Peygamberden sonra Halife olan isimler arasında yer alan Ömer, İslamiyet gelmeden önce bir arkadaşıyla birlikte İran’a gider. İran’ın Medayin şehrinde konaklarken, develerini ve paralarını çaldırırlar. İran’ın o günkü hükümdarı Nuşirevan’ın huzuruna çıkarak soyulduklarını söyler ve şikayet ederler. Nuşirevan, “Demek devenizi ve paranızı çaldırdınız! Siz uyuyor muydunuz?” diye çıkışır. Ömer, “Evet, biz uyuyorduk! Sanıyorduk ki siz uyumuyorsunuz!” diye cevap verir.
Nuşirevan bu hazır cevap karşısında, “Haklısın Arap! Ülkemde misafirler taciz edilirken benim uyumam doğru değil! Peki, bana bir hafta süre verin.” der. Bir hafta sonra Nuşirevan gerçekten develerini ve paralarını teslim ederek onlara, “Şehirden çıkarken biriniz Güneş kapısından, biriniz Ay kapısından çıkın!” diye öğütler.
Ömer Güneş kapısından, arkadaşı da Ay kapısından çıkarlar. Meğer hırsızlardan birisi Nuşirevan’ın oğlu, diğeri de şehrin güvenlik sorumlusu Şahnapehlev imiş… Nuşirevan kendi oğlunu Güneş kapısında, Şahnapehlev’i de Ay kapısında asmış! Manzarayı gören Ömer ile arkadaşı, Nuşirevan’ın adaletine hayran kalmışlar…
Sonrasında, Ömer de arkadaşı da Müslüman olurlar. Ömer halife olur arkadaşını da Mısır Valisi tayin eder. Vali İskenderiye’de yol çalışmaları esnasında bir Yahudi’nin mülkünü zorla istimlâk eder. Parasını fazlasıyla ödediği halde, Yahudi bunu kabul etmez. Vali, Yahudi’yi devlete karşı gelmekle suçlar. Yahudi de Medine’ye giderek durumu Ömer’e şikâyet eder. Ömer uzandığı gölgelikten hiddetle fırlayarak, “Bu ne zulümdür! Valimiz bilmez mi ki adalet mülkün temelidir. Bana bir kemik parçası getirin!” diye seslenir.
Getirilen kemik parçasına “Bil ki ben Nuşirevan’dan daha adilim!” yazar. Ardından kemik parçasını Yahudi’ye vererek, “Bunu valine götür.” der. Yahudi Ömer’in işlem yapmadığını, işi başından savdığını zannederek Mısır’a dönüp kemik parçasını valiye teslim eder. Kemik parçasındaki yazıyı okuyan Valinin yüzünün rengi solar ve Yahudi’den özür dileyerek mülk üzerindeki devlet projesini iptal eder ve Yahudi’nin mülkünü oracıkta geri verir.
Şimdi ben bunu niye anlattım, neden yazdım, niçin paylaşma ihtiyacı hissettim? Bir zahmet onu da siz düşünün! Ha, bir de Maide Suresi 8’inci Ayeti de hatırlatayım da biraz daha “derin” düşünün:
“Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın. Ey inananlar, Allah için daima doğru hükmedin, adalete tam uygun tanıklıkta bulunan ve bir kavme olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalette bulunun ki bu, takvaya daha yakındır ve çekinin Allah'tan. Şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsinden de haberdardır.”