Sevgili Özgelişim Yolcusu dostum,

Önyargı peşin hüküm demektir. Yani Anlamadan dinlemeden, biraz da kıskançlıkla  insanın yargıya varmasıdır.  Mesela  senin en yakın arkadaşın bir gün sana gelip der ki: “ Bir yerde  bir bilge insan var. Bana hayatta okuduklarından, yaşadıklarından süzerek  bilgisini sunuyor, sevgisini gösteriyor. Ben O’ndan öğreniyorum. Gelişiyorum. Özgelişimim  artı puan kazanıyor”. Sen de o insanı merak eder. Bir iki konuşmadan sonra sen kıskanarak dersin ki “ O adam boş bir insana benziyor. O’ndan ne buluyorsun. Bak en güzel arkadaşız, başka arkadaşa mı ihtiyacın var?”dersin. Bu bir önyargıdır.

Sevgili özgelişim yolcusu,

Bu önyargının temelinde yatan kıskançlık ve  “arkadaşı kaybetme korkusu”, “gelişimin önemini fark edememe ve gelişime de önyargı ile bakma”,  “hayatı tanımama” gibi pek çok neden sıralayabiliriz. Ama kesin bir önyargı vardır. Bu önyargıyı yıkıp, olumlu  düşünmeye  başlamadıKça insana bir fayda sağlamaz. Sadece o gelişen arkadaşının daha  çok geliştiğine şahit olursun.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Sen  “sözgelişim” yani sözde gelişimden öz de  “ özgelişim” e çevirmek istersen önce  “özirade” ni güçlendireceksin. Azimle  “ben gelişeceğim” diyeceksin. Önyargılarını  uzun düşünerek  atacaksın ki,  hatalarını düzelterek  “ boş adam “dediğin insanların  güzel yönlerini arkadaşın gibi göreceksin, kıakançlıklarından  biliyorum tamamen  sıyrılamayacaksın ama  azaltarak bu sefer   faydalanacaksın. O zaman göreceksin ki, bir zamanlar  boş dediğin insanların  “en değerli hocan” olduğunu göreceksin.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Önyargılar özgelişimin düşmanıdır. Düşmanlardan nasıl uzak durarak kendimizi korursak, önyargılarımızdan da ne kadar uzaklaşmaya başlarsak  özgüvenimize ve  özgelişimimize  o kadar  destek olmuş oluruz. Bu da bize hayatta  daha  huzur ve mutluluk olarak döner.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Bu anlattıklarım yaşanmış olaylar ve bizzat  şahit olduğum şeyler.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Pek çok insan işte  bu önyargıları ile  azimle mücadele etmediğinden özgelişiminin önemini anlayamaz. Düşmanlarımızla mücadele etmezsek onları yenemeyiz ya da bizden uzaklaştıramayız. Düşmanlardan uzak kalarak huzura erersek  önyargılardan uzak kalarak da  özmüze yani özgelişimimize  döneriz.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Her şey dönüşüm halinde ise  bizde  önyargıları özgüvene , özgüveni huzura, huzuru da başkalarına huzur vermeye dönüştürebiliriz. Ya da önyargı cehaletini  yenerek önce bilgi dolar, sonra bu bilgiyi artırarak  çoğaltırtsak belli  aşamadan sonra da başkalarına aktaracak hale geliriz. Okuma yazmayı  öğrenen insanın  sonradan küçük kardeşlerinin okuma yazmasına  destek olması gibi bir şey. Bilgisini artırdıkça  eğitimini yükselttikçe  öğretmen olması  ve bunu da  ciddiyet aşkla yaparak yeni öğretmenler yetiştirmesi gibi. Dikkat edersen  önyargılı  öğretmenlere nazaran önyargısını yıkan ve özgüvenini artıran  öğretmenler  daha etkili olur  öğretmekte ve  öğrencilerinin özgüvenli olmasında. Sen de  çevrendeki öğretmen ve hocalardan bunu görüyorsun.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Olumsuzluk içeren önyargı gibi huylarımzı  özgüven ve  özgelişim  gibi olumlu duygulara çevrimek her babayiğidin harcı olmadığından, bunu yapanlara  “başarılı insan” gözüyle bakarım her zaman. Dönüşüm  ve değişimleri herkes göremez. Her olaya olumsuz bakmayı marifet edinenler ise hem görmekz, hem kıskanır, hem anlamaz hem de  suçlamayı pek severler. O yüzden bu tür insanlara söz söylemem  ve   “oo ne rahat adamsın” sözlerine sadece gülümseyerek bakarım.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Önyargıları ile  savaşmasını bilen insan, zamanla  özgüvenli insan da olacaktır. Sende bunun mücadelesini görüyorum. Okuduklarını anlamayınca  eskisi gibi hemen pes etmiyor ve yeniden okuyarak anlamaya çalışıyorsun. Ben bunu  bile sende büyük aşama olarak görüyor ve seviniyorum.  Haruki Murakami ‘ye, “okurların senin kitaplarını iki üç kere okuduklarını ama anlamadıklarını söylüyorlar” diye soran  gazeteciye  “o zaman dördüncü kere okusunlar” cevabını hatırladım. Bende  eskiden anlayana kadar okurdum. Şimdi bile sevdiğim kitapları  tekrar tekrar okuyorum. Anlamak daha iyi anlamak için faydasını da görüyorum. Bu konuda sana başka mektup yazacağım zaten. Okumak  daha geniş bir özgelişim konusu.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Dikkat edersen özgelişim  yolculuğunda  sen istediğinde merhale kaydettik. Sen istemezsen bu olmazdı. Ben uzun zamandır bunu anlatmaya çalıştım. Sen anlamaya ve uygulamaya başladığında  mesafe kat ettik. Ama çok insan  sözde  gelişmek istediği  için mesafe kaydedemedik ve önyargılarını da alıp yanımızdan gittiler. Bu onların tercihiydi. Derler ki: “cehennemde  ateş yoktur, herkes ateşini kendi dünyadan götürür” yani  insan  kendi istek ve  gayreti ile cehennem ateşine ve  dünya  cennet güneşine gider. Mutluluk tercih ve gayretlerimizdedir.

Sevgili özgelişim yolcusu,

Bir yolculuğa başladığımıza ve sende gayretle bu yolculuğa devam etmek istediğine göre, bu yolculukta çok mesafe kat edeceğiz demektir. Senin gayretin bu yolculukta  alacağımız mesafeyi belirleyecek adımlar hızlı olursa daha  kısa zamanda hedefe ulaşılır. Hızlı koşan ve yürüyenler hedefe yavaş yürüyenlerden her zaman  erken giderler. Yol aynıdır ama  yolda yürüyenlerin hızı farklıdır.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Her mektup bir sohbetten öte, geleceğe bırakılan belegeler, edebi eserlerdir. “Bildiğini okuyanla paylaşmamak” da bir sorumsuzluk değil midir? Bu yüzden  kimse okumasa da, bizler yazalım da sorumluluğumuzu  yerine getirelim. İsteyen  her türlü yorumu, bakışı, sözü  söyleyebilir. “Sözümüz ve davranışımız özümüzdür” herkes seviyesine göre davranır.

Sana  özgelişimi  yabaş yavaş anlatmaya devam edeceğim. Hayat tecrübelerimi, hatıralarımı, sevgimi ve  bilgimi paylaştıkça hayat  bana da yeni bilgielr vercektir şüphesiz bilgi ve sevgi paylaşıldıkça çoğalır,  bunun bilincinde olarak  paylaştıkça paylaşmaya devam edelim.

Özgelişim dolu günler diliyorum sana...