1977 seçimleri Cumhuriyet Halk Partisi’nin yüzde 41 oy ile tek başına iktidar olmaya en fazla yaklaştığı seçim olarak tarihe geçti. CHP bu oy oranıyla 213 milletvekili çıkarmış ve o dönemki seçim sistemi nedeniyle sadece 13 milletvekili eksik olduğu için hükümeti kuramamıştı.

Bülent Ecevit’in genel başkanlığında gidilen 1977 seçimlerinde “Toprak işleyenin su kullananın” ve “Ne ezen ne ezilen insanca hakça düzen” sloganlarıyla kitlelerde büyük heyecan yaratılmıştı. Alınan yüzde 41 oy oranı emekçi halkın Bülent Ecevit’in önderliğindeki CHP’ye tanıdığı “en büyük şans” olarak kaldı. Sonrasında CHP, bir daha bu oy oranına hiç ulaşamadı.

Yazar Kadir Serkan Selçuk Cumhuriyet Gazetesi’ne yayımlanan köşe yazısında, “1977 seçimleri bir tesadüf değildi. Halk, CHP’nin kendi hak ve çıkarlarını savunduğunu hissetmiş ve aradaki bağ bu şekilde kurulmuştu. Bugün partiye oy verenlerin önemli bir bölümü de dahil olmak üzere ne yazık ki bu bağdan eser yok. Yakınlaşmanın sağlanabilmesi için en önemli şart ise emekten, eşitlikten, aydınlanmadan yana tavrın tekrar su yüzüne çıkarılmasıdır.” değerlendirmesini yaptı.

Öte yandan CHP’ye yakınlığı ile bilinen gazeteci Barış Yarkadaş, “CHP’yi iktidar yapamayan bu başarısız kadrolara rağmen 12,5 milyon insan Atatürk'ün hatırına bu partiye oy vermektedir.” diyor. Esasında, Atatürk’ün Kürt ayrılıkçılar yüzünden adını değiştirdiği Tunceli’de doğan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bana Dersimli Kemal deyin” çıkışı bile CHP’nin bugün yaşadığı kimlik bunalımını açıklamaya yeter.

2023 seçimlerinde milletvekilliği oy oranı yüzde 25’de kalan CHP’nin, Tokat gibi birçok ilde ikicilikten üçüncülüğe, bazı şehirlerde ise daha da alt sıralara gerilediği gerçeği de ortadayken, şimdi yeni şeyler söylemenin vaktidir. Bülent Ecevit’ten sonra hiçbir şekilde yüzde 41 oyu yakalayamamış bir partinin içerisinden yeni bir “Ecevit” çıkar mı bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki yazmadan geçemem:

Cumhuriyet Halk Partisi yeniden milli kimliğine dönerek, HDP ve türevi partilerden uzak durmalı ve siyasetini emekten ve soldan yana politikalarla belirlemelidir. Parti; örgütlerini “ahbap-çavuş” ilişkileriyle idare eden kişilerden temizlemeli, toplumun gerçeklerini bilen, Türkiye’yi ve dünyayı “okuyabilen”, entelektüel, bilime yönünü çevirmiş, halkın içerisinde yer alan isimlerle kendini yeniden dizayn etmelidir.

Ayrıca, 5 Kasım 2023 tarihinde 38’inci Olağan Kurultayı’nı toplayacak olan CHP’nin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 37’inci Olağan Kurultay’da söylediği şu sözleri tekrar etmemesi de gerekir: "Türkiye'nin toplumsal barışı ve huzuru sağlanacaktır. Başta Kürt sorunu olmak üzere, tüm sorunlarımız demokratik zeminde ve TBMM'nin öncülüğünde çözülecek. Kürt sorununu egemen güçlerin bir manivela olarak kullanmasına asla izin vermeyeceğiz."

Kılıçdaroğlu’ndan, 38’inci Olağan Kurultay’da efsane lider Mustafa Bülent Ecevit’in “Türkiye'de Kürt kökenli vatandaşlar için tam bir eşitlik vardır. Yüzyıllardır Türklerle Kürtler, o kadar iç içe yaşamışlardır ki artık bir Türk'ü, Kürt'ten ayırt etmek olanaksızdır!” sözünü kürsüden haykırmasını beklemek, çok mu hayalcilik olur?

            Hayal kurmak da güzeldir.