıp ağacın dallarında ki yapraklara bakıp dururken uyuya dalmış.

Rüyasında; - Bende bir ağaç olsaydım, hiç düşünmeden sorgulamadan yaşardım. Ağaç rüzgârın serin üflemesiyle dile gelir. Şöyle der; “ Ben düşünmüyorum ama düşünen insanlara o kadar ders veriyorum ki çoğunu sende bilmiyorsundur. “ Adam şaşkın, afallamış bir şekilde; “ Ulu ağaç seni dinlemek isterim. Anlat da bende bileyim. Ağaç; “ Elindeki o felsefe kitabı benim bir parçam, okumaya bir ara ver. Daha sonra kitabını okursun. Sanan şu öğütlerimden bazılarını vereyim de dinle bakayım.”

(Ağaç canlılar için bir besin kaynağıdır. Benim meyvemi yemek için bir yerden, bir yere taşırlar. Meyvenin içinde tohumlarımda birlikte gider. Tohumum toprakla buluştuğunda neslim o yörede de yetişir. Beni yapraklarımla oksijen veririm. Çünkü benim nefes alma organım yapraklarımdır. Bahçenizde ki ağaçlar kirli havayı yapraklarımla filtre eder. Kuru dallarım kışın ayazında bulunduğunuz ortama sıcaklık verir. Kerestemle ev barınak, mobilya olurum bireylerin yaşamına. Yapılırken matematik işlemlerini geliştiririm. Ticarette bireylerin geçim kaynağı olurum. Kimse bilmez zamanla bizde hasta oluruz, neşeleniriz. Ağaç yaşken, küçükken eğilir, doğrudur. Her şeyin bir zamanı vardır. Zamansız horuz ötmez, canlılar zamanından önce doğmaz. Yaşamımız süresince öğreniriz. Öğrenme zamanı çok önemlidir. “Ustaya iş öğretilmez. Yaşlı kurda yol tarif edilmez. Yaşlı köpeğe yeni oyun öğretilmez.”

Yaşarken düşünerek, bir sonra ki günlerin hesabını yaparak bugünden yarına birikimler bırakmalısınız. Düşen ağaca balta vuran çok olur. Hayatta düşmemeye dikkat edeceksin. Güçlüyken gölgene sığınıp barınanlar, düştüğünü gördüğünde baltayı alıp dalını, gövdeni kesmeye koşarlar.

Bizlere acı veren baltanın sapı bizdendir. Balta bana hiçbir şey yapamaz. Ne yazık ki sapı bendendir. Hiçbir zaman dış düşmandan korkma, tedbirini alır savaşırsın. Seninle yaşayan iç düşman daha da tehlikelidir. Sana dost gibi görünüp, sana hainlik eden iç düşmanlarından kork. Dişini kıran pirinçte ki beyaz taştır.

Bireyleri geliştiren, geliştiren acılar, zorluklardır. Dikkat edersen ulu çınarlar fırtınalı bölgede yetişirler. Büyük insanlar, büyük engelleri, zorluklarla karşılaşıp, engelleri anlının akıyla aştıkları için büyük adam olurlar. Büyük devletler aşılması zor olayları atlattıkları için büyük devlet olur. Uçurtma rüzgâra karşı dirençle durduğu için yükselir. Her engel bireyin yükselmesi için bir fırsattır.

Biz ağaçların kökleri ne kadar derinlerden beslenirsek boyumuz yükseğe, gövdemiz kalınlığa ulaşır. Kökü zayıf olan ağaç, kalın gövdesini taşıyamaz. Her zaman köküne sahip çıkan kazanır. Kökünü unutan, yok sayan ağaç ayakta duramaz. Ağaçlar gücünü gövdesinden değil, kökünden alır. İnsanlarında tarihi olmazsa yok sayar, unutursa nasıl geleceğini inşa eder.

Biz ağaçlar bahar gelecek mi? Çiçek açacak, yapraklarım, meyvelerim olacak mı diye düşünmeyiz. Zamanı geldiğinde herkes görevini sessizce, hakkaniyetle yapar. Sabırla, sessizce yaygara yapmadan her bahar görevini yerine getiririz. Ne zaman ölürsek, görevimiz o zaman bitmiş olur.

Bilgili yetenekli, becerikli insanları kıskanan çok olur. İşe yaramayan, niteliksiz, silik insanlar kimsenin umurunda olmazlar. Meyve veren ağaç taşlanır. Meyvesiz ağacın kimse yanına varmaz. Her kütüğün başına karınca toplanmaz. Ağaçlar dalıyla, gövdesiyle, yaprağı, meyvesiyle gürler. Bireylerde ailesiyle, çevresiyle güzel mutlu olurlar. Varlığını tamamlayan öğeler yoksa zayıftır, güçsüzdür. Her daim sosyal ilişkilerimizi güçlü tutarak önemsemeliyiz.

Canlılar beşikten mezara kadar ağaca muhtaçlar. Biz ağacı basite alıp, odun gözüyle bakanlar okumayan, araştırmayan bireylerdir. Bize odun diyenler kendine baksın. Bizlerden ders alırsanız yaşamınız kolaylaşır. Kalem, defter, kitap ağaçtandır. Ağaçsız bir dünya bir dünya düşünebilir misiniz? Köklerim suyu tutar. Toprağı erozyona karşı korur. Bize dokunmasalar yıllar sonra birimiz bin olur, ormanlaşırız. Tüm canlılarla kardeşçe yaşarız. Cenneti ağaçsız düşünebilir misiniz?)

Bir hışırtı, karganın sert kalın sesi tatlı sohbeti böler. Ağacın dibinde kitap okurken uykuya dalan insan uykudan uyanır. Ağaç bana gerçekten ders verdi. Bizler uyanıkken de uyuyormuşuz. Hey karga keşke ötmeseydin, kim bilir ağaç başka neler anlatacaktı. Kalkıp ağaca sarılıp öptü...” Her sözün altın değerindeydi “ diye mırıldandı. Okuyup bilmek güzeldir, uygulamak daha da güzeldir.

Süleyman ERKAN 11-05-2025 Pazar Bedesdenlioğlu-Tokat.