Arzu Kaymak yazdı: “Buradan sesleniyorum: Bir anneye düşman yetiştirilen her çocuk, aslında öksüz bırakılmış bir çocuktur.”

Gece yarısı…

İki küçük çocuk, baba evinde yatağa uzanmış. Gözleri tavanda, kulaklarında aynı cümle: “Anneniz sizi istemedi… O sizi bırakıp gitti…”

Oysa gerçek böyle değil. Ama küçük kalpler gerçeği ayırt edemez. Onlar sadece duyduklarını yutar, acıyı içine gömer.

Bir anne uzun süren evliliği süresince ömrünü vermiş, uykusuz geceler, yorgun sabahlar, fedakârlıklarla büyütmüş evlatlarını. Fakat ayrılık sonrası baba, bazı aile büyükleri el ele verip çocukların zihnine zehri damla damla akıtır. Anne sevgisi, kinle örselenmeye çalışılır. Oysa bu yapılan yalnızca anneye değil, çocukların geleceğine ihanettir.

Çocuk, annesine düşman edilirse; yarın kendisine, topluma, hatta hayata da düşman olur. Çünkü sevgiyle büyümeyen hiçbir kalp, insanlığa ışık tutamaz.

Ayrılık olabilir. İki insan yollarını ayırabilir. Ama bir çocuk, annesinden koparılamaz! Çünkü çocuk için anne, doğduğu andan itibaren kalbine işlenen ilk sevigidir. Bu sevgiyi silmeye çalışmak, sadece bir annenin hakkına değil, insanlığın vicdanına da ihanettir.

Buradan sesleniyorum: Bir anneye düşman yetiştirilen her çocuk, aslında öksüz bırakılmış bir çocuktur. Kan bağı olsa da, gönül bağı koparılmıştır. Ve bu kopukluk, toplumun en büyük yarasıdır.

Unutmayalım: Çocuğun kalbine nefret değil, sevgi ekelim. Yoksa kaybettiğimiz sadece bir anne değil, koskoca bir gelecek olur.