Mustafa Kemal Paşa, Bekirağa Bölüğü'nde tutuklu bulunan Ali Fethi Bey'i 1919 Mayıs ayının 10 ile 15. günlerinde iki kere ziyarete gitmiştir. I. Dünya Savaşı sırasın Sofya'da sefir görevinde bulunan Ali Fethi Bey, İttihat ve Terakki Hükumeti ve fırkasına atfedilen suçlamalara maruz bırakılmıştı ve Divanı Harbi Örfi tarafından tevkif ve hapis edilmişti. Ali Fethi Bey, Mustafa Kemal Paşa'nın bu ziyaretini çok yakın bulduğu koğuş arkadaşlarına söylemişti. Paşa, Fethi Bey'e Anadolu'ya geçmek için bir memuriyet takip ettiğinden bahsetmişti. Bu ziyaretinden üç gün sonra Paşa, tekrar Fethi Bey'i ziyarete gitmişti.

Bekirağa Bölüğü sakinlerinin şahit olduğu en önemli hadise, Mustafa Kemal Paşa'nın ilk ziyaretini takiben üç gün sonra tekrar Fethi Bey'i ziyarete gitmesiydi.

"Vaziyet çok mühim, ah bir neticesi gelebilse!..."

Paşa'nın Bekirağa Bölüğü koğuşundaki ikinci ziyareti sonrası Ali Fethi Bey Paşa'nın kendisine söylediği mühim şeyleri kimseyle paylaşmadan heyecanla yatağına uzanır. Ali Fethi Bey, koğuşta kimsenin olmadığı dakikalarda yanına gelen Yunus Nadi Bey'e, etrafına ihtiyatkar bir iki göz gezdirdikten sonra şunları söyler:

"- Monşer, vaziyet çok mühim. Ah bir neticesi gelebilse!... Paşa yarın burada hareket ediyor. Samsun'a çıkacak. Buradan Samsun'a gitmek için koskoca üç gün lazım. Bir kere bu üç günü selametle atlattık mı, üst tarafı inşallah bütün bütün selamet olacaktır. Ah, şu üç gün."

Paşa gizli mi gidiydiye sorar Yunus Nadi Bey;

"- Hayır, şark mıntıkasıduları müfettişi olmuş, resmen gidiyor. Şu kadar ki, tabii işin zahirisi böyle, batınisi (iç yüzü) ise bambaşka. Meseleden İngilizlerin haberi yok gibidir. Eğer Paşa'nın Anadolu'ya gitmekte olduğu bir iki cin fikirlinin nazarı dikkatini celbederse, Allah etmesin, yoldan çevirmeye kalkışabilirler. İşte bu üç gün zarfında Paşa kadar ve belki daha ziyade burada biz adeta çocuk doğururcasına ıstırap ve azap çekeceğiz. Mesele fevkalade mühimdir. Aman, ilk iş olarak nazarı dikkati celbedeyim, meselenin burada dahi mevzubahis olması caiz değildir."

"- Paşa'nın kendisi ne diyor?"

"- Onun dediği hemen hemen şu üç günün atlatılması endişesi etrafında hülasa olunabilir. O kararını vermiştir, bir kere Samsun'a ayak attıktan sonra bu işlerin hepsini düzeltmeyince bir daha buraya gelmem diyve işleri düzeltebileceğinden en kati surette emindir. O işlerin düzeltilebileceğini enine boyuna tetkik etmiş, her şekil ve suret için bir tarzı hal bulmuştur. Düşün ki, icabında rütbe ve memuriyetlerini üzerinden atarak, teşkil edeceği milli ihtilaldularının başına geçmeyi bile şimdiden göz önünde bulundurmuştur."

Mustafa Kemal'i çevirmek teşebbüsleri

16 Mayıs 1919 tarihinde Bandırma Vapuru ile İtilaf devletlerinin işgali altındaki İstanbul'dan Samsun'a doğru yola çıkan Paşa, daha Samsun'a ulaşmadan İngilizlerin kulağına gitmiş olduğundan İngilizlerin baskısı ile onu yoldan çevirme teşebbüsleri başlamıştır. İngilizler, bir taraftan Babıali'ye şiddetle çıkışarak sert önlemlere yönelmişler, diğer taraftan Paşa'yı yoldan çevirmek için bizzat kendileri tedbir almışlardır. Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya memuriyetle gönderen Babıali, İngilizlerin şiddetli tenkitleri karşısında bir müddet için ve fakat süratle İstanbul'a teşrif buyurmaları yolunda telgraflar çeker. Ancak Babıali'ye yakışır bu gibi tedbirlerle yetinilmesini kendi ameli zihniyetlerine sığdıramayan İngilizler ise hemen o gün bir İngiliz torpidosunu en son sürati ile Samsun istikametine göndermişlerdir. Bu torpido, Mustafa Kemal Paşa'yı taşıyan gemiye yetişebilirse onu tevkif ederek içinden Mustafa Kemal Paşa'yı alıp İstanbul'a getirecek, eğer müşkülata uğrarsa, hatta bu gemiyi geriye çevirmek vazifesini de tatbik edecekti. İngiliz torpidosu Samsun'a ulaştığı zaman Paşa epeyce zaman evvel karaya çıkmış ve hatta onu Samsun'a getiren gemi Samsun'u terk etmişti. Torpido vaziyeti bu suretle tespit ettikten sonra hiçbir şey elde edemeden geri dönmüştü. İngiliz torpidosu Mustafa Kemal Paşa'yı götüren vapura yetişebilseydi, Türkiye'nin kurtuluşu daha başlangıcında en büyük tehlikeye maruz kalmış olurdu.

19 Mayıs 1919'da Samsun'da selametle Anadolu karasına ayak basan 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, Samsun'da çok kalmayarak pek az zamandaalara ait tedbir ve emirlerinin tatbikinden sonra Havza'ya geçmiştir.

Babıali'nin Paşa'yı İstanbul'a davet eden telgrafları Erzurum Kongresi'ne kadar devam ettirmişti. Babıali'nin Paşa'yı memuriyetinden azletmek gibi bir karar içinde olduğu görülüyorsa da; Erzurum Kongresi'yle milli hareketin takip edeceği seyir ve cereyanları tespit eden Paşa, meşhur beyannamesiyle rütbe ve memuriyetinden kendisi vazgeçmiş ve bir millet ferdi olarak hizmet etmeyi tercih ederek kurtuluş ve istiklal mücadelesine atılmıştır.

Bu tarihten itibaren bütün Anadolu'daki askeri ve mülki bütün önde gelen yöneticiler ile eşraf ve ahali ile haberleşmeye ve görüşmeye önem veren Paşa, kurtuluş ve istiklal mücadelesine Milli Mücadele'ye başlamıştı. Anadolu'nun kurtuluş ve istiklal mücadelesinin bu tarihten sonraki safhaları şunlardır:

Milli Erzurum Kongresi

Milli Sivas Kongresi

Meclis-i Mebusan'ın intihap ve içtimaının temini

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin seçimi ve toplanması