Evinin önünde düzenlenen suikast sonucu 29 yıl önce hayatını kaybeden araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu'nun ağabeyi avukat Ceyhan Mumcu, geçtiğimiz yıllarda Anadolu Ajansı’na verdiği mülakatta ilginç değerlendirmelerde bulunmuştu.
 
24 Ocak 1993 yılında şehit edilen gazeteci Uğur Mumcu, yazılarının yayımlandığı Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘yerli ve milli’ çizgide olan, yurtsever bir kalemdi. Terör örgütlerine karşı dik duran; başta PKK ve DHKP/C terör örgütleri olmak üzere, ta o zamanlarda FETÖ ile mücadele eden Mumcu’nun ‘antiemperyalist’ tutumu, kendisini hedef haline getiren başlıca nedenlerdi.
 
Arabasına konulan bombanın patlaması nedeniyle hayatını kaybeden Uğur Mumcu’nun ağabeyi Avukat Ceyhan Mumcu, “Kardeşiniz Uğur Mumcu bugün yaşasaydı yaşadığımız olayları nasıl değerlendirirdi?” sorusuna bakın nasıl yanıt vermişti: 
 
“Yazdıklarından ‘Bugün yaşasaydı neler söyleyebilirdi’ sonucunu çıkarmak mümkündür. Mesela Perinçek'in İsviçre'deki davasına giderdi. Ermeni soykırımı iddiasına ilişkin tavır alırdı. Hendek (çukur) olaylarına 'Saray savaşı' demezdi. Gerçeği bulurdu, darbenin iç yüzünü sorgulardı. Darbeye, 'Kontrollü darbe' filan gibi darbecilerce mazeret arayan yorumlar yapmazdı. Bunlardan kesinlikle eminim. Şimdiki terörle mücadeleye karşı Afrin olayları, Münbiç hazırlıklarına destek olurdu. Bunların hepsinin olacağının ispatı, bunların aksini savunanlara karşı yazılarıyla cevap verebilirim. Mesela Ermeni soykırımına karşı tavrı vardı, yazılar yazıyordu, tanık olmak istiyordu.”
 
Uğur Mumcu, yaşadığı dönemde Türkiye’nin çıkarlarını her türlü ideolojik tartışmanın üzerinde tutarak kalemini kullanan bir yazardı. İşte bu gerçek, Mumcu’yu ölüme götürdü. Devam ediyor Ceyhan Mumcu:
 
“PKK'nın bir terör örgütü olduğu, doğal bir halk hareketi olmadığını, gücünü istihbarat örgütlerinden aldığını, para ve silah yardımı alarak onların talimatları doğrultusunda hareket ettiğini Uğur, o dönem kanıtlarıyla yazmıştı. Uğur Mumcu'nun yazılarını bugün koysanız, kaç yıl önceki yazı demezsiniz. Bugünün gelişmelerini ifade eden şeylerdi. Yazılarından birini alın, tarihini söylemeyin, bugün yazılmış gibi bir sonuç çıkıyor. Onun için çok benimseniyor, sahipleniliyor.”
 
Bugün hâlâ terörle arasına mesafe koyamayan sözde sol hareketlerin Uğur Mumcu’dan öğrenecekleri çok şey var. Yaşamı boyunca Amerikan emperyalizmine karşı çıkan, hedefine Amerikan emperyalizmini koyan ve bu uğurda yazılar kaleme alan Mumcu’nun 29 yıldır katillerinin bulunamaması ise ayrı bir handikap. Ağabeyi Avukat Ceyhan Mumcu suikastın arkasında İran'ın olduğuna dair iddiaların gündeme getirildiğini anımsatarak kendisinin bu görüşe katılmadığını söylüyor. Ceyhan Mumcu, “Ben Uğur'un yazılarını taradım, hiç İran rejimini eleştiren bir yazısı yok. Yani şimdi İran, devletin rejimini eleştirmeyen bir yazarı niye öldürmek istesin, bundan ne elde etmek isteyecek?” derken, şu görüşleri öne sürüyor:
 
“Uğur Mumcu hep ABD'yi hedef gösteriyor. Bu suikastta şöyle bir şey var; CIA. Ben buna inanıyorum, bunun ispatı çok zor. Bunun için devletten yardım istiyorum. ABD Hem Uğur Mumcu'dan kurtuldu hem de Türk-İran düşmanlığını ortaya attı. İran'a karşı bir tavır yoktu fakat laik kesimde büyük bir İran şeyi oldu o günlerde. Cenazedeki tepkiler, bir kutup yaratılmak istendi 'İslamcılar, laikler, Kemalistler' diye. Hepsi sanki CIA'nın ustaca yaptığı planlarmış gibi geliyor. Kim istifade etti? İran etmedi, Uğur Mumcu suikastından İran zarar gördü. Fakat İran'a da bir sitemim var. İran'ın kendine bakan yönüyle bu cinayetle ilgili araştırma yapıp bunun sonucunu dünyayla paylaşmasını temenni ediyorum.”
 
Kardeşi Uğur Mumcu gibi hakikatin peşinden giden Ceyhan Mumcu’nun bu açıklamaları oldukça önemlidir. Türkiye’yi bu suikast ile birlikte derin ayrışmalara sürükleyen uluslararası emperyalist güçlerin hain emelleri karşısında uyanık olmaya, tertip ve düzenleri karşısında dikkatli davranmaya mecburuz. 29 yıl sonra Uğur Mumcu’nun neden öldürüldüğünü, onun niye hedef olarak seçildiğini, bir kez daha anlıyoruz. Nur içinde yatsın…