Değerli Dostlarım ...

1980'Li Yılları hatırlarmısınız.!

Hani bizlerin çocukluktan çıkıp gençliğe adım attığımız, güzel yılları.

Asalet sıradandı, Herkeste vardı.

Zokunan kitapları bile kolayca okurdu gençler.

Kızların etekleri kısaydı, erkeklerin saçı uzun, ne fark eder.

Kadının ruhuna bakılırdı, erkeğin kafasının içine.

Ölüme kafa tutardı gençler, kimseyi lafa tutmazdı.

Destansı öyküsü vardı her birinin.

Gözaltına alındılar ama el üstünde gittiler mahşere.

Herkes bir düşüncenin peşine takıldı.

İşçilerin adam yerine kondukları yıllar.

Öğretmenlerin hayata katıldıkları mevsimler.

İnsanlar aşk yumağı.

Bedenler yere serilse de ruhlar ayakta.

Varsın gaz ve yağ kuyrukları olsun.

Mahalleler masumiyet beldesi.

Camilerde siyasetin zerresi mevcut değil.

Şarkıcılar parmakla gösterilirdi, her mahallede bir tiyatro.

Futbolcular bile adam gibiydi.

Radyonun başında dönerdi dünya.

Bir televizyonumuz vardı, varsın sansürü olsun.

Şimdiki televizyonlar gibi, zehir kutusu değildi ya.

Bir kargaşa vardı yalan değil, bir kapışma...

Labirentin bir ucu Bağımsız Türkiyeydi, öbür ucu Milliyetçi Türkiye.

Karartma gecelerinde bile hepsinin rüyası aydınlıktı.

1975 `li yılların gençliği, tuzağa düşmeyi bildiler ama sadece kendilerini yaktılar.

Bütün kötülüklerin anası 1980`dir.

Ve ardından gelen yıllar!

O yüzden, insanlar o yıllardan kalan bir şarkıyı bile duysa, Kendilerini kaybediyorlar.

Çünkü hepsi biliykaybettiklerinin bir daha asla kazanamayacak kadar değerli olduğunu.