TOKAT YAZMALARININ HİKÂYELERİ ‘ANNE MÜZESİ’NDE…

Yazar Şermin Yaşar ilk olarak Türkçe kelimelerin, atasözlerinin ve deyimlerin anlamını çocuklara ve gençlere öğretmek amacıyla Türkiye'nin ilk “Kelime Müzesi”ni açtı.

Müze ziyaretçilere, Türkçenin söz varlığının eşsiz zenginliğini kelimelerin sanatla, görsel tasarımla, duyguyla bir araya geldiği sergiledi. Müzede en alt katta kökler, giriş katında kelimeler, en üst katta da cümlelerle ilgili sergi alanları yer aldı. Müzenin giriş ve birinci katını birbirine bağlayan merdiven arasında, Türkçe, Uygur, Göktürk ve Arap harflerinin olduğu cam ve pirinç avizeler dikkat çekti.

Şermin Yaşar şimdi de “Anne Müzesi”ni açıyor.

Müze ile ilgili paylaşımda bulunan yazar, “Anne Müzesi’nden kime bahsetsem daha içerikleri görmeden gözleri doluyor. Anayı anlattığımız yerde anasızlığı da anlatmam gerekecek elbet. Bunu bilhassa istiyorum. Bu konuda derdim var. Çünkü öksüzlük eskiye dair bir kavram gibi algılanıyor, bugünün insanı bugün öksüzler yokmuş gibi yaşıyor. Kelime eski, duygu aynı, ihtiyaç aynı, öksüzlük var, olmaz olaydı ama var… Biz yok sayıyoruz diye öksüzün başı okşanmayı beklenmekten vazgeçmiyor. İnsanın kalbine doğuştan yakılan merhameti yeniden nasıl harlayacağız, diye sorup duruyorum kendime…” diyor.

“Anne Müzesi”nin Tokat’ı ilgilendiren bir tarafı da var.

Yazmalarıyla ünlü memleketimizin isimlerinden yola çıkarak müzesine konuk edecek bizi Şermin Yaşar… “Tokat beşlisi”, “Tokat üzümlüsü”, “Tokat kirazlısı”, “Tokat yarım elmalısı” ve “Tokat tam elmalısı” adlarının verildiği yazmalarla ilgili bakın neler anlatıyor yazar:

TOKAT YARIM ELMALISI: GELİN ÖKSÜZ, ANNESİZ, YARIM…

AMA KINA GECESİ TOKAT TAM ELMALISI İLE “ARTIK SENİN ANNEN BENİM” İNCELİĞİ…

“Şimdi bir dakika duralım. Duymuşsunuzdur, Tokat’ın yazmaları meşhur. Bu yazmalara isim vermişler, Tokat beşlisi, Tokat üzümlüsü, Tokat kirazlısı… Bir de Tokat yarım elmalısı ve Tokat tam elmalısı var.

Şimdi burda bir kere daha duralım. Evvel zaman… Düğün davetiyesi yok. Onun yerine okuyucular geziyor kapı kapı, kimin düğünü varsa okuyuveriyorlar avlulara doğru. Ben buna yetiştim, benim çocukluğumda paketlenmiş kına bırakırlardı köylerde davetlilerin kapılarına, hani düğün var düğüne gelin, bu da işte davetiye yerine kına, size hediyemiz:) Tokat’ta ise eskiden yazma dağıtıyorlar, düğün davetiyesi yerine.

Şimdi bir kere daha duralım. Şayet size üzeri Tokat yarım elmalısı desenli bir yazma bırakıldıysa biliyorsunuz ki siz, gelin öksüzdür, anasızdır, yarımdır. Anası olmayanın çeyizi olur mu? Olsa da anası yapmış gibi olur mu? O zaman ona göre gidiyorsunuz düğüne. Açıyorsunuz sandığı, kendi çeyizinizden, kendi kızınızın çeyizinden bir şeyler sarıp götürüyorsunuz geline. Bu da ‘yarım elma gönül alma.’

Hadi az daha duralım. Kına gecesinde gelinin kayınvalidesi ise kendi sandığından bir Tokat tam elmalısı çıkartıp bağlıyor gelinin başına. Diyor ki yarım elmalılık bitti, şimdi tam elmalılısın. Senin artık bir annen var. Ben varım. Bitti…”

Şermin Yaşar’ın “Anne Müzesi” ile bir kez daha bu topraklara hayran kalmanın ve Tokatlı olmanın gururunu yaşıyoruz.

O yazmalardaki inceliğin, kadirşinaslığın ve ahlakın sonsuza kadar yaşaması dileğiyle…alpay