Korku; yaşayan canlıların bir parçasıdır. Korku bireyin kendisine olabilecek zararlardan uzak durmasıdır. Hayatta zararlı, ölümcül olaylardan uzak durma yöntem ve tekniğidir. Korku, bir yada birkaç belirsizlik karşısında çeşitli tehdit algıları ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir histir.

Bende korku yoktur diyen bireyler, o konuyu iyi biliyor, çözüm teknik kurallarının sonucuna hâkimdir. Bilmeyen birey başına ne geleceğini, hangi sorunla karşılaşacağını, çözüm yollarını bilmeyendir. Korku; belirli bir ağrı veya tehdit olarak algılanan bir olay sonucunda, uyarıcı bir tepki olarak çıkan yaşamsal bir tepkidir.

Dünyada iki büyük güç vardır. Birisi korku, ikincisi inançtır. İnanmak her türlü koşulda, korkudan daha da güçlüdür. Korkunun tek ilacı inançtır. Korkunun canlılara zararı olduğu gibi faydaları da vardır. Korku ne zaman harekete geçmemiz gerektiği konusunda bizi uyarır. Hızlı düşünmek, hareket etmek için ihtiyacımız olan çevikliği verir. Ölüm korkusu olmasaydı çılgınlar gibi taşıt kullanır, yüksekten atlar, yüzme bilmeden derin sulara atlar, boğulma korkumuz olmazdı.

Korkudan kurtulmanın en iyi yöntemi bilgi, deney, sorgulama yöntemiyle hareket etmektir. Korkularımızla yüzleşerek onlardan kurtulabiliriz. Korkuyla yaşamak, hareketsiz, çaresiz, duyguları karmaşık, başarısı düşük birey demektir. Bazı başarılar da korkuyla elde edilir. Derslerimizden korkuyorsak, onun üzerine gidip öğrenme yollarını bulmalıyız. Bir işi yapamam diye gözünde büyütüp, kaçarsak korkuya teslim olmuş oluruz. Yapılacak işin tekniğini öğrenerek bilim ve akılla gidilirse korkunun nasıl çözüldüğünü görürüz. Koruyu çözen bireyler, başarılı, mutlu huzurlu insanlardır.

Yaşamımızda bazı korkularla karşılaşa biliriz. Hata yapma korkusu. Yapamam, başaramam korkusu, reddedilme korkusu, felaket korkusu, değişim ve yenilik korkusu. Korku duygusal, fiziksel, duyusal olarak bireye zarar verir. Hayatın türlü zorluklarıyla mücadele ederiz. Karşımıza çıkacak zorlukları bilgi, eğitim ve öğretim aldığımızda korkunun birçok alanını yok ederiz. Korku doğanın bireyleri tehlikelere karşı kendimizi savunmamız için hazırlama yöntemidir. Tehlikeyi sezdiğimizde korkar, çare ararız.

Korkusuz bir yaşam olmasa da korkuyla baş edebilecek bir yaşama kavuşabiliriz. (Korkularımızın % 60’ ı tamamen nedensizdir. Sebebi bilinmez. % 20’si geçmişimize dayanır. Kontrolümüzün dışındadır. Korkularımızın % 15’in temelinde küçük olaylara dayanır.) Korkunun kaynağının dış kaynağından değil, iç dünyamızdan kaynaklandığının farkına vardığımızda korkuyu kısa sürede atlatabiliriz. Korku hayatımızı tersine döndüren ölümcül bir afet olabilir. Korku yaşam sevincimizi yıkar. Hastalıklara sebep olur. Huzur ve mutluluğumuzu felç eder. İşlerimizde ki başarıları engeller. Kişinin karakterini silikleştirir. Psikologlar korkunun kanı zayıflattığını, sindirimi zorlaştığını söylerler. Korku; beyin ve bedenin canlılığını azaltır. Başarının tüm elamanlarını öldürür. Korkuyu yenebilmemizin önceliği, nelerden korktuğumuzu bilmemizden geçmektedir.

İki kuzuyu bir adam alır beşlemeye başlar. Kuzulara aynı yemleri, suyu, ortamı sağlar. Kuzuların yaşları, kiloları aynıdır. Kuzunun birinin karşısına kurt resmini koyar. Zaman geçtikçe kurt resmini gören kuzu günden güne zayıflar, halsizleşir. Diğer kuzu şen, neşeli, besili canlı hareketler sergiler. Kurdu gören kuzu bir deri bir kemik kalır. Bunun sebebini bilim adamları korku olarak yorumlar. Korkusuz yaşamamanın yollarını bulup mutlu yaşamaya, başarılı olmaya çalışmalıyız.

Süleyman ERKAN 29 Mart 2025 Cumartesi Bedesdenlioğlu Tokat