Gazeteci Fatih Kılıç yazdı: " En güzeli yaşanmışlıkların bıraktığı demdir, özdür. Özde olana varabilmektir."
Ağızdan çıkanı kulaklar, kalemden çıkanı gözler, kalpten yayılanı gönüller anlayınca çok şey berraklaşıyor!
Niyet kaos çıkarmak ve bulanık suda balık avlamak gibi profesyonel hinlik olmadıktan sonra çok şey düzeliyor!
Bu Dünyanın da, bu coğrafyanın da, bu ülkenin de, bu bölgenin de, bu kentin de kaos çıkarmak isteyeni eksik olmaz!
Mühim olan ferasettir, dirayet ve cesarettir. En mühimi sarsılmaz bir halisniyettir.
Ve mutlak gerçekler ateşten gömlektir. Herkes bu gerçekleri taşıyamaz! Ağırdır, kaldıramaz! Kendine göreceli gerçekliğiyle yaşamayı daha kolaycı bulur.
Bugün serbest zamanın ferahlığı ile biraz daha berrak yazayım. İsmen yazayım. Herkes kime yazıldığını net anlasın. Yani isim vereyim, yazının öznesi Yücel Bulut olsun.
Uzun uzadıya yazmaya da gerek kalmasın.
“Yücel Bulut kimdir?” diye yapay hafızaya sorduğunuzda, vakti zamanında ya da yaşamında ona dair, insan eliyle yazılanlar, uçsuz bucaksız deryaya düşülen bilgiler, belgeler, dedikodular, övgüler, yergiler, iftiralar ve daha neler varsa yapay zekanın engin tarama gücüyle bir bir dökülür insanın önüne. Takip edende, okuyanda, araştıranda bir izlenim bırakır. İyi diyen, kötü diyen, doğru bulan, yanlış bulan, okuduğunu anlamayıp sapıtan, karıştıran... Bilen bilmeyen herkesin bir kanaati oluşur. Ve lakin Onu ondan dinlemeden, onla bir vakit geçirmeden, göz göze yüz yüze gelmeden akli ve kalbi bir hüküm çıkarmak sağlıklı sonuç vermez. En güzeli yaşanmışlıkların bıraktığı demdir, özdür. Özde olana varabilmektir.
Peki “Yücel Bulut kimdir?”
- Tokat’ın mevcut 5 milletvekilinden biridir.
“Nasıl biridir?”
- İşte bunun cevabını sağlıklıca verecek biri değilim! Yaşanmışlıklar içinde iyisiyle, kötüsüyle, artı ve eksisiyle kanaat belirtecek yetkinliğe ulaştığımı düşünmüyorum. Yeterlice tanımıyorum. Tanımaya dair birkaç girişim oldu, onun da zamanı gelmedi demek ki diye zamana bırakıyorum.
Her ikimizde de bu can bu tende ve bu nefes yettikçe bir gün tanışmayı canı gönülden diliyorum.
Neden?
-Çünkü bu kadim şehrin derdiyle dertlenecek, cidden özünde doğruluk ve dürüstlükle, yılmaz bir çetinlikle, akıl ve ferasetiyle yol açıcı, derman peşinde koşturucu, istemeden/istenmeden verilmesi gerekeni bilici, bulucu siyasetçiye/siyasetçilere cidden ihtiyacı var. Gerçekten böylesi siyasetçileri olduğunda hele bir de icra erkinin, yasama gücünün tesirli bir konumundaysa bu kadim şehir ABAT OLUR.
* Nasıl olur?
- Çok da güzel olur.
