Nasuriddin Mahmut Ahin Evren, Sultan Alâeddin Keykubat’ın veziriydi. Saadettin köpek tarafından öldürüldü. Oğlu Giyaseddin Keyhüsrev bunu Türkmenlerden bildi. Türkmenler çok küstü ve gönül koydu. İtiraz ettiler. Giyaseddin Keyhüsrev’in yanlış tutumuna kayın pederi Ermeni Kir Kadit destek verdi. Birde Hıristiyan Ermeni ve Gürcülerden paralı ordu kurup Türkmenleri kırmaya başladı.
1240 da Malya kırgını ( 1240 yılında Kırşehir’in Malya ovasında Babailerle Anadolu Selçuklu ordusu arasında olan 3-6 bin kişilik Babai ordusunun “ kadın, erkek, yaşlı, çocuk hepsi savaşmıştı tamamının öldürülmesiyle sonuçlanan savaştır.” Dediğimiz olayda Türkmen Pirleri, beyleri, erenler, babalar, ahiler tutuklandı. Öldürülenler oldu. Baba İlyas, Ahi Evran ve hanımı kadıncık ana ( Fatma bacı) tutuklandı. Sonra suçsuz olduğu ortaya çıktı. Serbest kalınca yeniden Kayseri’de vezir olur. Ahi teşkilatını, darüşşifa, darülaceze, kervansaray gibi sosyal, ekonomik devrimler ile faaliyetlere devam etti. 1242 yılında öldürüldü. Bu dönemde Türkmenler Konya, Kayseri’ye uzak yerlere göç etmeye başladı. Batıya göç ettiler. Bu dönemde, tarihi belli değil, hünkâr Hace Bektaş-ı Veli Horasan’da Hoca Ahmet Yasevi dergâhından Sarı Saltuk’u yardım için gönderilmişti Anadolu’ya... Yaşanan olayları bildiğine, Ahi Evran ile Mevlana ve Kutbeddin Haydar, Akçakoca ile görüştüğüne göre aynı tarihler olabilir.
Batı bölgesinde Osmancık adında bir gençle görüştüğünü makalatta yazıyor. Demek ki tam bu tarihlerde Batıya göç eden Oğuz Türkmenleri Hünkâr Hace Bektaş-ı Veli’nin referansı ile Osmancık’ın yaylalarına göç edip, onun etrafında toplanmış olabilir.
Osman Bey’de bu Horasan’dan gelen Malya kırımından kaçan ehlibeytçi Türkmen baba, eren, alp ve pirlerle insan kaynağına kavuşmuş olabilir. İkinci büyük toplanma Edibali ile olabilir. Ehlibeyitçi Türkmenler kuruluşta yer almış olacak ki Murat Hüdavendigar düzenli orduya geçerken yeni Çeri ocağını kurunca Bektaş-i olan Türkmenler, Bektaş-i Müslüman’ı olan devşirme ile devam etti. Bu Ehlibeyitci Bektaş-i, Ahi Türkmen zihniyetin bayrağı Osman oğlu devletinin bayrağı oldu. Kızıl üstüne üç hilal ve kızıl, yeşil üstüne üç hilal, Zülfikar kılıç resimleri Yeni Çeri Ocağının ehlibeytçi, Caferi mezhebine mensup Bektaş-i zihniyete sahiptir.
Ahi Evran ölünce hanımı Fatma bacı yana kol kanat açan Hünkâr Hace Bektaş-i Veli olmuştur. Bu nedenle bütün ahiler Hünkâr Hace Bektaş-i Veli’yi pir olarak kabul ettiler. Bu nedenle Ahiler aynı zamanda Bektaşi’dir. Ahi Evran Azerbaycan’ın Hoy kentinden Anadolu’ya göç etmiştir. Abdal Musa, hoylu, Geyikli Baba hep Horasandan gelip, Hoy da bir süre kalıp, Anadolu’ya göç etmiştir. Bunlarla beraber Anadolu’da Selçuklu ordusunda bulunan Türkmenler, Ehlibeytçi İslam anlayışına bağlı Ahi, Bektaş-i, Baba-i kitlelerdir. Sonradan Osmanlı’nın kuruluşunda da yer almışlardır. Sarı Saltuk’u Balkanlara geçiren Şeyh Bedrettin’dir.) Mehmet Ali Taner’in yazısıdır Parantez içinde ki.
Bedrettin çocuk yaşta başladığı din eğitimi ile önce Bursa’ya gelmiş, eğitim almıştır. Eğitim hayatı Konya, ardından Suriye, Kahire’de yüksek eğitim görmüş. Kahire’de ki hocası Hüseyin Ahlâtı’nın tavsiyesi üzerine Tebriz ve Kazvin’e giderek Bâtıniliği öğrenir. Ahmet Yesevinin öğretisi olan Bektaşiliğe nüfus eder. Bektaşiliği Batilikle harmanlar. Şiilik ve Alevilik gibi farklı akımların ortaya çıkışına zemin hazırlar. 1397 Yılında Anadolu’ya geçerek Bektaşiliğin tasavvuf ( felsefe) akımını öğretilerini yayar. Bedrettin mistik ve gizlemli fikirleriyle insanları fazlasıyla etkiler. Kendini Şeyh olarak görenler Şeyh Bedrettin olarak hitap ederler. İlk durağı olan Karaman oğlu topraklarına gider. Börklüce Mustafa ile tanışır. Bursa’da Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa’ya baba, Bedrettin ise dede
Demekteydiler. Şeyh Bedrettin’i benimseyen kesimler Bektaşiliğin içerisinde yer almış, günümüze kadar gelmiştir. Şeyh Bedrettin’in doğumu; 3 Aralık 1358- Ammovouno Yunanistan ölümü; 1420Serez- Yunanistan.
Üç hilal, mehter Bektaşilikten gelen bir gelenektir. Türkler hala bu geleneği unutmadılar. Gelecek nesillere de sevdirip aktarmaya çalışıyorlar. Üç hilal daha sonraki yıllarda Osmanlıyı temsil eder. Asya, Avrupa, Asya kıtasını temsil ettiği söylenir. Allah, Muhammet, Ali’yi temsil ettiğini de söylerler. Aslında Türklüğü temsil eden bu simge, Türklerin birliğini beraberliğini, bir çatı altında toplanacak bir bayrak olduğunun simgesidir. Türkün, Türk’ten başka dostu yoktur. Ne mutlu Türk’üm diyene!
Süleyman Erkan 02-06-2025 Pazartesi Bedesdenlioğlu –Tokat.