Yıllar önce DSP’de dönemin genel başkanı Masum Türker ile ters düşerek il başkanlığından ayrılmış, sonra da gerçekleşen il kongresinde başkanlığa yeniden aday olmuştum. Masum Türker kendisiyle anlaşamayıp il başkanlığından ayrılmış olmam nedeniyle benim yeniden il başkanı olmamı istemiyordu, haliyle de karşımdaki adayı destekliyordu. Delegeyi benim partiden ayrı kaldığım 1 yıl içinde karşı taraf yeniden yazmıştı ve her şey benim aleyhimeydi. Hatta adaylıktan çekilmeyi bile düşünüyordum.
Bir akşam evdeyken telefonum çaldı. Arayan gazeteci arkadaşım Musa Özdemir’di. “Başkanım biz senin için ne yapabiliriz? Sen bizim arkadaşımızsın, bu seçimi de senin kazanman gerekiyor. Hemen buluşalım ve neler yapabileceğimize bakalım.” dedi. Sonrasında kendi seçime giriyormuş gibi çalıştı benim için. Etrafını seferber etti, kim hangi delegeyi tanıyorsa arattı, seçim günü arabasıyla köylerden delege taşıdı. Sonuçta da seçimi aldık.
Dolayısıyla, Musa Özdemir’in iyi ve kötü günde dostlarının yanında olduğunu bilirim. Ekmeğini düşmanıyla bile paylaştığına şahidim. Dünya yolculuğumuzda zaman zaman ayrı yollarda birbirimize kırılmışlığımız olsa da Musa, iyi bir yol arkadaşı, mükemmel bir dosttur. Kimsenin eksiğini görmez, fazlasıyla ilgilenmez; düşeni kaldırmayı, ağlayanı güldürmeyi, çaresizi sevindirmeyi bilen bir insan olarak tanırım kendisini.
Şimdilerde Tokat Belediyesi ve Musa Özdemir ile alakalı kopartılan fırtınalara baktığımda konuşulan, anlatılan, ileri sürülen, iddia edilen ne kadar olgu varsa, hepsinin merkezinde kendisinin olmasını aslında yadırgamıyorum. Çünkü Musa atraksiyon adamıdır; çözüm merkezli çalışır. 2024 Mart ayında kazanılan seçim zaferinden sonra Belediye Başkan Yardımcıları kadar çalışan, çabalayan, kendisine gelen talepleri çözüme kavuşturan odur ve buna herkes de şahittir. Musa’nın telefonuna ulaşmak kolaydır, derdi olan herkes onu arar ve o dertlere meşru bir çare bulunur.
Komplo teorilerini bilmem, lakin gördüğüm o dur ki ortada fitne kazanı kaynıyor ve bu kazanın ateşine herkes odun taşıyor. Yıllar sonra kazanılan belediye başkanlığının halktaki karşılığını görmeden herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Bugün şehirde; yıllarca atıl bırakılan Dudayev Parkı’nın kısa sürede modern bir şekilde yenilenerek halkın hizmetine sunulması, yeni yolların açılması, kadınların belediyede hak ettikleri ölçüde istihdam edilmesi, otobüslerin yenilenmesi ve Kemal Yazıcıoğlu’nun tıpkı babası gibi halka her şeyin üzerinde değer vermesi konuşuluyor. Teşkilatın, Yücel Bulut’un ve Kemal Yazıcıoğlu’nun harikulade bir performansla kazandıkları belediyeyi hırs, ihtiras ve öfkeyle yıpratmamak gerektiğini düşünenlerdenim. Kaldı ki seçim sürecinde en çok eleştiriyi yapan bir gazeteci olarak söylüyorum bunu.
Yücel Bulut gibi akıllı, vizyon sahibi ve gerçekleri tarafsız gözle görebilme yetisine sahip bir milletvekilinin şimdi bu şehre ağabeylik yaparak herkesin elinden tutması gerekiyor. Ben bunu Kemal Bey’den de bekliyorum. “Babasının oğlu olduğunu göstermek”, böyle fitne günlerinde gerekiyor. Bunu yapacak olgunlukta olduğunu da biliyorum Kemal Bey’in. Şimdi herkesin gözü bu ikilide. Siyaseti ilkeler ve idealler üzerinden yaparak milletin gönlüne giren Yücel Bulut’un, şimdi aynı imgeler üzerinden göstereceği vakur duruş, memleketin de yüreğine su serpecek.
Herkesin bulunduğu noktadan bir adım geriye çekilmesi gerektiği bir süreç başlamalı artık. Milletin gündeminde Yücel Bulut-Kemal Yazıcıoğlu ikilisinin şehre kattığı değerler bütünü yer alıyor; ama birtakım sorunlar, köpürtülen küçük meseleler ve fitne kazanını harlayan dedikodular, kazanılan her şeyin üzerine kabus gibi çöküyor.
Yine diyor, yine söylüyorum: Yücel Bulut bu toprakların insanıdır; hal, ahval ve gönül almasını bilir, üstelik çok da akıllı bir siyasetçidir. Kemal Yazıcıoğlu Recep Yazıcıoğlu’nun evladıdır; milletin derdini kendi derdi bilir, çalışkandır. Bu iki gönül insanının şimdi bütün önyargılarından sıyrılarak bu şehre, Tokatlılara, ötesinde kendi siyasi davalarına karşı vefayı öne çıkararak bir araya gelmeleri; fitne kazanının bir daha harlanamayacak şekilde devrilmesine, dedikodu sarmalının bir anda bitmesine ve çamurlaşan iftiraların bıçak gibi kesilmesine vesile olur.
Fırsat, yol ve imkan varken, ellerini ovuşturarak uzaktan izleyenleri daha fazla mutlu etmemek gerektiğini Yücel Bulut da bilir, Kemal Yazıcıoğlu da. Dolayısıyla herkes rahat olsun, şehir de siyaset de kendi rayında ilerlemeye devam edecek.