Türk siyasetinin efsane ismi Deniz Baykal hayatını kaybetti. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra darbeciler tarafından kapatılan CHP’yi 1992’de yeniden kuran Baykal, “milli damarları” olan, yurtsever bir politikacıydı. Deniz Baykal, Türkiye'nin özellikle de ülkede sosyal demokrat siyasetin yakın tarihinde kalıcı izler bırakmış bir isimdi. 55 yıllık siyasi yaşamı boyunca "milli muhalif" duruşunu hiç bozmadı. Paris'teki Kürt Konferansı'na katılan milletvekillerinin ihracındaki rolü, tarihe geçen en önemli hizmetlerinden biriydi.

Baykal’ın 2002 yılında AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a milletvekilliği ve başbakanlık yolunun açılmasıyla ilgili anayasa değişikliğine destek vermesi, bugün bile herkes tarafından takdir edilmekte… Baykal, “Seçimlerden birinci çıkmış bir partinin genel başkanının tüm siyaset hakkının ebediyen engellenmesini sürdürmek mümkün de değildir, doğru da değildir." diyerek kararının gerekçesini kamuoyuna ve partisine anlatmıştı.

Baykal, Şeyh Edebali'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin vasiyetini parti genel merkezindeki makam odasına asmış, bazı partililerin ve köşe yazarlarının yoğun eleştirilerine hedef olmuştu. Şeyh Edebali'nin bu vasiyeti şöyleydi: "Oğul! Beysin, bundan sonra öfke bize, uygarlık sana. Gücenmişlik bize, gönül alma sana. Suçlamak bize, kutlamak sana. Acizlik, yanılgı bize, hoş görmek sana. Geçimsizlik, çatışmalar, anlaşmazlık bize, adalet sana. Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana. Ey oğul! Bundan sonra bölmek bize, şekillendirmek sana…"

CHP’nin elitist-seçkinci yönünden uzaklaşarak halkla bütünleştiği yıllar, Deniz Baykal’ın genel başkan olduğu dönemlere rastlar. Baykal’ın gelmiş geçmiş en iyi hatiplerden biri olması, kendisinin geniş kitleler tarafından ilgiyle izlenmesine ve yalnız kendi partisine ait seçmenlerin değil, diğer bütün partileri destekleyen yurttaşlar tarafından da siyasetinin beğenilmesine vesile oldu.

1 Kasım 2015’te yapılan seçimlerin ardından TBMM’de en yaşlı üye sıfatıyla Meclis toplantısını açan ve muhteşem bir konuşmayla tarihe geçecek sözlerini kamuoyuna duyuran Baykal, “Tarihsel bir kırılmanın yaşandığı bir bölgede görev yapacağız. Yeni güç merkezlerinin şekillenmekte olduğuna tanık oluyoruz. Ortadoğu'nun haritası kanlı bir süreçle yeniden çiziliyor. Mazlum milletimizin büyük fedakârlıklarla gerçekleştirdiği Kurtuluş Savaşı'nın üyeleri olarak bu acıyı izliyoruz.” demiş ve şunları kaydetmişti:

“Dinci ya da ırkçı terör karşısında en sağlam güvence Cumhuriyetimizin temel felsefesidir. Bu en şerefli mirastır. Bu mirasın temelinde din, inanç, mezhep, ırk ayrımı yapmadan eşit vatandaş saymaktadır. Bizim devletimiz bir siyasi bilinç devletidir. Birlikte inşa ettiğimiz, içinde olmayı seçtiğimiz bir devlettir. TBMM'nin temelinde yatan bu anlayış ulusal birliğimizin güvencesidir. Din, mezhep ve etnik kimlik savaşları Cumhuriyetimizin temelini oluşturan bu temelin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Hepimiz aynı siyasi birliğin paydaşıyız. İşte o halka Türk milleti denilmektedir.

Laikliği dinsizlik olarak sunmanın nelere yol açmakta olduğunu görüyoruz. Devleti cemaatleştirmenin sakıncalarını görenlerin, mezhep ve din dayatmalarının ne sonuçlar doğuracaklarını gördüğünü savunuyoruz. Başta bu Meclisi kuran ve yöneten Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aramızdan ayrılanları selamlıyorum. Bütün vatan evlatlarını saygıyla selamlıyorum. Teröre kurban giden bütün insanları selamlıyorum. Cumhuriyetimizle insanları birleştirip, bütünleştirmeyi başarırsak, siyasetimizin temelinde hukuku, bağımsız ve tarafsız yargıyı yerleştirebilirsek en saygın ülkelerden biri olacağız.”

Duayen gazeteci Rauf Tamer köşesinde, “Baykal’ı kaybettik. Hakkında şimdi neler yazmayı düşünüyor idiysem hepsini o hayattayken iyi ki yazmışım. Ekleyecek yeni bir lafım var mı? Var: CHP hafızasını kaybetti. Türkiye’nin asıl kaybı budur.” diye yazdı. Evet, Rauf Tamer’in tespiti gibi esas ve geçerli cümle budur: CHP, Baykal’ın vefatıyla hafızasını kaybetti.

Menzilini şaşıran CHP’nin kutup yıldızıydı Deniz Baykal. Türk Milliyetçiliğinin, inançlara saygılı laikliğin ve Anadolu insanının hayat tarzına bağlı olmanın simge siyasetçisiydi. Bugün en çok CHP’nin ihtiyacı olduğu kavramlar bunlar. Baykal’a CHP’nin olduğu kadar Türk siyasetinin de her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardı şu karanlık günlerde.

Şimdi Deniz Baykal’ın açtığı yolu takip ederek, önce CHP’yi sonra da Türkiye’yi kurtarmak gerekecek…