21 Mart Dünya şiir günü.. Aynı zamanda da baharın habercisi, Nevruz Bayramımız... Kutlu, mutlu ,umutlu olsun ülkemize.Bu bayramı yaşarken ,şiir günüyle de örtüşmesi en anlamlı zaman dilimi olsa gerek

Şiirin efsane ismi Mehmet Emin Yurdakul diyorki....

Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et,

Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet

Sevenleri toprak olmuş ,öksüz çocuk gibidir..

Elbette ki , bizlere onlarca güzellikleri öğütlerken,zamanı da yaşatan şairlerimizi minnet ve şükran duygularımızla anarken onları çok iyi anlamak zorundayız... Onlar bizim için , birer kaynak, şiirleri de bu kaynaklardan beslenen coşkun ırmaklardır. Duru ,temiz ,çağıl çağıldırlar.

Kimi delicesine , köpük köpüktür. Kimi aheste ve derinden akar. Kimi de bereket taşır, dostluk taşır, cesaret taşır topraklarına.

Asker oğula, şehit babaya, sıladan yüreğini götürür akan soğuk sularıyla . Bunun içindir ki,.bizde şiirler bir başka güzel, bir başka tat, bir başka lezzette seslenir. O şiirler ki yaşam boyu dalga dalga nefeslenen yüreklerin sesleri olmuşlardır hep. Akardaa akarlar..

Adı Kızılırmaktır, Sakarya, Dicle, Fırat tır...Hele de bu güzellikten nasiplenen Yeşilırmak olursa.Hiç durma. Git yanına otur. Sarıl boynuna, gir koynuna. Sona , NEZÜK GIZI, GIYMET GELİNİ sor..

Tozanlı dan, Kelkit ten haber sor.".Tarihin derinlerinden onbeşlilerden haber getirdim" desin ve sen işte o zaman şairleşirsin.

Çünkü senin SAZINDA türküler vardır sevda sevda ,dağ dağ..Turnalarla haberleşirsin uçarcasına. .SÖZÜNDE özlem vardır, sitem vardır, kahır vardır sevda üstüne.. ÖZÜNDE sadakat vardır. Yiğitlik vardır.Vatan aşkıyla dolu onlarca sevda yatar can can yüreğinde.

Böyle olunca da,şairler karanlıkların çığlığı,aydınlıkların sevgiye uzanan elleri ve dilleridirler.Sevinç, keder, hüzün, mutluluk ve aşk doğayla bütünleşen yaşam biçimleridir şairlerin. Onların eserleri, insani değerlerle donanımlı dilleridir.Kısaca şiirler hayat okulunun alfabesidir.

Yaşayarak ,yaşatarak öğreten bir öğretmenin sesidir şiirler.Bu ses bazen bir çoban kavalında, bazen kuş cıvıltılarında, çiçeklerin renk ve kokularındadır.İşte o seslerki , canlıların geçirdiği evrimleriyle , devrimlerleriyle , yaşam süreci içinde o alfabenin sayfalarını oluşturmuşlardır. O sayfalar bazen isyan .bazen feryadı figan, bazen özlemlerle dolu sevgiliye sesleniştir ki adına şiir denmiştir.

Çünkü şiirler evrendeki hayatın gökkuşağıdırlar. Orada yaşamın yedi rengiyle tanışmak, buluşmak ve o yedi rengin her tonuyla söyleşmek mümkündür...İşte benim bir söyleşim.

ŞAİRİN HİKAYESİ

Ben şairim dedim KUŞLARA,,

Bir ağızdan güldüler.

Bülbül çıktı 0rtaya

Bizim kadar güzel

Ötebilir misin dediler...

Ben şairim dedim AĞAÇLARA

Kahkahayla güldüler.

Çam, gürgen,palamut çıktı 0rtaya,

Bizim kadar nefes olabilir misin dediler,

Ben şairim dedim ÇİÇEKLERE

Kırdakiler ,dağdakiler,bağlardakiler

Hepsi birden güldüler.

Çiğdem ,nevruz,nergiz, gül çıktı 0rtaya

Bizim kadar güzel kokup,

Renk renk açılabilir misin dediler.

Ben şairim dedim İNSANLARA

Durdular, sordular, sorguladılar

Dinlediler,dinlediler ve gülümsediler,

Kuşlar, ağaçlar, çiçekler hepsi güzel de

" Sen olmazsan eğer onlar hep yalnızdır "dediler.