Ben demiyorum bu iddialı sözü…

Gazeteci-yazar Hüseyin Gülerce söylemişti. Bir zamanlar FETÖ'nün en yakınındaki isimlerinden biri olan Gülerce, örgütle bağını kopardığı günden bu yana AK Parti'nin en muteber saydığı gazetecilerden biri olarak biliniyor.

Yazıya konu olan iddiasında Hüseyin Gülerce, merhum Başbakan Bülent Ecevit’in TBMM’deki Merve Kavakçı çıkışıyla darbeyi önlediğini savunarak, "Ecevit, Merve Kavakçı’ya o çıkışı yapmasaydı belki darbe olacaktı. Darbecilerin elindeki bir kozu almış oldu." demişti. 28 Şubat sürecinde Refah-Yol hükümetinin düşürülmesi için darbe hazırlığı içerisindeki ordunun planlarını Ecevit'in Merve Kavakçı çıkışıyla bozduğunu söyleyen Gülerce, meselenin basit bir türban meselesi olmadığını da anlatmak istiyordu.

Türk siyasetine 50 yıl damga vuran büyük devlet ve siyaset adamı Bülent Ecevit'in öngörülü bakış açısıyla 28 Şubat sürecini "az hasarlı" atlatan Türkiye, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde ise maalesef 250 şehit ve yüzlerce yaralı ile büyük bir bedel ödedi. Şükürler olsun ki darbeci hainler başarıya ulaşamadı; milletimiz topyekûn bir mücadele ile tankların altına yatarak darbecileri püskürttü.

Merve Kavakçı'yı Meclis'ten çıkartan iradenin asıl amacının "ülkeyi darbeden kurtarmak" olduğunu bilmeden yıllarca Ecevit'e haksızlık edildi. Laiklik hassasiyeti olan bir liderin o çıkışının, elbette o günün koşullarında "başörtüsüne karşı" bir direniş olarak algılanması kaçınılmazdı. Ama sonradan öğrendik ki o çıkış, türbana karşı değil, alınan bir istihbarat doğrultusunda darbecilerin elinin boşa çıkarılması için yapılan stratejik bir çıkıştı.

Muhteşem bir taktik ve tarihi bir manevra ile darbecilerin umudunu boşa çıkaran ve ülkeyi darbeden kurtaran Bülent Ecevit, Türkiye'nin esenliği için neredeyse siyasi ikbalini feda etmişti. Gazeteci-yazar Hüseyin Gülerce'nin "Eğer Ecevit o çıkışı yapmasaydı bir saatte darbe olurdu" sözleri, aslında Türkiye'nin atlattığı tehlikenin boyutunu anlatmaktan öte, gerçek bir devlet adamının oy kaybetmek pahasına yaptığı fedakârlığı da anlatıyor bizlere.

Bülent Ecevit'in "Ne iktidarda daha üstün ne muhalefette daha aşağıyız... Partilerimiz ayrı olsa da devletimiz bir, kaderimiz birdir. Çok partili siyasal düzende de beraber yaşamaya, ayrı partilerden de olsak birbirimizi sevmeye, ayrı düşünsek de yine birbirimizi düşünmeye alışmalıyız." sözleri de onun devlet adamlığının ayrı bir göstergesi olarak alınması gereken ders niteliğindedir.

Bu ülkenin yaşadığı 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askeri darbeleri ile 28 Şubat 1997 post-modern darbesi ve 15 Temmuz 2016'da büyük bir bedel ödeyerek atlattığımız travmayı bir daha yaşamamak için, millet olarak uyanık olmamız gerekiyor. Gerekçesi ne olursa olsun millet iradesinin üzerine tanklarla egemenlik kurmak isteyenlerin sonu hüsrandır.

Özetle, Merve Kavakçı üzerinden Bülent Ecevit'e haksızlık edenleri, Ecevit'e dua etmeye çağırıyorum.

(Not: Bu yazı ilk olarak Hüseyin Alpay tarafından 12 Aralık 2017’de yayımlanmıştır.)