E. Vergi Dairesi Müdürü Ömer Yılmaz yazdı: “Unutulmamalıdır ki, iffetli ve terbiyeli giyinme Türk toplumunda dini ve kültürel değerlerin bir parçasıdır.”

Diyanet İşleri Başkanlığının geçen Cuma günü hutbesinde, toplumsal çöküşün en önemli belirtisi olan edepten yoksun giyim konusu işlendi. Bu konu, özellikle gençlerimizin saygın bir birey olma yolunda mihenk taşını oluşturan ağırbaşlılığın, hanım hanımcık bir duruşun simgesi olan düzgün ve iffetli giyim kuşanmanın göz göre göre yok edildiği anlatıldı ve hutbede özetle şöyle denildi:

"Ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes büyük bir vebal altındadır."

Bu giyim tarzının, giyim sektörü ve medya çevrelerinin “özgürlük” adı altında çıplaklığı özendirdiği ifade edildi.

Kaldı ki, sosyal medyadaki bayanlar tarafından eleştirilen sokaktaki çıplaklığın Avrupa’da dahi olmadığı sıkça ifade edilmektedir.

Şimdi durum bundan ibaretken, her aklı başında ebeveyn bu tarz giyimlerden rahatsızlık duymakta, adeta konu tabiri caizse teşhirciliğe doğru gitmektedir.

Madem ki bireylerin birlikte toplu yaşam zorunluluğu var ise, o zaman bu bireylerin de toplumsal kurallara uyma mecburiyeti vardır ve de olmalıdır. Hiç kimse kendi başına özgürlük kisvesi altında kafasına estiği gibi davranamaz, giyemez.

Diyanet İşleri Başkanlığımız da yaz aylarında neredeyse zıvanadan çıkan sokaktaki çıplaklığın sonucu olan teşhirciliğe dikkat çekmek için böyle bir hutbeyi camilerde inananlara tebliğ niteliğinde duyurmuştur. Bundan daha doğal ne olabilir? Bundan kimler neden rahatsızlık duyar ya da duymaktadır? Bunun izah edilebilir bir yanı, savunulur tarafı var mı?

"Hutbe kadınları hedef gösteriyor. Kadınların ne giyeceğine Diyanet karar veremez. Bu ülkenin kadınlarına karanlık dayatma yapılamaz ve kadınlar fetvalarına sığmaz" gibi ifadelerle birilerince tepki göstermek de nereden çıktı? El insaf! Düzgün giyinin, edepli giyinin demek karanlık dayatma mı oluyor?

Peki, sormak lazım bunları söyleyenlere: Kadınlarımız nasıl giyinsinler? Açılıp saçılma ile mi aydınlık oluyor, bu mu medeniyet? Öyleyse medeni bulduğunuz Batı’da neden bu kadar çıplaklık yoktur? Edep ve haya konusu, insanın doğuşta var olan fıtratına işlenmiş bir duygu iken zaman içerisinde şu bu gerekçelerle yok edilmesi sonucu meydana gelen bu tabloda kimler memnun?

Öte yandan bu malum gurup ne hikmet ise herzaman diyanetin bu ve buna benzer toplumun genel edep, ahlak ve İslami yaşayışına yönelik hutbelerine tepki gösteriyor. Acaba neden bu tepki özel bir nedeni var da bizler mi bilmiyoruz yada takiyemi yapıyor bu gurup ve neden rahatsız oluyorlar. Yüzde doksan sekiz Müslüman olan bu toplumla zıtlaşmalarındaki gaye ve hedefleri nedir nedendir?

Unutulmamalıdır ki, iffetli ve terbiyeli giyinme Türk toplumunda dini ve kültürel değerlerin bir parçasıdır. Bu değerlere bağlı kalmak, kişinin kimliğini ve inancını korumasına yardımcı olur.

Öte yandan, uygun ve ölçülü giyinmek, kişinin kendine olan saygısını ve özgüveninin yansımasıdır. Topluma entegre olmuş uygun tarz, kişinin kendini rahat ve güvende hissetmesini sağlar. Aynı zamanda, başkalarının da size saygılı davranmasını teşvik ederek herhangi bir olumsuz çağrışıma konu etmez.

Kadınları fetvalara sığdırmayanlar unutmasın ki, aynı kadınlar bir metrelik mezarlara sığacaklar. Zaten hutbe Müslümanlara okunur ve dolayısıyla onları ilgilendirir; nitekim onlara söylenmiştir. Onlar da huşu içinde dinlemiş ve gerekli mesajı almıştır. Bunun dışındakilerinkisi ise havanda su dövmektir, başka bir şey değildir.

Konu bundan ibarettir.